Konuk Yazar

KAHRAMANLAR 'SÜPER' AMA FİLM İÇİN AYNI ŞEYİ SÖYLEMEK ZOR

28 Temmuz 2024 Pazar 10:03
KAHRAMANLAR 'SÜPER' AMA FİLM İÇİN AYNI ŞEYİ SÖYLEMEK ZOR

Artık sadece Wade Wilson kimliğini kullanan Deadpool, ‘Avengers’ ekibine katılmak için yaptığı başvurular (!) reddedilmiş, kız arkadaşı Vanessa tarafından terk edilmiş bir ‘tutunamayan’dır ve hayatını ikinci el araba satarak kazanmaya çalışır. Derken birtakım paralel evrenleri düzenleyen kurumun temsilcisi konumundaki Bay Paradox ortaya çıkar ve varlığını sürdürmesinin yolunun doğru ‘Wolverine’i bulmak olduğunu belirtir. Nihayetinde aranan Wolverine ‘Hiçlik’ (altyazılarda Türkçeye ‘Boşluk’ olarak çevrilseymiş daha doğru olurmuş) adındaki çölümsü tuhaf bir yerleşimde bulunur. Burası ‘X-Men’ dünyasından hatırladığımız Prof. Charles Xavier’in ihtiraslı ikiz kız kardeşi Cassandra Nova’nın hükümranlığında bir düzene sahiptir. Wade, Wolverine’le birlikte Cassandra ve himayesindekilere karşı mücadeleye soyunurken asıl olarak geriye dönüp ana evrendeki gidişatı tekrar rayına koymanın çabası içindedir.
Hatırlanacağı gibi ‘Deadpool’ Marvel âleminin sonradan sahaya sürülen üyelerindendi. Çizgi roman cephesinde 1991’de, ilk kez New Mutant dergisinin 98’inci sayısında görülmüş ve öyküsü böyle başlamıştı. Sinemaya gölgesiniyse 2016 tarihli ilk filmle aksettirmiş, 2018’de de ikinci adım gelmişti. Ana karakter Wade Wilson, ‘Özel Kuvvetler’e bağlı eski bir askerdi ve yakalandığı amansız hastalıktan özel bir tedavi yöntemiyle iyileştirilirken metabolizması farklı bir yapıya kavuşuyor, böylelikle o da ‘Süper’ler arasına katılıyordu. Deadpool bir tür ‘anti-süper kahraman’dı, bu yanıyla ayrıksılaşıyor ve de seviliyordu. Öte yandan ‘Marvel Sinema Evreni’nin geldiği nokta malum, seri halinde çekilen onca yapım sevenlerine bıkkınlık getirmiş durumda ve umut gözüyle bakılan her yeni proje beğenilmiyor ve gişede bekleneni pek vermiyor. Yani serinin eski tadı yok.
Bu açıdan Deadpool’u tekrar alana sürmek, yanına da 2017’de bir anlamda emekliye ayrılan ‘Wolverine’i koymak “Belki yeniden eski günlere döneriz”in umudu olmuş. Bahsettiğim ikiliyle karşımıza çıkan ve Shawn
Levy’nin imzasını taşıyan ‘Deadpool &Wolverine’, son derece tuhaf bir bileşimin yansıması. Senaryosunu yönetmen Levy ve başrol oyuncularından Ryan Reynolds’ın yanı sıra Rhett Reese, Paul Wernick, Zeb Wells’in kaleme aldığı çalışma görsel ve sözel anlamda birçok referansa, göndermeye sahip ama bunları çözmek hem çok anlamlı gelmiyor hem de sonuç itibariyle bizi nafile bir uğraşla baş başa bırakıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse ‘Deadpool’ benim ‘süperler âlemi’nde en çok sevdiğim karakterlerden biriydi. Kahramanı dolayısıyla karşımıza çıkan tarz ve ruh uzaktan uzağa ‘Watchmen’e yakın duruyordu, iki film de son derece zekice espriler ve göndermeler içeriyordu. Namı diğer Wade Wilson komikti, meseleleri ele alışı farklıydı, kaygısız kişiliğiyle benim için çok özel bir noktaydı ve ikinci filme ilişkin yazımda şu başlığı kullanmıştım: ‘Süper’ dediğin böyle olur...Kahramanlar ‘süper’ ama film için aynı şeyi söylemek zorFilmin aksiyon ayağının bir kısmı Wolverine (solda) ile Deadpool (sağda) arasındaki kavga-dövüşle sağlanmış.

