Konuk Yazar

ZAMAN DÜŞER ELLERİMDEN YERE...

28 Nisan 2019 Pazar 09:50
ZAMAN DÜŞER ELLERİMDEN YERE...

Evet, geldik yolun sonuna... Geride kalan yaklaşık 11 yıl ve 21 filmin ardından ‘Avengers’ serüveni ‘Endgame’le noktayı koyuyor... Marvel evreninin üyelerinin bu son gövde gösterisi, malum ‘Infinity War’da açılan parantezin de kapanması anlamına geliyor. Neydi çıkan kısmın özeti, kısaca hatırlatalım: Birçok faşistin gönlünde yatan “Şu insanların bir kısmı ölse de rahatlasak” tezini tüm evren boyutunda hayata geçirmek için çabalayan Thanos, hedefine varmış ve yüzde 50’yi yok etmiştir.
Peki ‘Endgame’de neler var? Bu cepheye ilişkin kısa bir özet geçelim: Bu genel yok oluştan ‘Avengers’ ailesi de nasibini almış, geriye Iron Man, Captain America, Thor, Black Widow, Hawkeye ve Hulk kalmıştır. War Machine, Rocket, Nebula ve en önemlisi Captain Marvel gibi genel resmin parçaları konumundaki karakterlerle birlikte bu çok az sayıdaki topluluk, eski takım arkadaşlarının yokluğunun bıraktığı acı ve hüznün içinde ayakta durmaya çabalarken ‘Ant Man’in beklenmedik dönüşü (ya da ortaya çıkışı) onlara, yeni ilham kapılarını aralar. Acaba zamanda yolculuk yapılabilir mi ve bu yolla, tarihin akışını yeniden kurgulamak ve de bir zamanlar Dr. Strange’in ‘14 milyonda 1’ olarak not düştüğü ihtimali ete kemiğe büründürmek mümkün müdür?

‘Kış Askeri’nin üstüne yok!
‘Infinity War’da olduğu gibi Christopher Markus-Stephen McFreely ikilisinin kaleme aldığı senaryodan çekilen ‘Avengers: Endgame’ upuzun bir destan olmaya çabalamış. Önceki adımda Thanos karakteri üzerinden felsefeye soyunuluyor; öykü yer yer sevgisizlik, varoluş gibi meselelerde geziniyordu. Lakin metnin pek de derine inmediği, inemediği aşikârdı. Benzer tavır ‘Endgame’de de var. Dostluk, yitip gidenlerin bıraktığı boşluk, kapanmayan yaralar vs. Ama bütün bunlar 181 dakikalık bir filmi fikirsel açıdan pek de ayakta tutmuyor. Sonradan karşımıza çıkan ‘kahramanlık fedakârlık gerektirir’ teması da benzer şekilde yüzeysel bir yamanın ötesine gidemiyor.
Belki de mesele kuşak farklılığıdır. Biz ‘Superman’lerle büyüdük (ki Kriptonlu dostumuz da malum 1929’daki Büyük Bunalım’ın eseriydi), Marvel kahramanlarıyla sonradan sinema sayesinde tanıştık. ‘Bir solo, bir koro’ formülü eşliğinde karşımıza çıkarlarken maksadın gişe olduğu hissiyatını aşamadılar... Genel toplam içinde ise ben en çok Russo Kardeşler’in (Anthony ve Joe) imzasını taşıyan ‘Captain America: Kış Askeri’ni beğendim. Dolayısıyla ‘Infinity War’ ve ‘Endgame’de de kamera arkasına Russo Kardeşler geçtiği için benzer bir yüksek çıtanın izlerini aradım. Ama birbirini tamamlayan bu iki filmde de hikâye anlamında çok da çarpıcı bir şey görmediğimi belirtmem lazım. Sadece öykünün derinliği değil bu filmlerin meselesi; mesela bu tür yapımların önemli unsurlarından biri olan mizahın da kendisini etkili bir biçimde perdeye yansıtmadığını görüyoruz. ‘Endgame’de yer yer espriler var ama bir tarife soyunursak örneğin ‘Galaksinin Koruyucuları’ serisindeki kadar çarpıcı türden değil.

 

Taşlar yerine otururken...
İşin aksiyon kısmına gelince: Hafiften ‘Miğfer Dibi Savaşı’nı hatırlatan bir bölüm var diyerek bu kısma ait notumu düşeyim. İlk filme ilişkin eleştiri yazımda şöyle bir temennide bulunmuşum: “Öykü ‘Zaman ve Zihin Taşları’ üzerine kurulu: 2019’da izleyeceğimiz devam filminde umarım bu taşlar yerine oturur!” ‘Endgame’de bu temenni karşılığını buluyor.
Öyküye yeniden dönersek: Bu denli uzak ufuklara gözünü dikmiş gibi görünen koca ‘Süperler’ topluluğunun çözümü bula bula, H. G. Wells’in 124 yıllık eseri ‘Zaman Makinesi’nde bulmasını çok da parlak bir fikir olarak kabul edemeyeceğim! Ama zaten konunun ne önemi var, mühim olan görsellik, atmosfer, karakterler vs. diyorsanız ben ‘Avengers’ serisinin bu son iki halkasında çok da derin çizilmemiş Thanos dışında kayda değer yeni ve soluklu bir karakter de göremedim. Ama eminim ki ‘Avengers’ fanları ‘Endgame’i çok beğeneceklerdir; sevenlerin arasına girmeyelim, zaten giremeyiz de, iyi seyirler efendim... UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/27.04.2019)



Diğer Yazılar