BABALARIN ÖNCÜSÜ
Hemen hemen herkes tarafından memleketimizin punk-rock öncüsü kabul edilen Tünay Akdeniz’in şarkıları, nihayet tek bir LP’de bir araya getirildi. Albümde, Akdeniz’in yaptığı (‘Grup Çığrışım’ adıyla bir, ‘Tünay Akdeniz ve Grup Çığrışım’ adıyla iki olmak üzere) üç 45’lik, önlü arkalı bir şekilde yer almış. Longplay’de bu plaklardaki şarkıların orijinal versiyonları bulunmakta. İlaveten aynı şarkıların canlı versiyonları. Yalnızca üç 45’lik yaptı Akdeniz ama bu yaptıkları herkesin önünde yeni yollar açtı; özellikle de kendisinden sonra gelen genç rock gruplarının önünde.
Çoğu Batılı müzik türünde olduğu gibi, punk-rock da Amerika ve İngiltere kökenli bir müzik türü. Başlangıcı 70’lerin ilk yıllarına kadar gidiyor. Ama asıl alevlendiği zamanlar, 70 ortaları ve sonrası. Özellikle Ramones ve Clash gibi gruplarla yaygınlaştı ve dünyanın her kesimine uzandı.
Tünay Akdeniz ve grubu Çığrışım, plaklarını 1975’le 1978 arasındaki bir zamanda yaptılar; Ramones ve Clash’in bütün dünyayı sardığı sıralarda. Ama Akdeniz ve grubunun, bu ya da benzer gruplara göre çok büyük bir farkı var. Bizim buraların (melodileri, sesleri, sedaları değil de) ruh halleri, olduğu gibi şarkılara aktarılmıştır. Yapılamayanı ya da yapılamayacak sanılanı yapmıştır Akdeniz; söz ve melodileri Batılı meslektaşlarının paralelinde değil, tamamıyla kendine özgü bir biçim ve tarzda yeniden yaratmıştır. Öncülüğe kadar giden keskin etkisinin de baş sebebi budur.
Punk elbette çok başka yerlere evrildi sonraları. Özellikle Malcolm McLaren’in müzik piyasasına bir hediyesi olan Sex Pistols öncülüğünde, müziğin sınırlarından taştı ve önce bir moda, ardından da bir yaşam biçimi haline geldi. Bu anlamda aldığı yolu, Julien Temple’ın ‘The Filth and the Fury: A Sex Pistols Film’inden ve birkaç ay önce piyasaya verilen ‘Anarchy! McLaren Westwood Gang’ belgeselinden, bütün ayrıntı ve incelikleriyle görmek/takip etmek mümkün.
Baba duydu, ana duydu, sonu buydu...
Ama Akdeniz zamanlarında bu akım, ağırlıklı olarak müzik içinde yol buldu kendisine ve akıp durdu. Altı şarkının en çarpıcı olanı (arabaşlığımızı da içinden çekip aldığımız) ‘Salak’. Bu şarkı, yurtdışında (kısmen korsan, kısmen değil) çok sayıda toplama albüme girdi. Sayıca o kadar olmasa da ‘İşte Aşkın Tarifi’ (Babam Yazdı Ben Besteledim) de öyle. Ama geri kalan dört şarkı ‘Mesela Mesele’, ‘Dişi Denen Canlı’, ‘Eskidenmiş’ ve ‘Niçin Seni Seviyorum’, yeni çıkan bu albüm sayesinde kurtuluyorlar ölmeye yattıkları plaklardan.
Kimi şarkıların bazı sözleri ya da genel olarak havası cinsiyetçi gibi görülebilir. Bunun baş sebebi de zamandır, sadece zaman. 70’lerin ikinci yarısında bu işlerin buralarında değildi kimse. Bu sebeple buna takılmamak lazım. Ama takılacak başka bir nokta da yok değil. Bu albümün içine bir de CD eklenmeliydi. Dışarıda artık böyle; LP ve CD aynı pakette yer alıyor. Malum, devir paylaşma devri ve dijital olmayanın paylaşılma yani yaygınlaşma/akma imkânı/ihtimali sıfır. NAİM DİLMENER (HÜRRİYET/02.12.2017)