YİNE BENİ BENDEN ALDI HATIRALARIM
Nilüfer’in yeni albümü ‘Yeniden Yetmişe’ yayınlandı ve çok çabuk da plakçıların gözdesi haline geldi. Her yerde bu albüm çalıyor şimdilerde. ‘The Best of Ajda’nın pabucu dama atıldı. Şimdi Nilüfer’in sırası. Mete Özgencil imzalı bir klip, son derece iç açıcı renkleri ve muhteşem ışığı ile oldukça mükemmel. Nilüfer, insanın kendisini seyretmekten alamadığı duru yüzü ile yıllara meydan okuyor. Güya, ‘Dünya Dönüyor’… Oysa Nilüfer hâlâ aynı. Hiç değişmemiş, değişmiyor. Belki dünya Nilüfer için daha yavaş dönüyor.
DÜNYA DURUYOR ANİDEN
‘Yeniden Yetmişe’, Nilüfer’in 72-78 arası CBS döneminin bir özeti sayılabilir. Nino Varon’un bir keşfi olarak ortaya çıktığı ilk günden Burç-Yavuz’a geçtiği 1979 yılına kadar Nilüfer’i Nilüfer yapan en önemli şarkılar hep bu döneme aittir. CBS dönemini toparlayan ‘Yeniden Yetmişe’nin Türk popu için kıymeti oldukça fazla. Bu nedenle olsa gerek Nilüfer ve ekibi oldukça titiz davranmışa benziyorlar. Albümün adı ve kapağı bile sıra dışı. ‘The Best of’ gibi bir isimde seçmemişler, plastik kutu da. Ama ne yazık ki bu gösterilen çaba yeterli olmamış görünüyor. Biraz daha gayret edilse mükemmele yakın bir iş çıkarılacakmış ama, kısmen ülkemizde her şeyin becerilemiyor olmasından, kısmen de böylesine yüklü bir geçmişin dinleyici için ne çok şey ifade ettiği hakkında kimsenin en ufak bir fikri olmamasından dolayı, albüm ancak ‘vasat’ bir albüm olabilmiş. ‘Orijinal versiyon’ taraftarı biri olmama rağmen, hasta bir Nilüfer hayranı olmam nedeniyle albümü çok fazla sevmeye ve baş tacı yapmaya niyetliyim. Hele hele plakçıdan albüm aldığımda kapağını gördüğüm zaman… Albümü dinlerken ve o sırada kapağı okur ve karıştırırken beklediğimi tam olarak bulamadım.
Kapak ve ambalaj için yapılmış tasarım, ülkemizde ender yapılmış bir şeyi denemeye niyetlenmiş olsa da becerilememiş.
Söz gelimi, Kalan Müzik’in ‘Kantolar’ ve ‘Deniz Kızı Eftalya- Kadıköylü’ için yaptığı aynı standarttaki tasarımın kenarından bile geçememiş. Oldukça fazla sayfalı bir kapak olmasına rağmen, bu sayfaların hiçbirinde Nilüfer’in (yalnız CBS dönemi de olsa) 45’lik ve albümlerinin bir listesi yer almıyor. Oysa ‘en iyi’ şarkılarınızdan oluşturduğunuz bir albümde olması şart olan bir şeydir diskografi. Albümde yer alan şarkılarla ilgili bilgi de yok. Hangi yılda çıktılar, listelerde ne yaptılar, eleştirmenler bunlar için neler söyledi… Bu kadar sayfada bunlara yer bulunamamış. Bu kadar parlak ve güzel Nilüfer fotoğraflarının yanında, hiç olmazsa albüme girmiş şarkıların plak kapakları da yer almalıydı. Ama yok; varsa yoksa ‘çok güzel fotoğraflar’. Ajda Pekkan da böyle yapmıştı. Bu ‘moda’ fotoğraflarına düşkünlük anlaşılır hiçbir şey değil. Zaten bir sürü parlak kağıtlı dergi ve gazete eki, bu fotoğrafları istenilenden çok daha fazla miktarda yayınlayıp duruyor. Albüm kapaklarından ne istiyorsunuz? Bırakın onlar da olmalı gerektiği gibi tasarlansın. Verilmeye çalışan ‘geçmişin tadı’ son derece savruk ve beceriksizce. Rastgele seçilmiş fotoğraflar, kapaklar, kupürler bir toplam oluşturmak bir yana, ‘yeşil fotoğraflar’ arasında sırıtıyor bile. Albümü az sayıda konmuş plak kapaklarından biri olan ‘Sen de Söyle/ Hatıra Defteri’ adlı plağın ise iki şarkısı birden albümde yok. Zaten şarkı seçiminde de bir tuhaflık var. 72-78 dönemini açan, ‘Kalbim Bir Pusula’ ve kapayan ‘Sevince’ adlı şarkılar albümde yer almıyor.
