SEVDALI BULUT
18 Temmuz 2021 Pazar 13:18
Gündoğarken’in yakışıklılarından Burhan Şeşen bir solo albüm daha yayınladı: “Bir İki Üç Tıp”. İlk solo albüm “Bir Düş Gördüm”ün üzerinden yıllar geçtikten sonra yayınlanan bu albüm, her zaman tek derdi müzik olmuş bir müzisyenin, günün hakim olan renklerine-eğilimlerine yüz vermeden yapabildiklerinin bir belgesi. Son yıllarda Türk popu, iki temel eğilimin etkisine girdi. Birinci eğilim bin yıldır yapılagelenlerin (sözde) çağdaş bir versiyonu. (Hande Yener’in yaptıkları ile özetlenebilecek) bu müzikal tür (deyim yerindeyse) ‘fişek’ gibi olmayı her şeyden önemli sayıyor ve müziğin ‘hız’ı her türlü standartın önüne geçiyor.
Kırk yıllık bu eğilimin, günümüzde artık çok hızlanmış olması-yerinde duramaması da yapanlarca şöyle açıklanıyor: “Günümüzde artık farklı yaşanıyor. Her şey daha hızlı olup bitiyor. Dinleyici de dinlediği şarkıyı hiç didiklemeden dinlemek, eşliğinde salınmak, dans etmek istiyor…” Keyiflerin yerinde olduğu anlara – günlere çok uyduğu tartışma götürmez bu ‘yapı’, acıların, ayrılıkların dile getirileceği zamanlarda çok tuhaf kaçmaya, hatta batmaya başlıyor. Çünkü bu türün ‘ayrılık’ şarkılarında ritm yavaşlasa bile, ‘ayrılık’ ya da ‘acı’nın dile getiriliş biçiminde hiç fark olmuyor ve her şey elden geldiğince bu ‘ayrılık’ ya da ‘acı’yı geride bırakma gayretine hizmet ediyor: “Bir an önce bu işten kurtulalım, önümüzdeki aşklara bakalım…”
Diğer eğilim ise hiç şüphesi işin sıhhatli ve güzel yanı. (Mor ve Ötesi’nin yaptıkları ile özetlenebilecek) bu yapı da işin ‘muhalif’ kanadını temsil ediyor ve hayatımızın çoğu anının eleştirilebilirliğini haykırıyor. Ama öyle ya da böyle, bu iki temel eğilim arasında bir yerde saf tutacak ara türlere de ihtiyaç var.
Müziğin zenginliğine de işaret edecek bu ara türler birbirinden farklı, birbirine taban tabana zıt olabilir. Önemli olan var olabilmeleri, başka bir deyişle bu tür ara eğilimlere hayat hakkı tanınması. Ama ne yazık ki bu sorun hala müziğimizin önündeki en büyük engellerden biri. Herkes birbirine benzesin, herkes birbirinin içinden geçip dursun istiyoruz.
Kolaya kaçıyor, farklı bir isim ya da şarkıyı daha dinlediğimiz an “Beğenmedim” deyip geçiyoruz. Oysa farklılık zenginlik demek. Mustafa Sandal ya da Kenan Doğulu’nun yanında Burhan Şeşen ve benzerleri var oldu mu olup bitenler bir anlam kazanıyor. Hep Sandal, hep Doğulu diye tutturmak, kolu kanadı kırık dolaşmak demek; bunun farkına varılsa da varılmasa da.
YA DÖN, YA BENİ GÖTÜR
Gündoğarken ile başka türlü bir müzik yapan Burhan Şeşen’in “Bir İki Üç Tıp”ta yaptığı, “Yorumsuz” adlı televizyon programında yapmaya çalıştığının aynısı. Şeşen, ‘şarkı’nın olabilecek en doğal en anlaşılır haliyle ulaşmasını istiyor müziksevere. Düzenlemelere imza atan Gürol Ağırbaş’ın bütün yapmaya çalıştığı da zaten bu olmuş. Ağırbaş, şarkıları dinleyen her bir müzikseverin, bu şarkıları bizzat o saniye Burhan Şeşen’in sesinden ‘canlı’ dinliyor fikrine kapılmasını istemiş. Sahiden de öyle oluyor. Albümü dinlemeye başlar başlamaz bu fikre kapılıyorsunuz: Sanki Burhan Şeşen yanı başınızda; elinde gitarıyla sizi bir şekilde ziyarete gelmiş, size yeni şarkılarını söylüyor. İşin, kimilerine tamamen anlaşılmaz ve tuhaf görünmeye başlamış olan ‘akustik’ yanı o kadar sağlam ki, şarkı bittiğinde insan kendisini ‘alkış’ tutmanın, “Bravo” diye bağırmanın eşiğinde buluyor…
‘Playback’e karşı hep ‘canlı’ şarkı söylenmesi gerektiğini savunmuş ve TV8’de de yıllarca bunu uygulamış Burhan Şeşen’in Ağırbaş ve diğer müzisyen arkadaşlarıyla birlikte yaptıkları resmen sakinliğin, dinginliğin müziği. Giderek daha hızlı yürümek-koşmak gerektiğini söyleyenlere inat, Şeşen biraz durmak-nefes almak gerektiğine işaret ediyor. Nefes almak ve yaşadığının yeniden farkına varmak…
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Burhan Şeşen’in “Bir Düş Gördüm” ve “Bir İki Üç Tıp” albümleri
Gündoğarken’in bütün albümleri
Grup Karma’nın “İmkansız” 45’liği
Ercan Yenal’ın “Unutamıyorum” 45’liği
KEŞKE OLSA
‘Yorumsuz’ların DVD ya da VCD’leri
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.