KARANLIKTAN AYDINLIĞA
16 Ekim 2023 Pazartesi 10:04
İki sıkı koleksiyoncu olan Gökhan Aya ve Cem Şeftalicioğlu, kurmuş oldukları arkaplan firması ile harikalar yaratmaya devam ediyorlar. Bu ikili, geçen yıl ilk olarak 21. Peron’un hiç yayınlanmamış kayıtlarını basmış ve böylelikle, Türk popunun en özgün gruplarından 21. Peron; ilk albümünü yayınladığı 1979 yılından tam 24 yıl sonra yeniden sesini duyurabilmiş, yeniden sayısı hiç de az olmayan meraklısına ulaşabilmişti. ‘Merak’, arkaplan firmasının ‘anahtar’ sözcüğü zaten. Dışarda ‘koleksiyonculardan koleksiyonculara’ sloganı ile iş yapan, albüm yayınlayan, proje sunan epeyce sayıda kişi ya da firma her zaman olmuştur. Bu tür işleri yönlendiren de her zaman ‘takıntı’ olur. Bir koleksiyoncunun eğilimlerini, düşünme biçimini, merakının uzanabildiği ayrıntı ve noktaları, bir koleksiyoncudan başka kim daha iyi bilir ki?
İşi kişisel bir koleksiyon merakından bir ya da birkaç adım öne geçirip, bu alanda profesyonel anlamda kayda değer iş çıkarma hevesi dışardakileri çoktan sarmış olmasına rağmen nedense bizde pek kabul görmemiş, pek fazla hareket alanı bulamamıştı. Gökhan Aya ve Cem Şeftalicioğlu, işte bunu yapmak üzere yola çıktılar ve şimdiye kadar sundukları iki proje ile, bu işi çok çok iyi yapabileceklerini herkese gösterdiler. Bu iki meraklı ve yetenekli arkadaşın ikinci çalışmaları da, İngiltere’de yaşayan Hakan Tuna’nın “Karanlıkta Güneş” adlı albümü oldu.
Londra doğumlu Hakan Tuna, bizim müzik piyasamız için tam bir ‘bilinmeyen’. Tuna bugüne kadar, Moğollar’dan Taner Öngür ve Kurtalan Ekspres’ten Ohannes Kemer ile bazı ortak çalışmalar yapmış olmasına rağmen, müzik piyasamızın büyük bir kısmı tarafından hiç tanınmıyor. Müzik çalışmalarını hep yurt dışında sürdürmüş olan müzisyenin dışarda hatırı sayılır bir ünü var. Grubu Natural Life ile birlikte, özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde epeyce ses getirmiş bir isim. Bu farklı ve yetenekli müzisyeni, şimdi de biz buralarda nihayet tanıyor olacağız… Hakan Tuna’nın yayınlanan ilk albümü “Karanlıkta Güneş”in müzikal yapısı hem çok bildik, hem de çok ayrıksı. Neye benzediğini tanımlamak ya da söylemek hiç kolay değil. Her zamanki kolay yola sapıp, benzeri bir albüm ya da isim söyleyerek kestirmeden gitmek bile mümkün değil çünkü memlekette benzeri de yok. Hiç şüphesiz Hakan Tuna’nın müziğindeki ‘şifre’ daha ilk şarkı ile birlikte kolayca kırılıyor. Şifre ‘Barış Manço’. Zaten arkaplan ve Hakan Tuna’yı bir araya getiren de Barış Manço tutkusu olmuş. Hakan Tuna ve arkaplan ekibi, geçtiğimiz haftalarda katıldıkları Açık Radyo’daki ‘Dünya Dönüyor’ adlı programda bu ilk tanışmaları-haberleşmeleri ayrıntılı olarak anlattılar.
İnternet üzerinde, Barış Manço ile ilgili bilgi – plak aranıp durulmaktayken bağ kuruluyor, bu bağ güçlene güçlene bugüne kadar geliyor ve bir albüm yayınlayarak mucizevi bir sonuca ulaşıyor. Hakan Tuna, hiç şüphesiz, her aklı başında müzisyen gibi kendi müziğini kendisi yazıyor. Şarkıların düzenlemeleri dahil aşağı yukarı her şey Hakan Tuna imzası taşıyor. “Sensiz”in düzenlemesinde Gökhan Aya’nın da katkısını görmek büyük sürpriz. Bir yandan dışarda yayınlanan Anadolu pop merkezli derleme albümler, bir yandan Cem Karaca ve Erkin Koray üzerine yazılmış kitaplar derken, Aya’nın işi müziğin mutfağına kadar uzatması (en azından biz koleksiyonculara) muthiş bir keyif veriyor.
Hakan Tuna; Barış Manço’nun yaptıklarını taklit ederek değil, “Barış Manço 2004 yılında neyi nasıl yapardı?” konusunda kafa patlatarak yaratmış müziğini. Müzisyenin, “Aslında rock dediğimiz çok da sulandırmaya gelmez” diye düşündüğü de belli gibi. Hem Londra’da Barış Manço şarkıları dinleyerek geçirilmiş çocukluğun izlerini müziğinize aktarmak isteyecek, hem saf bir rock yapmakta inat edecek hem de herkesten farklı ve çağdaş olacaksınız… Tam bir ‘ütopya’ gibi gözüküyor aslında. Ama Hakan Tuna, her nasıl yaptıysa başarmış bunu. “Karanlıkta Güneş”, (Rashit, Mor ve Ötesi, Kurban ve benzeri birkaç grubun yaptıklari hariç) karanlığa saplanıp kalmış gibi gözüken rock müziğimizi aydınlığa çıkarabilecek bir ‘yol’ sunuyor herkese.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Karanlıkta Güneş / Hakan Tuna – arkaplan – LP
21. Peron / 21. Peron – arkaplan – LP
2023 / Barış Manço – Emre – CD
Dağlar Dağlar / Barış Manço – Coşkun – CD
Unutamıyorum / Barış Manço – Sayan – 45’lik
Nick The Chopper / Barış Manço – Yavuz – 45’lik
Çağdaş Türk Ozanı Barış Manço / Birgül Yangın – Akçağ – Kitap
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.