Asıl gönderme ‘Mad Max’e
‘Deadpool&Wolverine’de genel olarak aynı tarz yeniden inşa edilmeye çalışılmış, yani karakter devamlılığında sorun yok. Wolverine ise yaşadıkları itibariyle huysuz, geçimi zor bir adama dönüştürülmüş. İkili arasındaki kavga-dövüş sekansları, filmin aksiyon sahnelerine hizmet eden unsurlar olmuş. Lakin bu kez sürekli gönderme, sürekli ona buna referans çabası çok yorucu bir hal almış ve ortada dişe dokunur da bir hikâye olmayınca, film takibi zor akışla birlikte seyircisini tatminkâr bir noktaya taşıyamayan çabanın ifadesine dönüşmüş.
Bu bağlamda görsel açıdan ‘Hiçlik’ denen yerin son iki ‘Mad Max’e (‘Fury Road’ ve ‘Furiosa’) gönderme olduğu çok açık. Diğer taraftan Deadpool’u canlandıran Ryan Reynolds’ın Kanadalı olmasına ve karısı Blake Lively’nin oynadığı ‘Gossip Girl’ adlı diziye vurgu vs. bütün bunlar bence vasat göndermelerdi. Çoklu (paralel) evren meselesi bu kategorideki birçok film düşünüldüğünde hem yordu hem de kendisini fazlasıyla zorlayan bir yapıya büründü. ‘Deadpool&Wolverine’de öykünün sırtını bu mevziye dayaması bence eksi bir puan olmuş. Keza altmetinde sık sık karşımıza çıkan Fox’un Disney’e katılması, Disney’inse ‘Marvel Sinematik Evreni’ne yeni bir biçim verme çabalarına ilişkin göndermeler, metaforlar derken bir noktadan sonra izleyiciyi pek de ilgilendirmeyen, sektör içi meselelerin öyküye yedirilme çabası olarak karşımıza geliyor. Böylesi vurgularda problem yok tabii ama sanki burada fazla zorlama olmuş gibime geldi.
Sonuçta Marvel’in adeta bütün bileşenlerine selam gönderen, mutantları özel olarak el üstünde tutan ‘Deadpool&Wolverine’de iki ana karaktere Ryan Reynolds ve Hugh Jackman (Bence filmin en iyi performansı ondan geliyordu) hayat vermiş. Filmde Cassandra Nova’da Emma Corrin, Bay Paradox’ta Matthew Macfadyen, Wade’in yakın dostu Peter’da Rob Delaney, eski kız arkadaşı Vanessa’da da Morena Baccarin vardı. ‘Hiçlik’te Cassandra’nın ekibine karşı verilen mücadelede Blade (Wesley Snipes), X23 (Dafne Keen), Gambit (Channing Tatum), Human Torch (Chris Evans) ve Elektra’nın (Jennifer Garner) karşımıza çıkması filmin hoşluklarındandı.

Kendi adıma daha büyük beklentilerle salonun yolunu tuttuğum ‘Deadpool&Wolverine’, Marvel ailesinin vasat adımlarından biri olmuş. Filmin en iyi yanı müzikleriydi. Madonna’nın ‘Like a Prayer’ı eşliğindeki aksiyon sahneleri güzeldi.

UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/ 27.07.2024)



Diğer Yazılar