HERKES AÇSIN KALBİNİ
Müzik piyasamız bir başka 'dip' noktasını gördü bu yaz; satışlar tamamen düştü, çoğu albüm ilgi gōrmüyor, yerlerde sūrünūyor. Firmalar ne yapacağını bilmez durumda, 'yapım' işini askıya almış, bekliyorlar.
Geçen yılki Mor ve Ötesi mucizesi, galiba bōyle bir sonucu bir parça erteledi, en azından net olarak gōrülmesini engelledi. Ama bu albümün yaptığı bir başka şey vardı; hemen hemen her firmaya, yapılması, yayınlanması gereken müziğin ne olduğunu da gösterdi, gelecekle ilgili yapılan planları derin bir şekilde etkiledi.
Evet, albūm satışları, artık “Daha fazla düşemez yal" denebilecek bir noktada ama halâ alıcı bulabilen az sayıdaki albümūn de tek ortak noktası 'rock', yani farklı olmaları.
0 eski usul, "Alalım filancadan bir, filancadan iki, ilaveten bir cover koyalım, kalan da bizim yazdığımız şarkı olur, albüm biter, gider!' dönemi (en azından bir zaman için) kapanmış gözüküyor ya da işe yaramaz. Adlı adınca rock yapanlar dışında, yalnızca bir kaç isim kaldı' farklı bir pop' için çaba harcayan. Nazan Öncel, Sezen Aksu ve birkaç isim daha.
Standart ve gündelik bir pop için bile çok emek harcamak gerekiyor artık. Zorla albümü tamamlayıp ardından çekilecek birkaç kliple ‘düdük çalma’ mevzusu tarihe karışıyor gibi. Elini cebine atıp yol parasından, ekmek parasından kıstığı parayı bir albüme yatırmak isteyenler artık bin defa düşünür oldu: ‘Bu albüme değecek mi? Bu albüm beni günlerce oyalar, etkiler mi? Kafa karışıklığımın, bunalımımın hiç olmazsa bir bölümü, bu albümle birlikte (ortadan kalkmasa bile) bir parça daha anlaşılır ya da katlanır olur mu?...’
Kıstaslar böyle şimdi. Alınan bir albümün, yarı aç yarı tok gezilen bir samanda başka şeyler söylemesini, bizi ayakta tutmasını istiyoruz.
Mor ve Ötesi, bu tür ya da benzeri nedenlerle bir mucize gerçekleştirdi; söylenmeyenleri söyledi, unutulanları hatırlattı. Bu yıl da, önce Aylin Aslım, ardından da Şebnem Ferah kollarını uzattı, bize sarıldı, “Gelin, size anlatacaklarım var, sūrūnecek ya da tamamen çökeceksek bile, bunu birlikte yapalım: Benim de, tıpkı sizin gibi 'Can Kırıklarım' var..."
Kalabalığın içinde yapayalnız
İlk albümü" Kadin"dan beri, kendini farklı bir yerde konumlamış ve bu ‘yer’in hakkını vererek şarkılarını, kendisi gibi başka yalnızlara göndermiş olan Şebnem Ferah, bir ilk albümde olmasının belki de olağan karşılanması gereken ('gelinlik giyme arzusu' ve benzeri) kafa karışıklığını, hemen ikinci albümüyle birlikte ("Artık daha kısa cümleler..." kurma isteğinin de yardımıyla) ardında bırakmış, "Perdeler" ve "Kelimeler Yetse" gibi iki önemli albümle, yoluna bildiği gibi devam edeceğini herkese gōstermişti.
Şebnem Ferah'ın kendisine seçtiği 'yol', gerçekten de herkesten farklı. Hem 'söz' hem de 'müzik' olarak...
Hani siyah-beyaz filmlerde (kırk yılda bir) olur ya; film aniden renklenir, seyreden başka türlü duygularla donanır, kendisini artık 'tamamen yalnız' ve 'bir başına' hissetmez ya, Şebnem Ferah'ın şarkıları da, dinleyene her zaman bu duyguyu veriyor: ‘Yalnız değilsiniz... Herkes, hepimiz aynı durumdayız...’