Albümde bazı 45’liklerin ‘B’ yüzleri bile yer bulmuşken hepimize Nilüfer ismini öğreten Kalbim Bir Pusula’nın olmaması çok kötü. ‘Toplu İğne’ şarkısı ‘Al Beni Çal Beni’, Nilüfer’in her konserinde mutlaka söylediği ‘Aldanırım Sanma’ zamanında bayağı hit olmuş ‘Kaderime Kaderime’, ‘Ara Sıra Bazı Bazı’ ve Nilüfer tarafından her zaman üvey evlat muamelesi yapılmış ‘Hatıra Defteri’ de albümde bulunuyor.
Ama onların yerine orta halli şarkılar olan, ‘Son Arzum, ‘O Sevince’ ve sözde anonim, ama aslında Yunanca bir şarkı olan (Haris Alexiou da söylemişti) ‘Ne Olacak Şimdi’ var.
78 yılı için güzel bir kapanış olabilecek ‘Sevince’ ne yazık ki albümde yok. Nilüfer, 1978 yılındaki Eurovision şarkı yarışmasında, Grup Nazar’ olarak bu şarkıyla yarışmıştı. Şarkı bütün önemine rağmen konmamış albüme. Sözleri bu ülkenin en önemli yazarlarından biri olan Hulki Aktunç’a, bestesi ise Dağhan Baydur ait olan bu şarkı, türlü açılardan albümü hoş çok hoş bir şekilde kapayabilecek bir şarkı olabilirdi. Üstelik bir parça da, albümde olduğu hissedilen beste açığını dengeleyebilirdi.
Müzikal anlamda ise Aykut Güler, Buğra Uğur, Ozan Çolakoğlu ve Erdal Kızılçay dört başı mamur işler çıkarmış. Zaten bu albüm için rüya bir kadro toplanmış Nilüfer’in etrafında. Kadroda yukarıdakiler ile birlikte, Levent Altındağ, Erdinç Şenyaylar, Gürol Ağırbaş, İsmail Soyberk, Mısırlı Ahmet ve vokallerde Asya da yer alıyor.
Hoş ve keyifli şarkılar çıkarılabilir olmasına rağmen elde edilen sonuç bu kadro ile yapılabileceklerin en iyisi değil. Buna rağmen müzisyenlerin yaptıkları diğer unsurlarla birleştirilebilseydi, özellikle albümün tasarımı yalnızca ‘artistik’ bir tasarım olarak kalmasaydı sonuç muhteşem olurmuş.
Kenar süsleriyle renklendirilmiş, sayfa aralarında kurutulmuş yaprak ve çiçekler olan, insanın karıştıkça hüzünleneceği, keyif duyacağı, ağlayacağı bir ‘Hatıra Defteri’ yerine herhangi bir albüm çıkmış ortaya. Akıp giden zamanın, pek de en iyi karelerinden oluşmamış bir albüm. ‘Al Beni Çal Beni, Götür Cehenneme’ diye çığlık atmak zorunda olduğunuz günlerde, gecelerde, bu albüme değil, yine eski 45’liklere, LP’lere başvurmanız gerekecek.
NAİM DİLMENER