BUNLARI BOŞUNA YAZMADIM BEN SANA
18 Nisan 2021 Pazar 21:28
Herkesin çoktan unuttuğu, ancak çok meraklı bir avuç insanın takip etmeye devam ettiği Mina, yeniden çıktı önümüze. Sony; önce sanatçının son albümü “No 0” yu çıkardı piyasaya, sonra da geçtiğimiz yıllarda İtalya’da epeyce gürültü koparmış Adriano Celantano’lu “MinaCelantano” yu. Sırada diğerleri varmış. Telif konusunda anlaşma sağlanabilen diğer Mina albümleri de bir bir çıkarılacakmış. Aşağı yukarı, son on beş yıldır, hiç gündemimizde olmamıştı Mina. Oysa Mina, bütün 60 ve 70’ler boyu çok popülerdi ülkemizde. Hem biz dinleyiciler çok severdik Mina’yı, hem de starlarımız. Başta Ajda Pekkan ve Nilüfer olmak üzere, bir dolu şarkıcımız dört gözle yeni bir Mina albümü bekler ve çıktığında da, o şarkı senin bu şarkı benim kardeşçe paylaşırlardı. Üstelik Mina da sevdi bizi, buralara geldi gitti ve tam üç tane de Türkçe şarkı söyledi.
SEVGİLİM ANLASANA
İtalyanların, gelmiş geçmiş en önemli starı olan Mina, 1940 doğumlu. Sanatçının müzik yaşamı 1958 yılında başlıyor. Muhtelif kulüplerde şarkı söyleyerek başlıyor işe sanatçı. O yıllarda, Bill Haley, Buddy Holly ve Elvis Presley ortalığı kasıp kavurmaktadır, bu nedenle Mina da repertuarını hep onların şarkılarından oluşturur. Bir süre de, Adriano Celantano ile birlikte çalışır o yıllarda. İlk önemli çıkışını, 1959 yılında Canzonissima’da yapar Mina. O dönemler, en az Sanremo kadar popüler olan bu yarışmada ‘Nessuno’ yu söyler. Sonra da Sanremo girer devreye.
1961 yılında yapılan Sanremo’da ‘Le Mille Bolle Blu’ adlı şarkısı ile büyük gürültü koparır. 1965 yılında ise en büyük hit’ini yapar. Nino Ferrer’in ‘C’est Irreparable’ adlı şarkısını ‘Un Anno D’Amore’ olarak yapar ve bu şarkı ile Mina, yalnızca İtalya’nın değil, bütün Avrupa’nın bildiği ve önemsediği bir isim olur. Bu şarkıyı Mina, daha sonra, Sezen Cumhur Önal’ın yazdığı sözler ile Türkçe olarak söyledi. Primary (Melodi) firması tarafından yayımlanan “Dön Bana” adlı bu plak, günümüzde kolleksiyoncuların baş gözdelerinden biri. Pek kolay bulunmuyor, bulunduğunda da epeyce yüksek fiyata el değiştiriyor. Mina’nın diğer Türkçe plakları da öyle. Bunun dışında iki Türkçe plak daha yaptı Mina. Bunların da sözleri Sezen Cumhur Önal’a ait…”Mevsim Bahar” ve “Neden Yıldızlar”…
70’lerin başları, Mina için en önemli yıllar. İki büyük hit çıkardı o yıllarda Mina. ‘Grande Grande Grande’ ve ‘Amor Mio’… Bu şarkılar yalnızca kendi ülkesinde değil, bütün Avrupa’da çok ses getirdi. Bizde de… Ali Kocatepe, o zaman yapımcılarından biri olduğu İzmir Radyosu’nda , ‘Bir Bizden Bir Onlardan’ adlı eşsiz programında hep bu şarkıyı ısrarla çalardı. Benim ilk duyduğum Mina şarkısı budur. Mina’yı da (başka bir sürü insanın yanında) Ali Kocatepe tanıtmıştır bana.
ARTIK DÖN BANA
O gün bugündür, hiç eksilmeyen aksine giderek artan bir popülerliğe sahip Mina. Her yıl mutlaka yeni bir albüm yapıyor ve o albüm mutlaka çok fazla satıyor. Eski yaptıkları ise onlarca kere aktarıldı disklerin üzerine… Şarkıları kapanın elinde kalıyor. Bütün dünyada, en çok ‘best of’u yapılan insandır Mina. Gelmiş geçmiş en ilginç plak kapakları da Mina’nındır. LP döneminde de öyleydi, şimdi CD döneminde de öyle. 99 yılında yayımlanan ‘Olio’ albümünde Mona Lisa kılığında çıktı karşımıza Mina ve CD’ye bir de, bilmem kaç parçalı bir ‘Mina Lisa’ puzzle’ı eşlik etti. Bu yıl çıkan son albümü ‘No 0’ ise, bir şarkı hariç, Renato Zero’nun şarkılarından oluşuyor. Albümün adı da, zaten bir çeşit besteciye saygı gibi düşünülmüş. Vasat bir albüm bu. Ama yıllar yıllar sonra, ülkemizde bir kez daha Mina sayfası açması açısından önemli. Mina’nın yine bu yıl İtalya’da çıkmış ‘Mina İn the World’ adlı albümü bizim için çok daha fazla önem taşımakta.
Bu albümde, Mina’nın çeşitli zamanlarda, farklı dillerde yapmış olduğu şarkılar bir araya getirilmiş. Yukarda sözünü ettiğimiz üç Türkçe şarkı da yer almakta bu albümde. Böylelikle, 60’lardaki yabancılara Türkçe söyletme dalgasının şarkılarından bir bölümü ilk defa disk üzerinde yayımlanmış oluyor. Sezen Cumhur Önal çok kızacak ama ne yazık ki söz yazarı olarak gösterilmemiş bu albümde. Albümü hazırlayanların, başlarına nasıl bir iş aldıklarından haberi yok. Kıymetli söz yazarımızın elinden zor kurtulurlar… Rai’nin bilmem kaç kanalına kadar uzanır bu iş.
Öyle ya da böyle: Mina yeniden bizimle. Tadını çıkaralım.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Dön Bana – Primary – 45’lik
Mevsim Bahar – Primary – 45’lik
Neden Yıldızlar – Sahibinin Sesi - 45’lik
MinaCelantano – PDU - CD
Olio – PDU – CD
Mina in the World – MBO - CD
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.