BİR TATLI HUZUR ALMAYA GELDİK İSTANBUL'DAN...
70’lerde televizyon denen yeni heyecan, bütün ülkenin başını döndürüp evlerdeki hükümranlığını ilan ederken TRT ekranında karşımıza gelen öncelikli eğlenceliklerden biriydi ‘Charlie’nin Melekleri’. Jill, Sabrina ve Kelly’den (ki onları Farrah Fawcett, Kate Jackson ve Jaclyn Smith canlandırıyordu) oluşan üçlü bir kadın dedektif ağının Charlie adlı gizemli bir patrondan Bosley adlı bir ‘aracı’ vasıtasıyla aldığı işleri çözmesini anlatan bu dizi, bazı karakterleri değişse de uzun süre yoluna devam etti (1976’dan 1981’e kadar). “Ben kim miyim, Charlie” repliğiyle de bir kuşağın zihninde yer eden seri, 2000’lerde iki filmle kendini hatırlatsa da eskinin ruhunu ve heyecanı estirilemedi.
Geçmişin tortuları üzerinde yükselmek isteyen yeni bir filmse huzurlarımızda. ‘Calipso’ adlı alternatif enerji projesinin kötülerin eline geçmemesi için mücadele eden zamane meleklerine bu kez yepyeni bir Bosley eşlik ediyor. Yeni nesil ajan filmleri gibi Rio, Hamburg, Los Angeles (meleklerin bağlı olduğu Townsend Ajansı’nın merkezi orada), Paris, Berlin, Londra ve İstanbul gibi merkezlere uğrayan yapımda yönetmen-oyuncu Elizabeth Banks’in feminist dokunuşları kendisini hissettiriyor. Öykü dövüş sanatlarına hâkim, silah kullanımı üst düzeyde, sağlam karakter ve bakış açılarına sahip güçlü kadınlar eşliğinde ilerliyor. İstanbul bölümüne ise Sultanahmet-Kapalıçarşı arterinde çekilmiş kimi turistik görüntüler, Veliefendi’deki bir at yarışı (‘Turkish derby’!) ve şehir hatları vapurunda yapılmış bir tur hâkim.
Sonuç olarak olarak Kristen Stewart, Naomi Scott ve Ella Balinska’nın sürüklediği film, izleyicisini fazla sıkmadan izlettiren bir seyirlik. Efsane kadrodan Jaclyn Smith’e (Kelly) bir sahnede yer vermek de çok şık durmuş (Bu arada çekirdek kadronun en popüler ismi Farrah Fawcett’ın, 2009’da aramızdan ayrıldığını hatırlatalım)… UĞUR VARDAN (HÜRRİYET/30.11.2019)