NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

ELE GÜNE KARŞI OMUZ OMUZA

15 Mayıs 2020 Cuma 23:45
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Mazhar Fuat Özkan’ı, popüler müziğimizin en uzun soluklu/en başarılı grubu olarak tanımlamak herhalde yanlış olmaz. Büyük bir kısmımız grubun başlangıç noktasını, 1984 yılında yayınlanan “Ele Güne Karşı Yapayalnız” albümü kabul eder ama, bu elbette doğru değildir. Bu albümün yayınlandığı zamanı, Mazhar Fuat Özkan’ın değilse bile, Mazhar ile Fuat’ın olgunluk dönemi olarak adlandırmak dahi mümkündür. Çünkü Fuat Güner ve Mazhar Alanson, MFÖ devreye girmeden önce de, “rüya gibi” denebilecek bir müzik geçmişine sahipti.

Üçlünün en kıdemli üyesi Fuat Güner’dir. 1962 (belki de 1963; ama daha sonrası değil) yılında, Nurum Sarıgüzel’in başını çektiği bir grupta başladı profesyonel müzik yaşamı. Günlerden bir gün, bu grubun bir konserine seyirci olarak Mazhar Alanson geldi ve o gün, kader ağlarını Mazhar ve Fuat olarak örmeye başladı. MFÖ’nün MF’si, Fuat Güner’in kısa bir zaman önce kurduğu Kaygısızlar adlı grupta, yan yanaydı artık.

Kaygızıar’ın, 60’ların ikinci yarısındaki Barış Manço’nun yükselişine katkısı herkesçe kabul edilir. Manço’nun, özellikle “Ağlama Değmez Hayat” ve “Kağızman” benzeri radikal denemelerinin başarılı olmasının önemli sebeplerindendi bu grup. Hem Manço’yu denenmemişi denemek konusunda motive etmiş, yönlendirmiş; hem de bu denemelerle ortaya çıkan şarkıların ülke çapında yaygınlaşması, sevilmesi için büyük gayret harcamıştı.

60’lar bitmek üzereyken Kaygısızlar, Barış Manço ile yollarını ayırdı. Herkes onların, bir başlarına ama bir grup olarak devam edeceklerini düşünüyordu ama öyle olmadı. Grubun iki üyesi, yalnızca Barış Manço’yu değil, Kaygısızları da arkalarında bırakarak, Mazhar ve Fuat olarak yollarına devam etti.

 

GÜLLERİN İÇİNDEN

Mazhar ve Fuat, 70’lerin ilk yarısında (başta “Güllerin İçinden” olmak üzere) çok sayıda 45’lik ve “Türküz Türkü Çağırırız” adlı bir albüm yaptı. Grubun üçüncü üyesi olacak Özkan Uğur da, o sıralarda başta Kurtalan Ekspres olmak üzere, çok sayıda nitelikli grubun/işin içindeydi.

Üçlünün yolları ciddi bir biçimde, 1976 yılında yayınlanan “Heyecanlı” adlı plakta kesişti. Bir gruptan çok, bir proje görünümündeki İpucu’nun kadrosunda hem MFÖ’nün tamamı vardı, hem de Ayhan Sicimoğlu ve Galip Boransu gibi mühim ötesi müzisyenler.

Ama yine de, bu işbirliği ya da yan yana duruş sürekli olamadı. Mazhar ve Fuat eski usul yollarına devam etti; Özkan ise, Galip Boransu ile Grup Karma’yı kurdu ve popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en güzel şarkılarından biri sayılması gereken “İmkansız”a imza attı.

70’ler bitmek üzereyken de, nihayet her şey tamamına erdi. M, F ve Ö nihayet yan yana geldi. Geldi ama, memleketin hali (müzik açısından da) içler acısıydı ve bu emsalsiz üçlü ayakta kalabilmek için, başta Ajda Pekkan olmak üzere, çok sayıda stara sahne ve stüdyoda vokal yapmak durumunda kaldı. Bu vokal eşliğinin en parlak noktaları da Ajda Pekkan ile yaptıkları oldu. “Sen Mutlu Ol” ve “Sevdim Seni” albümleri, Ajda Pekkan kadar MFÖ albümleridir de. Popüler müziğimiz, piyanist şantörlerin klavyeleri üzerinden son nefesini vermek üzereyken, bu üçlünün Pekkan şarkılarına kattıkları, hayallerin dahi ötesindeki bir çapta Batılıdır.

 

ASLINDA YES PROBLEM

Ama işte, her zaman da cesur birileri olmuştur müzik piyasamızda; gündelik olanla yetinmeyen, başka dünyalara da açık olan birileri. MFÖ için bu isim Yeşil Giresunlu oldu. Zaten Pekkan ile çalışmakta olan Giresunlu, MFÖ’yü de kolladı ve “Ele Güne…” albümlerini yayınlamayı kabul etti. Sonuç mu? Çok parlak oldu, hatta parlak ötesi. Hem MFÖ tepeye yerleşti, hem de son nefesini vermek üzere olan popüler müziğimiz yeniden ayaklandı. Grup işin arkasını da mükemmel getirdi. Çok satmış albümler, tıklım tıklım konserler/sahne performansları arka arkaya sıralandı.

Ama bu kadar iyi bir grup olmalarına rağmen, MFÖ’nün çoğu albümü CD olarak mevcut değildi. Bir kısmı LP ve kasetlerden hiç CD’ye transfer edilmemiş, edilenlerin bir kısmı ise çoktan tükenmişti. İlk CD’lerimizden sayılan “The Best Of…”ları, hemen hemen her zaman raflarda bulundu. Ama o kadar.

Son bir, iki yıldır, Yeşil Giresunlu’nun başlattığı bir hareket sonucu, MFÖ’nün albümleri bir, bir disklere aktarılmaya başlandı. “Ele Güne Karşı…” ve “Peki Peki Anladık” albümleri yayınlandı önce. Ardından Ossi Müzik (emsalsiz “Ali Desidero” ve “Mecburen”li) “Geldiler” ve “Vak the Rock”u yayınladı. Ve nihayet Bonus ile Avrupa Müzik, hakları henüz kendilerine geçen (grubun tamamen telef olmuş albümü) “Agannaga Rüşvet” ve (albüme baş harflerini veren “Mazeretim Var Asabiyim ben” ile açılan) “M.V.A.B”i kattı arşivlerimize.

MFÖ külliyatının tamamının dijital hale gelebilmesi için daha alınması gereken çok yol var. Ama buna başlanmış olması dahi, başlı başına bir kazanç. Malum, kadir kıymet bilmezlikte üstümüze yoktur; memleketin en büyük grubu da olsa, MFÖ’ye bu kadarını dahi çok görebilirdik.

 

Geldiler, Mazhar Fuat Özkan, Ossi

Vak the Rock, Mazhar Fuat Özkan, Ossi

M.V.A.B, Mazgar Fuat Özkan, Bonus/Avrupa

Agannaga Rüşvet, Mazhar Fuat Özkan, Bonus/Avrupa

 

NAİM DİLMENER / RADİKAL

 

[email protected]



Diğer Yazılar