Mayın Tarlası’nda da yūrünse, yaşananların, çekilenlerin yorumlanmasına, anlatılmasına ‘Kelimeler Yetse’ de yetmese de fark etmez, bir Şebnem Ferah şarkısı ya da albümü dinleyenlerin, bu
şarkıları dinlemeden önceki 'durum'da olmalarına artık imkan yoktur. Şebnem Ferah, bunu bilerek yapar şarkılarını, bu şarkıların peşine düşenler de bu şarkıların onları nasıl etkileyeceğini gayet iyi bilerek dinlerler.
Geçen yılki ‘Dünya Yalan Sōylüyor’ mucizesinin arkasındaki en büyük isim olan Tarkan Gōzūbüyük'ün prodüktörlüğünü yaptığı ‘Can Kırıkları’, (hem bizzat gitar da çalmış Gözübüyük'ün, hem de çok iyi bir başka gitarist olan Buket Doran'ın büyük katkısıyla) her zamankinden daha 'sert' gibi gözüküyor. Yalnızca en başta sorun yaratır gibi gözüken, albümün anlattıklarına nüfuz edebilmeyi bir parça zorlaştıran, geciktiren bu sertlik, albümün içine dalıp gidildiğinde de en önemli ‘itici’ güç haline geliyor.
Söylenilenler, anlatılanlar, bu ‘sound’la yerini buluyor, daha inandırıcı oluyor. ‘Bulanıklığın tam içinde bir başımayım’, ‘Ben bir mülteciyim, yüreğimden başka sığınacak yerim yok’, (olağanüstü güzellikteki, ‘Sen kibritin hiç yanmayan ucunda…’ dizesinde bir başka biçimde yinelenmesi olan) ‘Suyun derinliği aynıydı, ama senin beline, benimse omuzlarıma geliyordu’ ve benzeri dizeler, ancak böyle gitarların ateşe verdiği bir sound ya da ortamda daha haklı, daha doğru olabilirdi zaten.
Bu nedenle Ferah ve Gözübüyük. Akıllı bir seçimle 'risk' gibi gözüken böyle bir işe girişmekten imtina etmemişler. Aslında, belki de ‘risk’tir, belki de bu albüm, müzik piyasamızın içinde olduğu durum nedeniyle (en azından iş başında tahmin edilmiş sayıda) kişiye ulaşmayabilir. Ama bu, Ferah ve ekibinin 'kapı' gibi bir albüm yaptıkları gerçeğini değiştirmiyor. Zaten yanlış hesap, her zaman bir yerlerden dönmüştür. Bu albüm de, bu yaz olmadı gelecek yaz, bu yıl olmadı bir beş yıl sonrası keşfedilecek, şarkılar (Ferah'ın tam da istediği gibi) 'yapayalnızlar için bir cankurtaran olacak. İyi müzik, iyi müzisyen içi, 'bugün' çoğunlukla bir şey ifade etmez (ya da etmemeli), önemli olan 'yarın'dır.
Bulursanız kaçırmayın
(Başta "Bu Aşk Fazla Sana", "Mayın Tarlası" ve "Ben Bir
Mülteciyim"olmak üzere) Şebnem Ferah'ın çoğu şarkısı
(Başta “Aşk Her Şeyi Affeder mi?" olmak üzere) Özlem Tekin'in çoğu şarkısı
(Başta "Sokak İnsanları" olmak ūzere) Aylin Aslım'ın her şeyi
(Başta "Gül Kendine" olmak üzere) Mor ve Ötesi'nin geçmişi-geleceği
(Başta "Hitlerin Köpekleri" olmak üzere) Rashit'in her zaman, her yaptığı
Ogün Sanlısoy'un "O Gün"ü
(Başta Gökalp Baykal olmak üzere) her türden 'aksi istikamet’
Sakın yaklaşmayın
Rock yaptığı iddiasında bulunan 'zevk hastası' gruplar
İlk albümü ve Şebnem Ferah’la yaptığı şarkılar hariç, Teoman’ın (hemen hemen) her şeyi
Şu çağda, 'sevdiği bir kız'a, 'kahpe' demekte bir mahzur görmeyenler
Keşke olsa
Şebnem Ferah ve Özlem Tekin'in birlikte yazacağı, sōyleyeceği bir şarkı
Mor ve Ötesi ile Aylin Aslim'in birlikte çalıp söyleyeceği bir Ajda Pekkan şarkısı
Ogūn Sanlısoy'dan bir Orhan Gencebay cover'ı
Rashit ve Hümeyra'nin birlikte yapacağı herhangi bir şey.