NASIL DA TATLI TATLI GÜLERLERDİ YÜZÜMÜZE
15 Mayıs 2021 Cumartesi 22:22
Popüler müziğimizin 70’li kuşağından üç büyük yıldız, birbirine yakın tarihlerde yeni single ya da albümlerini yayımladı. Seyyal Taner ve Nil Burak ‘single’dan biraz daha uzunca bir formatta sundu yeni şarkılarını; Yeliz ise, 70’li yıllara bir güneş gibi doğan o muhteşem şarkıların hepsini, “En İyileriyle” adlı tek albümde topladı.
Bu üç yıldızın üçü de, popa ara verilen o 80’li yılların sonunda yaşanan pop patlamasında bizzat yer almış ve işlerine kaldıkları yerden devam etmişlerdi. Ama yine de, o zamanki gelişmeler daha çok, genç şarkıcı ve müzisyen ağırlıklıydı. Popa bir hasret vardı var olmasına ama Özal yönetiminin standartları, (60 ve 70’li yıllara göre) daha kolay ve daha basit bir müziğin talep edilmesine yol açmıştı ve piyasayı bir çırpıda, isimlerini ilk defa duyduğumuz, yüzlerini ilk defa gördüğümüz isimler doldurmuştu.
Ama tabii “daha kolay ve daha basit müzik” stüdyolarda durduğu gibi durmadı ve giderek basitleşti, daha basit ve daha kötüye doğru yol aldı. İşte bu nedenlerle de, hem geçmiş zamana hem de o zamanın yıldızlarına özlem dalgaları yükseliverdi, özellikle de son on yıl içerisinde. Ki hala da sürmekte; hemen hemen her gün, hemen hemen her yerde bir “Eski 45’likler” partisi yapılmakta.
Nil Burak’ın yeni şarkıları, ‘single’dan çok “mini albüm” sayılabilecek bir biçimde yayımlandı. Beş yeni şarkı var ve hiçbiri de mix ya da versiyon değil. Vedat Yıldırımbora’nın, Mine Koşan’ın emsalsiz sesiyle dillere dolanmış (ve Erkin Koray’ın ellerinde de gelmiş geçmiş en iyi rock şarkılarımızdan birine evrilmiş) “Yağmur”u ile sıkı ve hızlı bir açılış yapıyor Burak, ve tam da kendisinden beklenebileceği gibi, diğer şarkıları da mükemmel bir biçimde seslendiriyor.
SİZİ ÇOK ÖZLEDİK
“Popüler müziğimizin kaplanı” namıyla maruf Seyyal Taner ise, uzunca bir aradan sonra yayınladı son ‘single’ını (ya da “mini albüm”ünü). Biri versiyon olmak üzere altı şarkı mevcut. Versiyonlu “Sevda Zindanları” Kemal Boran’ın bir şarkısı ve çok ama çok iyi. Taner’in mükemmel ötesi vokal tekniğinin hala yerli yerinde olduğunu görmek paha biçilmez bir şey. Ama bu kısacık albümde, giderek yerlerde sürünmeye başlamış pop müziğimize yeni ayaklanma ve hatta kurtulma yolları sunmuş olması çok daha önemli.
Taner, tam da ondan beklenebileceği gibi daha rock (yani daha sert) ve elbette çok melodik bir sound geliştirmiş ekibiyle birlikte. Bilenler bilir; Seyyal Taner her zaman rock’a yakın durmuş bir isimdir. Şarkıları, 45’lik ve albümleri bunun çok fazla altını çizmemiş olsa dahi, o her zaman rock’u baş köşeye oturttu. Rock dünyasının en iyi müzisyenlerini topladığı grubuyla (Maksim gibi) gazino sahnelerini birbirine katmıştır. MFÖ’ye yeni bir hayat verecek “Ele Güne Karşı…” adlı şarkı dahi, aslında grup tarafından onun için yazılmıştır ama sahnelerde söylemesine rağmen plak olarak bir türlü kaydını yapamadığı için yeniden sahibine yani MFÖ’ye geri dönmüştür… Hamuru böyle yoğrulmuş birinin, albüme adını vermiş (“Ethnic Rock”) yepyeni bir sound’u başarmaması mümkün değildi zaten. Başarmış; hem de örnek alınacak bir netlik ve nitelikte.
HOŞ GELDİN BAHAR
Yeliz ise o 70’li yıllarımızı boydan boya sarmış/sarmalamış şarkılarını topladı tek bir albümde. İlk plağını daha önce çıkarmış olmasına rağmen memleket çapında ünlenmesi 1975 Eurovision elemelerinde seslendirdiği Selmi Andak-Çiğdem Talu şarkısı “Hayalimdeki Adam” ile gerçekleşmişti. Başta gelmiş geçmiş en büyük hit şarkılarımızdan “Bu Ne Dünya (Kardeşim)” ve birkaç yıl önce Ferhat Göçer’in yeniden elden geçirdiği “Yalan Yalan” olmak üzere, sanatçının bütün 70’li yılları “En İyileriyle” albümünde mevcut. Türlü nedenlerle bugüne kadar gelememiş ya da yukarda sayılan şarkıların dayanma gücünü bulamamış (sözlerini Çiğdem Talu’nun yazdığı) “Yaşadıkça” ve (Coşkun Sabah ve Ülkü Aker’in şarkısı) “Gönlüm Seninle” ise bu albümün en büyük sürprizleri.
Bu üç isim de, popun gerçekten pop, şarkının da gerçekten şarkı olduğu günlerden günümüze ulaşabilmiş üç nadide mücevher. Onlar ve ait oldukları kuşakların büyük bir kısmı, isteseler de kötü bir şey yapamıyorlar. Çünkü müzik onların sözlüğünde hala müzik; para, pul, çıkar, senet, han, hamam değil. Bu her şeyi, baştan sona her şeyi farklı bir hale getirebiliyor.
Mavi 2012, Nil Burak, Ossi
Ethnic Rock, Seyyal Taner, Majör
En İyileriyle, Yeliz, Ossi
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.