BİR GÜN DÖNSE BANA
21 Eylül 2024 Cumartesi 11:37
Çoğu insan Gönül Yazar’ın ‘aranjman’ döneminden haberdar değildir. Türk Müziğinin bu gerçekten çok güçlü ve ünlü sesi, bir zamanlar (yani Türk ya da Halk müziğinin artık satmaz olduğu, bu nedenle de hem prodüktörlerin hem de plak firmalarının kendilerine bağlı şarkıcıları “İlle de ‘aranjman’ söyleyeceksiniz!” diye zorladığı zamanlar) birbirinden önemli, birbirinden renkli ‘pop’ plaklar yapmış ve (Nesrin Sipahi, Gönül Akkor ve İnci Çayırlı ile birlikte) bu alanın en büyük sürprizlerinden birini gerçekleştirmişti… Gönül Yazar’ın bu tür 45' likleri sayılamayacak kadar fazla. Sanatçının uzun bir süre birlikte çalıştığı Arya Plak, (“Sakın yanlış anlamayın ya da almayın!” der gibi) Yazar’ın plaklarını ‘45 Devirli Alaturka Eserler’ ve ‘45 Devirli Aranjmanlar’ olarak adlandırdığı iki ayrı seri halinde yayınlıyor ve pop ile alaturkanın farklı dinleyici ya da alıcısını daha işin başında uyarıyordu. Her iki seriden onlarca plak yayınlandı. Henüz bir plak (ya da 45’lik) rehberimiz yok ama böyle bir rehber için çaba harcayacak olanlar, iş Gönül Yazar bölümüne geldiğinde epeyce zorlanacak: Hem plakların sayısı fazla, hem de bu plaklar türlerine göre her zaman ‘bir bakışa’ ayrılamıyor. Bu ayrımı yapmakta oldukça titiz davranan Arya’nın aksine, Yazar’ın çalıştığı diğer plak firmaları (ki, sayıları epeyce fazla: Atlas, Televizyon, Regal, Istanbul, Kervan, Yavuz ve diğerleri) herhangi bir ayırıma gerek duymamış ve plakları, yalnızca birbirini takip eden seri numaraları ile yayınlamakla yetinmişler. Ama ister bizim buraların bir şarkısı ya da türküsü olsun, ister Batılı bir hava taşısın, ne söylediyse güzel söyledi Gönül Yazar. Güzel ve içten. Temiz ve samimi de. Bu çok küçük yaşta ‘ses kraliçesi’ seçilmiş olan (gerçekten) ‘taşbebek’, türü, çeşidi ya da biçimi ne olursa olsun şarkı söylemeyi her zaman çok sevdi; bu işi her zaman ciddiye aldı ve bu uğurda hep çok fazla çalıştı. Gecesini gündüzüne katacak kadar çok. Ama değdi, popüler müzik piyasamızın ikinci bir Gönül Yazar’ı yok işte; o bir tane ve Ossi ile Sony&BMG de Allahtan böyle düşünüyor da, Yazar’ın pop sayfası nihayet açılmış oldu.
DİZ ÇÖKER AĞLARIZ
Ossi Müzik’in Sony&BMG ile ortak olarak yayınladığı “Bir Zamanlar…” serisinin ikincisi çıkana kadar, Yazar’ın bu zengin pop geçmişinin herhangi bir şarkısına ‘dijital’ olarak ulaşmak mümkün değildi. Neyse ki bu albüm sayesinde, Yazar’ın “Dönemez ki Bana” adlı şarkısı gün yüzü görebildi; dinleyebilir ve (çağ gereği elbette) mp3 yapabilir, ona buna gönderebilir hatta cep telefonumuzun zil sesi olarak ayarlayabiliriz artık. Ossi’nin bu dizisi ile yalnızca Gönül Yazar değil, epeyce başka isim ve şarkı da bu ‘yeni çağ’a nihayet (henüz kenarından köşesinden de olsa) bir şekilde tutunmuş olacaklar. “Dönemez ki Bana”nın sözleri Fikret Şeneş’in; Yazar ‘aranjman’ söylemekte ısrarlı (ve ciddi) olduğunu çalışmaya karar verdiği isimleri seçerken de bir kere daha göstermek istemiş olmalı. Şarkıcı, başlangıçtan itibaren Türk popunun en önemli isimleri ile işbirliği yaptı: Şeneş’in yanında Fecri Ebcioðlu, Ülkü Aker; aranjör olarak Norayr Demirci, Esin Engin, Attila Özdemiroğlu... Ve çok önemli orkestralar eşlik etti bu 45' liklerde kendisine: Süheyl Denizci Orkestrası, Durul Gence 5' lisi, Üstün Poyraz Set, Doruk Onatkut Orkestrası ve diğerleri.
Bu kadar hoş, bu kadar çok sevilmiş plak yapmış olmasına şaşmamalı; çok çalışılmış, çok emek verilmiş ve şöhretin arkasına sığınılıp “Ne yapsam satılır” mantığı güdülmemiş işler bunlar. Belki de bu nedenle hep farklı (o dönemler Avrupa' da çok yapılan ve dört şarkının yer aldığı EP' lerden farklı olarak altı şarkının yer aldığı “Mini Long Play”i de ilk o denedi söz gelimi) olanı yapmayı düşündü ve yaptı… Gönül Yazar günümüzde hala televizyon kanallarının, özellikle magazin programlarının vazgeçilmez bir konuğu. Konuşuyor, gülüyor, lafını sakınmıyor, magazin muhabirleri ile kafa buluyor, eğleniyor, eğlendiriyor. Tam da (Marie Laforet’in “Mon Amour Mon Ami” adlı şarkısının Türkçe versiyonu olan) “Çapkın Kız”da dediği gibi: “Aşk yalan, inanmam, benim adım çapkın kız…” Evet ama o kadar değil: O gerçek anlamda bir star, her ne yaptıysa iyi yapmış çok güçlü bir star. Süper, mega, diva gibi eklere hiç ihtiyaç duymamış,şarkıların her şeyi zaten yeterince iyi anlatacağına inanmış, güvenmiş bir star.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Gönül Yazar her ne yaptıysa
Gönül Akkor, Nesrin Sipahi ve İnci Çayırlı'nın her şeyi
Ossi ve Sony&BMG’nin “Bir Zamanlar” serisi
Odeon’un, başta “Bak Bir Varmış…” olmak üzere bütün albümleri
SAKIN YAKLAŞMAYIN
Ahmet Sezgin, Orhan Şener ve Ayla Büyükataman’ın pop 45’likleri
KEŞKE OLSA
Gönül Yazar’dan, boydan boya pop bir albüm
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.