NİNO'NUN SEÇTİKLERİ
Ülkemiz müzik piyasasının en vazgeçilmez isimlerinden biri olan Nino Varon, kolay kolay o sınıfa ya da bu sınıfa sokulamayacak olan bir albüm yaptı. "İtiraf" adlı bu albüm, ilk elde, piyasada epeyce alıcısı bulunan şu meşhur 'şiir' li albümlerden biri gibi gözüküyor. Bu da var ama o kadar değil. "Biraz Orson Welles biraz Jean Gabin, biraz Richard Harris biraz Anthony Quinn" demiş albümü yayımlayan Marşandiz International basın bülteninin hemen başında. Sözü edilen isimler bu tür projelere imza attılar mı, yoksa Nino Varon'un ses tonu mu benzemekte bunlara tam anlamadım. Belki her ikisi de. Ama özellikle ikinci durumun Nino Varon'un hayatında her zaman çok önemli bir yer kaplamış olduğunu, Varon'un, bir süre önce Radikal'de yayımlanmış olan bir söyleşisinden okuduk. Söyleşiyi yazıya döken Göksan Göktaş, Nino Varon'un, doğuştan 'karizmatik' bir ses tonuna ve rengine sahip olduğunu söylüyor ve Varon'un ağzından şunları naklediyordu: "Telefonda sesime aşık olan kadınların haddi hesabı yok…"
'Karizmatik ses' dendiğinde tam olarak ne kastedilmiş olduğu tamamen belirsiz benim için. Ama bundan da tuhaf ve belirsiz olan şey, birilerinin birilerine, telefonun telleri üzerinden akıp durmuş sesleri yüzünden aşık olmaları ya da olabilmeleri. Belki de bu teller, üzerlerine konan kuşların da yardımıyla ötüp duruyor ve 'haddi hesabı' olmayan kadınların anında tav olmalarını sağlıyor. Şaka bir yana, böyle bir durum var gibi gözüküyor. Böyle olmalı ki, 'şiir' demeye bin şahit isteyen (ki bana sorarsanız, bir telaş koşturup sahiden bin şahit bulsanız bile ben bunları şiirden saymam) bir takım ağdalı, sözde duygulu ve hüzünlü sabuklamalar plakçılarda neredeyse ayrı bir bölüm oluştaracak kadar çoğaldı. Evet evet, böyle bir durum var, hatta hep vardı.
Bir zamanlar, Nedret Selçuker de vazgeçilmez isimlerden biriydi. Kulaklar radyoda, Selçuker'in okuduğu şiirler dinlenir, bir sonraki hafta iple çekilirdi. Kayıtlar sırasında, sesine daha tok (belki hafif hırıltılı) bir hava versin diye sigara sayısını daha da artırmış olan Nino Varon'un aklında muhtemelen Nedret Selçuker de vardı. Jean Gabin, Anthony Quinn, Orson Welles ve müzik ile olan bağını çok sağlam projelere imza atarak kanıtlamış olan Richard Harris'in yanına, belki bu de ismi eklemek gerekiyor. 70'lerin en popüler isimlerinden biri olan Nino Varon'a; bize tanıttığı, önümüze getirdiği şarkı ve şarkıcıların hatırına minik bir kıyak da yapmış olduk böylelikle. İbrahim Sadri, Savaş Ay ya da Yılmaz Erdoğan'i; Jean Gabin ya da muadillerine değil, Nino Varon'a ayıp olmasın diye eklemedik.
BOŞVER
Nino (Nahman) Varon'un, 60 ve 70'lerin müzik piyasasına katkısı anlatılmayacak kadar fazla, tartışılmayacak kadar da kesindir. Bu geçmişten söz açmak için de "İtiraf" i fırsat bildim. Bize Nilüfer'i bulup getirmiş insandır Nino Varon. Nilüfer, 1970 yılında, Hafta Sonu gazetesinin düzenlediği "Altın Ses" yarışmasını (Sezen Aksu, Rezzan Yücel ve Serpil Barlas gibi kabiliyetli gençleri de sollayarak) birinci olmuş ve birinciliğin yanında bir de Nino Varon'un kartını indirmişti cebine. "Beni mutlaka arayın" demiş Nino Varon Nilüfer ve annesine. Hala öyle midir bilmem, o zamanlar kadın şarkıcı ya da oyuncular hep anneleri ile gezerlerdi film ya da plak firmalarını. Nilüfer ve annesi de, bu işin soğumasına mahal bırakmaksızın çalarlar Nino Varon'un kapısını. İlk olarak "Neden" adlı şarkı kaydedilir. Nilüfer, ilk plağınının bu olmasını beklerken, kimbilir neden bu şarkı bekletilir ve bu aralar genç isimlerimizden biri tarafından da başka sözlerle söylenmekte olan "Taka Takata" nın Türkçe versiyonu olan "Kalbim Bir Pusula" konur ilk plağa. Sezen Cumhur Önal'ın sözlerini yazdığı bu şarkı, aynı zamanda bu 'güzide' söz yazarımızın yazdığı son şarkılardan biri olma özelliğini de taşıyor. Yıl 1972…
O günden beri, doğru dürüst tek bir şey bile yazamamış olan Sezen Cumhur, hala başımızın tacı muamelesi görmeyi istiyor ve ne tuhaftır ki görüyor da. Konumuz bu olsa, yazacak çok şey var da, konumuz Nino Varon… Nilüfer'in ilk plağının eşi benzeri az görülür başarısı, Nino Varon'un da kredisini epeyce yükseltir müzik piyasasında. O güne kadar, başta Odeon olmak üzere birkaç firmada çalışmış ve o firmaların yayımlayacağı yabancı plakları seçmiş olan Nino Varon, bir yapımcı olarak da artık gözde isimler arasına girmiştir. Gerçi onu seven, sıkı sıkıya takip eden, "Nino'nun Seçtikleri" adı altında verilen ilanlarda yer alan plakları anında satın alan epeyce sayıda insan her zaman olmuştu. Bu listelerde yer alan isimler (mesela "Apres Toi" ile Vicky Leandros), bir kısım insanın (mesela benim) ağız tadını ömrü billah düzeltilemez bir şekilde bozmuştu ama, bundan o zaman hiç kimsenin şikayeti yoktu. Benim hala yok. Vicky Leandros ve benzerleri, benim için hala vazgeçilmez ve hala peşlerinde dolanılan isimler. Tıpkı Ayşe Mine gibi, tıpkı Serpil Barlas gibi. Nilüfer-Nino Varon beraberliği, Varon'un 1977 yılında kendi firması Nova'yı kurana kadar sürer. Herkes Nilüfer'in de Nova'ya geçeceğini beklerken, Nilüfer CBS'de kalır ve Nino Varon, yeni bir Nilüfer yaratma hayali ile Ayşe Mine'yi sürer önümüze. "Sıkı Fıkı" ve "Demek ki Öyle" adlı iki zımba gibi şarkının yer aldığı ilk 45'lik ile son derece de sağlam bir giriş yapılır piyasaya. Ama arkası gelmez bu işin, kısa bir süre sonra Ayşe Mine, "Erkek Milleti" diye çığlıklar atarak arabeskin kollarına düşecek ve Nova'da; Uğur Akdora'lı, Serbil Barlas'lı, Bilgen Bengü'lü üç - beş plak yayımlayıp bu işe nokta koyacaktır. Nova'nın, müzik piyasamızın anlı şanlı 'kitsch' tarihine yaptığı ciddi bir katkı sonrası kapanmasından sonra, Nino Varon da ortalıktan çekilir gibi olur. "İtiraf" ın basın bülteni; Nino Varon'un, bu dönem sonrasını 'artistik direktör' ve 'müzikal süpervizör' olarak geçirdiğini söylüyor. Bu ünvanlar ile; Nilüfer'in "Yeniden Yetmişe" ve Ajda Pekkan'ın "Diva" sı yapılmış. Belli ki Nino Varon'un kıymetini, 90'lılar değil, 60 ve 70'liler biliyor. Haklılar da.
"İtiraf" türünde bir albüm yerine, Nino Varon'un sözlerini yazdığı, bestelediği ya da yapımcısı olduğu ('Bulursanız Kaçırmayın' bunlardan oluşan küçük bir liste) bir karma albüm daha makbule geçerdi. Ama belli ki Nino Varon, asıl şimdi yaptığını yapmak istemiş. Arkada müzik fransız fransız çalıp durmaktayken, tok bir erkek sesi, (Ahmet Altan ve Kürşat Başar'ın katkıları ile) ondan bundan, daha çok da kadınlardan söz ediyor.
Nino Varon çok parlak projelerin adamı olmuştur. Bu albümü, açılmak zorunda kalınmış ama hemen de kapatılmış bir parantez gibi kabul etmeli. Parlak projelerin adamı, asıl işine kaldığı yerden devam edecek. Nino'nun seçtiklerini belki Nilüfer bile söyler yeniden. Tıpkı eskiden olduğu gibi: "Nerde o elimi tutan elin, nerde o beni çağıran sesin, nerdesin, neden bu kadar uzak, neden yabancısın bana, kaç senedir…"
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Göreceksin Kendini / Nilufer - CBS - 45'lik
Sen de Söyle / Nilüfer - CBS - 45'lik
Boşver / Nilufer - CBS - 45'lik
Söyle Söyle Sever mi? / Nilüfer - CBS - 45'lik
Güzel Yok mu İnsafın? / Tanju Okan - Philips - 45'lik
Hasret / Tanju Okan - Yonca - 45'lik
Sıkı Fıkı / Ayşe Mine - Nova - 45'lik
NAİM DİLMENER