NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

YOSUNLU ADA İSKELESİ

14 Kasım 2022 Pazartesi 20:54
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

“Prodüktör” denilen unvan ya da kurumun, popüler müziğimize (Batılı anlamda) katılmasına sebep olmuşlardandır Nino Varon. Bu unvan ve sorumluluğa sahip olanların yapmaları gereken her ama her şey, hem de fazlasıyla yapılagelmiştir onun tarafından. O sırada, kimin single ya da albümü yapılıyor olursa olsun fark etmez, işe sıfırdan başlar ve ince ince her şeyi planlar. 
Popüler müziğimizin “mutfak” tarafı, pek az yansımıştır basına. Genellikle ilgilenilmemiş, anlatılmamış, aktarılmamıştır. Ama olduğu kadarıyla dahi, Nino Varon hakkında çok az şey söyler bu sayfalar. Bu da doğrudan doğruya onunla ilgilidir. Çünkü çok çalışmış, çok yaratmış ama hep az konuşmuştur. Az konuştuklarının içinde ise, doğrudan doğruya kendisine ilişkin hiçbir şey yoktur. Kendisinden hiç ama hiç bahsetmemiştir Varon; sanatçının kendisini öne çıkarmış, kendisi birkaç adım da fazladan olmak üzere, hep geriye çekilmiştir.
Başta Nesrin Sipahi’nin “Sensiz de Yaşanırmış” (beste) ve Tanju Okan’ın “Hasret”i (söz) dahil çok sayıda şarkı, başta Nilüfer olmak üzere çok sayıda şarkıcı kazandırmış Nino Varon, bir zamandır içinden geçenleri paylaşmakta bizimle. 
Günümüz prodüktör, besteci ve şarkı sözü yazarlarının bir kısmı, mutfaktan çıkıp salona geçme konusunda en ufak bir tuhaflık görmüyor. Tuhaflık ne demek, (sesleri, yetenekleri olsun olmasın fark etmez) bunu, en doğal hakları olarak görmekteler. “Şarkı benim; ben yazdım, ben çizdim, neden ben söylemeyeyim?” diye düşünüyor ve atlıyorlar kameraların, seyircilerin önüne. Nino Varon’un yaptığı bu ya da benzeri bir şey değil. Yaptığı tam olarak şu: Kalbinden, gönlünden geçenleri, hem de hemen hemen hiç denenmemiş bir tür ya da biçimde, birilerine aktarmak. Daha çok anlatmak ya da paylaşmak. 

Kaptanın Dansı
Nino Varon’un yaptığı şarkı söylemek değil, başka bir şey. Belki şöyle özetlenebilir: Duygudan duyguya geçer, dizlerden dizelere yolculuk ederken, bir şekilde havalanmak ve “melodi”nin kanatlarına takılmak.
Yılların yaşanmışlığı, aldığı-götürdüğü-getirdiği (ki bu, tecrübe denilen şeyin, ses karşılığı olmalı), tıpkı Ayten Alpman’da olduğu gibi, gelmiş Nino Varon’un ses tellerine yerleşmiş. Biraz hırıltılı, biraz yorgun, hatta biraz zayıf ama kesinlikle anlatılan/aktarılan ruh durumlarının hakkını vererek anlatan/aktaran bir ses bu. Ve bu ses ile söylenmiş her kelime, hatta her hece, henüz duygularla işi bitmemiş herkese, geçmiş ya da gelecek üzerine çok şey anlatabiliyor.
“Biraz susup bir dakika beni dinler misin?” diyerek açıyor “Arka Pencere”sini Nino Varon. Albüm boyu söylediklerinin tamamının söz ve müziği ona ait. Başta, tam bir sarhoşluk durumu resmeden “Sarhoşum” ve Leonard Cohenvari bir mutluluk-mutsuzluk arası ruh halini aktaran “Dans Et” olmak üzere, şarkıların tamamı, ancak yaratıcısı tarafından dillendirildiğinde bir anlam ifade edebilecek şarkılar.

En İyi Arkadaşım(ız)
Albümün kimi yerlerinin kimi şarkılarında (mesela “Kadının Yaşı Yok” ya da “Tam Bir Hafta Oldu”da) Varon’un hali ve tavrı Kayahan’ı da andırmıyor değil. Ama bu kulak batması (ya da aldanması), dizelerin içine çekilip alındığınızda derhal dağılıyor. Çünkü, bu ya da benzeri bir ruh haline, Kayahan’ın asla kapılmamış olduğunu ya da olmuşsa bile, bu kadar iddiasız ve dokunaklı nakledemeyeceğini düşünüyor ve bu kabusu paramparça ediyorsunuz.
Hayat üstüne, aşk ya da genel olarak tutku üstüne çok fazla şey söylüyor Nino Varon. Evet, bir parça eski usul bir duyarlık olabilir bu. Hatta yer yer, bu tür atmosferlerin vazgeçilmez unsurlarından ıslık dahi mevcut; o da eşlikçilerden biri. Ama ne tuhaf; Varon’un her sözü, her dizesi, olsa olsa birkaç damla gözyaşına daha sebep oluyor.
Belli. Hayatın hiç de iyi davranmadığı, çok kırdığı daha da çok gücendirdiği biri Nino Varon. 
Ama bütün bu mücadelenin sonucunda hala dik, hala ayakta. Bütün bu olup bitenleri hala bir şarkıya dönüştürme gücüne sahip. Hatta daha fazlası; hayatın bütün zulmüne rağmen, hala başını bir şarkının göğsüne dayamaktan imtina etmiyor. 
Söylüyor, anlatıyor, sıralıyor. Rahatl(at)ıyor, gevş(şet)iyor. Kurtuluyor, kurtarıyor. 

Arka Pencere (Nino Varon 2), Nino Varon, EMI

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar