BENİ KİMSE SEVMİYOR
09 Temmuz 2024 Salı 20:13
Film müziklerini albüm olarak yayımlamak, bizde de epey bir zamandır yapılan bir şey. İyi de oluyor. Dışarda yayımlananlara bakıp, “adamlara bak, her şeyi nasıl da tam tekmil yapıyorlar” diye kendimize yanmaktan kurtulduk. Bizde de öyle artık. Bir film gösterilmekteyken, çoğunlukla albümü de plakçılarda raflara çıkıyor. Yerli filmlerimizde de böyle bu. Daha filmin proje aşamasında bile, film müziğinin albüm haline gelmesi de düşünülmüş ve bunu yayımlayacak firma ile el sıkışılmış olunmakta. Geçtiğimiz günlerde, diğerlerinin arasından sıyrılıp bir adım öne çıkabilen filmlerimizden “Cahil Periler”, “O da Beni Seviyor” ve “Büyük Adam Küçük Aşk” filmlerinin albümlerinde de böyle oldu. Bir İtalyan filmi olan “Cahil Periler”in müziğini EMI / Kent ithal etti, ikincisini Kalan, üçüncüsünü ise çok yeni bir firma olan Ethnic (İlk – M) yayımladı...
Dışarda en fazla gürültü koparmış, hatta (en azından bu aralar) en popüler yönetmenimiz olan Ferzan Özpetek’in “Cahil Periler (Le Fate Ignoranti)” adlı filminin müzikleri Andrea Guerra’ya ait. Müziğin tamamı, Özpetek’in son derece dokunaklı filmini tamamlayacak, yönetmenin eksik bıraktığını kapatacak bir işlev görmekteydi. Hatta, Andrea Guerra bununla yetinmemiş, zaten yeterince göz yaşı akıtmaya müsait filmin kimi sahnelerini elinden geldiğince; duygu sarsılmalarına, hıçkırık nöbetlerine sebep olacak bir şekilde bezemişti. Bir de, “Birdenbire” adlı Türkçe sözlü bir şarkı vardı... Filmi seyrederken oldukça etkileyici gözüken bu şarkıyı, daha sonra dinlemek pek de keyifli sayılmazdı ama. Filmin kareleri gözümün önünde değilken, kötü aksanla söylenmiş bu şarkı bana fena halde battı. Aslında filmin bütün müziği için aynı şey söylenebilir. Film ile birlikte varolan bir müzikti bu ve tek başına dinlemek pek de bir şey demek değildi. Bir de böyle zor bir yanı var bu işin. Film müziği yapmaya soyunmuş birinin işi gerçekten zor. Hem filmi desteklemesi, katmanlarına sızması gereken bir şey yapacak, hem de bu yaptıkları daha sonra tek başına dinlendiğinde de bir şey ifade edebilecek, yani tek başına ayakta kalabilecek. Çok zor. Ferzan Özpetek bu albümle yetinmedi ama.
Bir zaman sonra “The Ozpetek Files” adlı bir albüm daha yayımlandı İtalya’da. “Le Fate Ignoranti”nin demo versiyonu ile açılan bu albümde, film boyu bir duvarda asılı duran “Ajda’97” posteri ile filmin bir oyuncusu kadar ilgi görmüş Ajda Pekkan’ın “Bambaşka Biri” ve Sezen Aksu’nun “Hayat Sana Teşekkür Ederim” adlı şarkıları da yer almaktaydı. Yönetmenin, filmde kullanmak isteyip de türlü nedenlerle kullanamadığı şarkıları bir araya getirmişti bu albümde.
BEN KİMİ SEVECEĞİM
“O da Beni Seviyor” ve “Büyük Adam Küçük Aşk” filmlerinin müziğinin ortak özelliği ise, her ikisinin de, filmden bağımsız olarak ayakta kalabilmeleri, dinlenebilmeleriydi. Ulaş Özdemir / Mare Nostrum imzalı “O da Beni Seviyor” adlı albümün şimdiden bir klasik haline geldiği söylenebilir. Başta, “Arpin”, “Esma” ve “Hüseyin Reggae” gibi bölümler olmak üzere, bu albümü her zaman boydan boya dinlemek isteyen epeyce geniş bir kesim olacak. 70’li yıllarda dolanan filmde, bir ara Neşe Karaböcek’in “İntizar” ı, ya da Şenay’ın “Sev Kardeşim” i de kullanılmak istenmiş ama bir sonuca bağlanamamıştı. Belki de iyi oldu. Bu şarkıları albümün kendisine yedirmek kolay olmayacaktı... Antalya Film Festivali’nde ödüllerin çoğunu toplamış “Büyük Adam Küçük Aşk” filminin albümü ise, yukardaki iki filmin aksine epeyce geç yayımlandı... nerdeyse film vizyondan kalkmış ya da kalkmak üzereyken.
Ethnic (İlk – M) adlı yepyeni bir firmanın ilk işi olan bu albüm “geciktiğine değmiş” diyebileceğimiz bir halde sunuldu bize. Mazlum Çimen ve Serdar Yalçın tarafından oluşturulmuş bu müziğin CD baskısı son derece şık bir tasarım ile yayımlandı. Her zamanki kutular yerine bir single kutusuna konulmuş diske bir de filmden pırıl pırıl baskılı tam sekiz kare eşlik etmekte.
Bu tür albümlerin alıcısı aslında filmi seyredip sevmiş, etkisinde kalmış olanlardır. Filmi seyrderken kapıldığımız duyguların o kadarla kalmasını istemez, daha uzun bir zamana yayılmasına çabalarız. Bir de, sayıları çok az da olsa, filmi hiç seyretmemiş, hatta seyretmeyi aklından dahi geçirmemiş olduğu halde bu tür albümleri satın alan bir grup vardır. Onların aklı fikri yalnızca dinlediklerindedir. Bence bu işin en önemli yanı da budur. Bir film için yaptığınız müziği bu gruba da beğendirebilmişseniz gayet mutlu bir şekilde köşenize çekilebilir ya da yeni bir işe başlamaya niyetlenebilirsiniz. Ulaş Özdemir, Mare Nostrum, Serdar Yalçın ve Mazlum Çimen gönül rahatlığı ile böyle yapabilirler.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Buruk Acı / Gönül Yazar – Arya – 45’lik
Son Hıçkırık / Nesrin Sipahi – Televizyon – 45’lik
Le Fate Ignoranti – EMI / Kent – CD
The Ozpetek Files – Virgin – CD
O da Beni Seviyor – Kalan – CD
Büyük Adam Küçük Aşk – Ethnic (İlk – M) – CD
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.