SİZİN GİBİ BİZİ KİMSE SEVMEDİ
02 Haziran 2024 Pazar 16:29
Yıl 2000. Milenyum deliliği, kafa karışıklığı geride kalmış artık. Gencecik, adı o güne kadar hiç duyulmamış Aylin Aslım ilk albümünü çıkarıyor: “Gel Git”. Henüz kimse bilmiyor ama geçen zaman ile birlikte en iyi elektronik müzik albümlerimizden biri olacaktır bu albüm.
Yıl 2005. Herkes “Gel Git”in devamını beklemekteyken, bir rock albümle, “Gülyabani” ile dönüyor. İki albüm arasında geçen zamanda çıktığı sahneleri/mekanları hep rock’a bulamıştı ama büyük çoğunluk kendisinden, dans-pop arası ya da civarı bir şey beklemekteydi.
Olur mu olmaz mı, bu da Burak Kut ve Sibel Tüzün gibi bir seferlik ya da arada bir rock mu yapacak derken, albümün dinlenmesi ve hazmedilmesiyle vaziyet anlaşıldı: Hayır, Aylin Aslım’ın gönlünden geçen zaten buymuş. O kendisini, en iyi böyle ifade edebileceğini düşünüyordu ve kimselere kısmet olmaz bir ilk albüm başarısına rağmen riske girmiş, yol değiştirmişti.
Sonra uzun bir ara daha; şimdiki çağın kaldıramayacağı kadar n bir ara. Her ne iyi, ne güzel şeyler yapmış olursanız olun “Bir zamanlar…” kategorisine karıştırılacağanız, katılacağınız kadar uzun. Ama Aylin’e sökmedi yeni çağın bu vefasız gerçeği. 2009’da “Canını Seven Kaçsın”ı yaptı ve karşısında hasretle onu bekleyen binleri buldu. Artık daha sert (hatta kurulu düzenin gözüyle, daha edepsiz:) bir Aylin Aslım vardı karşımızda ama biz dinleyeciler de değişmiştik zaten. Böyle bir şey bekliyorduk kendisinden.
Ölünür de
Ve bir dört yıl daha geçmesi gerekti yeni bir albüm için. “Zümrüdüanka”nın yola çıkışını, albümden önce radyolara dağıtılan Teomanlı düet “İki Zavallı Kuş” ile öğrendik. Müziği bıraktığını açıklayan Teoman varsın bizimle kafa buluyor olsundu; “İki Zavallı Kuş” hem sözleri hem de melodi ve (her türden) uyumu ile güzel bir şarkıydı ve başta Aylin Aslım fanatikleri olmak üzere, başladı heyecanla, sabırsızlıkla bekleyişler.
Sekiz şarkılık ama yüzlerce şarkılı antolojilere bedel “Zümrüdüanka”, Aylin Aslım ve benzerlerinin, isterlerse, hatta bunun için özel bir çaba harcarlarsa dahi kötü bir albüm yapamayacağının ispatı. Sanatçının bazen yalnız bazen de Övünç Dan ile birlikte yazdığı şarkılara, bir Attila Özdemiroğlu ve Aysel Gürel (“Hasret”) şarkısı eklenerek tamamlanmış albüm repertuvarının tamamı olağanüstü. Başta Teomanlı (“İki Zavallı Kuş”) ve Cem Adrianlı (“Af”) şarkılar olmak üzere, hepsi ama hepsi, şarkılarından melodi ve enstrüman zenginliğini kapı dışarı etmiş genç kuşaklara inat, her açıdan “şarkı” gibi. Her şeyleri de yerli yerinde. Kaç zamandır rastlanmadık ölçüde bir tutarlık ve bütünlüğe haiz albümlerden biri olmuş “Zümrüdüanka”; tastamam ismi gibi.
Kısaca Flu
Hayranlarını, dinleyicisini hiç şaşırtmamış hiç yarı yolda bırakmamışlardan biri olan Feridun Düzağaç da “Flu” albümünü, Aylin Aslım ile aynı sıralarda çıkardı.
Hem sound’u, hem şarkıları, hem de vokal biçimiyle müzik dünyamızda kendisine çok farklı, çok sağlam bir yer edinmiş Düzağaç, şarkıları kadar, uzun ve mükemmel albüm isimleriyle de tanınıyor. Bir önceki albümü “fd7” ile işi kısaltmalara vuran müzisyen, yeni albümde de aynı minvalde yol almış.
“Flu”da, Düzağaç şarkılarının yanısıra, Fikret Kızılok (“Tek Başına”) ve Murat Hasarı (“Yaz”) şarkıları da var. Bir de popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en güzel şarkılarından olan (Esmeray’ın) “Unutama Beni”si.
Tuhaf şey; albümlere cover’lar genellikle dinleyici ile daha hızlı bir bağ kurulabilsin diye konur. Düzağaç’ın içinden geçen bambaşka bir şey olmalı çünkü başta şarkının melodisi olmak üzere çok fazla şeyi yerinde durmuyor. O kadar ki yeni beste gibi görülebiliyor bile.
Ama kendi bestesi “Seyrüsefer” ile açılıp Hasarı’nın “Yaz”ı ile kapanan albüm hem ayrı bir albüm olarak ayakta, hem de müzisyenin geçmiş bütün külliyatı ile de uyumlu; hatta o külliyata giydirilmiş bir taç.
Şarkı yazmayı kendilerini bir ifade biçimi, şarkı söylemeyi de ayakta kalmanın bir yolu olarak gören iki isimden iki sağlam albüm çıktı. 2013 erkenden iyi sinyaller vermeye başladı.
Aylin Aslım, Zümrüdüanka, Sony
Feridun Düzağaç, Flu, DMC
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.