NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

ZAMANIN ELİ DEĞDİ BİZE

20 Şubat 2021 Cumartesi 23:13
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Dünya durmadan dönüyor; dönerken de, her şeyi önüne katıyor, sürüklüyor. Değiştiriyor da. Hayatımıza internet girdi gireli rahat yüzü göremedik; ya da tam tersi, çok rahatladık. Her şey ama her şey, elimizin altında. “Dünyanın tüm bilgileri” birkaç tuş-enter sonrası karşımızda.
Dünyanın bütün şarkıları da öyle. Herkes rahat bu konuda; o sitede onlarca şarkı, bir diğerinde tonlarca. Hem de bedava! Kimi sitelere kayıt olmak, bazı bilgiler vermek (ki, verilen bilgileri doğrulatan yok; ne isterseniz onu yazıyorsunuz) gerekiyor, kimine hiçbir şey. İndir-kaydet, bulunsun; indir-dinle, bulunsun. Tamamen bedava. Biz rahatladık, keyfimiz yerinde ama müzisyeni-yazarı-yorumcusu-stüdyosu-firması ile bütün müzik endüstrisi diken üstünde. “Şimdi ne olacak?” sorusuna hala makul ya da inandırıcı bir cevap verilebilmiş değil. Bir şeyler düşünülüyor, uygulanıyor ama durum zor, hatta ötesi.
Herkesin aklına gelen en kestirme yol da şu oldu: “Madem bu genç kuşak, öyle plak-kaset-CD nedir bilmiyor, iplemiyor; o zaman biz onlara dijital olarak satalım müziği, parasıyla indirsinler, kaydetsinler, paylaşsınlar!” Eh, çok makul ve kısa vadede sonuç elde edbilecek bir yoldu bu. Uygulandı ve kısmen sonuç alınabildi de. Dışarda Dawid Bowie’den Prince’e kadar çok sayıda baba isim bu yola başvurdu, vurmaya da devam ediyor. Bizde de böyle yapan oldu. Öncülerden biri Zardanadam’dı mesela; onlar son albümleri “Kalbim Yok”un tamamını internet üzerinden ulaştırdılar sevenlerine. Ama bedava. Zardamadam(lar)’ın niyeti bir tür Robin Hood’luktu çünkü; konserlerine para ödeyenlerin katkılarıyla yapılan bir albümü, ihtiyacı olan herkese, karşılıksız olarak ulaştırmaktı. Niyetleri buydu, başardılar. “Bu işten para kazanalım ki, yapmaya devam edelim,” diyenler de oldu. Muhtelif isimler, muhtelif sitelerin üzerinden şarkı ya da albümlerini satışa sundular. Sibel Tüzün de yaptı bunu, Yakup ve benzerleri de.

ŞİMDİ ESKİYE DÖNER Mİ?
Bu aralar yurt dışında single ve albümleri USB stick olarak yayınlamak çok moda. Öncülüğü Keane adlı bir grup (ya da şahıs) yaptı ve “Night Sky” adlı single, birkaç formatın yanında, USB’ye takılmaya hazır bir biçimde de yayınlandı. Alıp takıyorsunuz, şarkı başlıyor. Komik ama, bu formattaki single’ın da kapağı var; hatta aksesuarı var; kemer tokalarına takılabilsin diye kayışı var, şusu var, busu var. Rolling Stones’ın “Rolled Gold” ve Kylie Minogue’un “X”i de bu biçimde yayınlanmak üzere; öyle ilan edildi, “pre-order” da başladı bile. Olacağı buydu; “tak fişi-bitir işi.”
USB gelişmesinin bizi de önüne katacağı kesin. Teknoloji dükkanlarında en çok ilgi gören şeyler, bu tür şeyler. Flash diskler, memory kartlar, irili ufaklı back up cihazları; herkes her türden bilgisini, anahtarlarının arasına katmış, taşır durumda artık. Ama şimdilik bizde yapılabilen Zardanadam’ın izinden gitmek oluyor. Bu gelişmeye son katılan da Zeynep Casalini oldu. “Nihayet” adlı ilk albümü ile, dibi boylamak üzere olan pop müziğimizin üzerine bir güneş gibi doğan Casalini, kendisinden ikinci albümü bekleyen on binlerce kişi olmasına rağmen aceleci davranmamış ve “Bu piyasa, bu işler madem böyle-gel böyle” demeye getirerek albüm yapmak yerine, tek tek şarkı yapmaya başlamıştı.
Genç şarkıcının DMC ile el ele vererek yaptığı “Dokunma Bana” adlı şarkı, içinde yer aldığı dörtlü “64” paketini üst sıralara taşıyabilmişti sözgelimi. Bu da bir ilkti; ilk defa bir karma albüm için “sıfırda” bir şarkı yapılmış ve ilk defa bu tür bir albümde yer alan bir şarkı hit olmuştu.
Casalini şimdi de, kendi internet sitesinden (zeynepcasalini.com.tr) “Nilüfer” adlı bir şarkı yayınladı; Müslüm Gürses’in “Aşk Tesadüfleri Sever” adlı albümünde yer almış, sözleri Murathan Mungan, müziği Sunay Özgür’e ait bir şarkı. Mungan’ın insanı titreten-sarsan, hatta yerle bir eden dizeleri-cümleleri (“zaaflarına bir gece, hatalarına bir nilüfer, sevgisizliğine bir kalp verdim”) zaten herkesin malumu. Sunay Özgür’ün yaratıcılığı ve müzisyenliği de öyle. “Aşk Tesadüfleri Sever”in en en dokunaklı noktalarından biriydi bu şarkı; ama kabul etmek lazım ki, bu şarkı ve birkaç başka şarkı daha, Gürses-Mungan’ın yan yana gelmiş olmasının yarattığı heyecan nedeniyle kıyıda köşede kaldı; altta kaldı bile denebilir.
İşte müziğe gerçekten aşık bir yorumcu olan Casalini, tam da böyle bir noktada “Nilüfer”e ihtimam gösterdi, yeniden boy vermesini sağladı. Üstelik her daim yenilikçi söz yazarı ve bestecisinin de memnun kalacağı bir biçimde, dinleyicilerine-sevenlerine ulaştırarak.
“Nilüfer” Casalini’nin sesinden başka bir “Nilüfer” olmuş. “Bana beni geri ver, bir şansım olsun” demiş “Nilüfer”, Casalini de bunu yapmış. “Ne Yapsam”ın, “Refakatçi”nin, “Dokunma Bana”nın prensesinden, “insan denen anlaşılmaz yaratık/şuursuz aşık” üzerine, insanı göz yaşlarına boğan müthiş bir şarkı bu.
Ne güzel. Ekonomik bunalımlar, sistemin kendi kendine yenik düşmesi, şu ya da bu; Casalini’nin “Nilüfer”i, hiçbir zaman müziksiz kalmayacağımıza da işaret ediyor. Birileri her zaman yazacak-besteleyecek-söyleyecek.

BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Zeynep Casalini’nin “Nihayet”i (TMC)

Zeynep Casalini’li “64” (DMC)

Keane’nin USB stick’i

Zardanadam’ın (her şeyleriyle birlikte) “Kalbim Yok”u


KEŞKE OLSA
Zeynep Casalini’nin Sinan Akçıl ile hazırladığı ve bitmiş gibi olmasına rağmen bir yerlerde takılıp kalan ikinci albümünün USB stick’i

 

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar