Konuk Yazar

KUSURA BAKMAYIN AMA PEK KORKUTAMIYORSUNUZ!

01 Ocak 2023 Pazar 19:36
KUSURA BAKMAYIN AMA PEK KORKUTAMIYORSUNUZ!

Savaş sonrası dönem; 1950’li yıllar... Laura Butler, 7 yaşındaki oğlu Cody’yle birlikte Kaliforniya kırsalında, bir göl kıyısındaki evi kiralar ve yeni bir geleceğe doğru yelken açmaya çabalar. Genç kadın yakındaki kasabada bir sekreterlik işi bulurken oğlu da okulun yolunu tutar. Ne var ki dingin görünen bu denklemin ardında, kaçtıkları bir geçmiş ve bu geçmişin yarattığı travmanın izleri vardır. Laura, kimi telefon görüşmelerinden anladığımız kadarıyla eşinden şiddet görmüş ve evi terk etmiştir.

Yeni öykülerinde Cody, giderek başına buyruk bir kişiliğe bürünmekte, okulda arkadaşlarıyla da iletişim sağlayamamaktadır. Derken geceleri zaman zaman çığlıklarla uyanarak evin yakınındaki gölden çıkan bir yaratığın kendisini ziyaret ettiğini iddia eder. Laura, oğlunun söylediklerine inanmaz ama çok geçmeden o da söz konusu varlıkla bizatihi yüz yüze gelecektir. Sonraki gidişatta genç kadın için kötü olan şudur; Cody canavardan yanadır ve onun yanına gitmek, onunla daha çok vakit geçirmek için çabalar.

Hiçbirini izlemediğim ama aldığı notlar itibariyle vasat görünen yapımlara (bazıları gerilim) imza attığını anladığım Chris Sivertson’ın yönettiği ‘Lanetli Göl’ (Monstrous), ‘düşük bütçeli korku filmi’ formatında bir çalışma. Lanet bir kocadan kaçarak yeni bir hayat kurma hayalleriyle hareket eden bir anneyle oğlunun gittikleri yerde tuhaf bir yaratığın yaşam alanına girmeleriyle bırakın huzur bulmayı, yeni kâbuslar içine sürüklenmesini anlatan yapım ne yazık ki sıradanlığı aşamıyor. Anlaşılan, anne Laura rolünü bir zamanların büyük umut vaat eden isimlerinden Christina Ricci’ye vererek filmine sınıf atlatacağını düşünen Sivertson, Carol Chrest’in kendi içinde inandırıcılık sorunları içeren senaryosunun da yardımıyla (!) ‘Lanetli Göl’ü korkutmayan, germeyen ve terse yatırmaya yönelik finalini de sanki çarpıcı bir çabayla sunamayan bir yapıttan öteye götürememiş.

Şu araların popüler dizisi ‘Wednesday’in ilham kaynağı olan ‘Addams Ailesi’nin 1991 ve 1993’te çekilen uzun metraj versiyonlarında Wednesday Addams’ı canlandıran Christine Ricci (ki şimdiki dizide Marilyn Thornhill’e hayat veriyor), kuşkusuz filmin en değerli yanı. Artık 40’larında, deneyimli bir oyuncu olarak ‘Lanetli Göl’ü bir nebze sürüklüyor ama senaryo ve reji, filmi daha üst noktalara taşıma konusunda pek de yaratıcı bir maharete sahip değil. Bu durumda fena durmayan 50’ler dekoru, dönemin kimi şarkıları, görüntü yönetmeni Senda Bonnet’nin kadrajları, 50’lerin ‘canavar filmleri’ne gönderme çabası gibi artı unsurlar da heba edilmiş oluyor. Ricci’nin ardından az-biraz öne çıkan performanssa ev sahibi Langtree’nin eşi Lenora rolündeki Colleen Camp’ten geliyor.

Sonuçta ‘Lanetli Göl’, kâğıt üzerinde iyi duran şaşırtıcı finaline güvenerek sahaya çıkılan ama o finale gelene kadar seyircisini sarıp sarmalamayı pek de başaramayan bir gerilim hamlesi olmuş.

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/31.12.2022)



Diğer Yazılar