SENİ SEVİYORUZ
25 Eylül 2021 Cumartesi 14:36
İlhan İrem, nihayet yeni şarkılardan oluşan bir albüm yaptı. 90 ortalarından beri yeni bir şarkı dinleyememiştik sanatçıdan. Sayıları yüz binleri bulan çok sıkı hayran kitlesini hiçbir zaman ihmal etmemiş, hiç boş bırakmamıştı İlhan İrem, ama yepyeni bir albüm için de bu kadar zaman geçmesi gerekmişti işte. Bu ara dönemde, İlhan İrem; emsalsiz ilk dönem yapıtlarını tam üç albüm halinde yayımlamış, geçen yıl da, LP'lerin üzerinde kalmış ve artık hiç bulunamıyor olan "Bezgin" ile "Pencere… Köprü… Ve Ötesi" üçlemesini elden geçirilmiş kayıtlarla yeniden piyasaya sunmuştu. Bunun sonucunda da, İlhan İrem, her dönemi ve (aşağı yukarı) her şarkısı CD'ye aktarılmış tek sanatçımız haline gelmişti. Sahiden tek sanatçımız…
Piyasada, diğerlerine göre nispeten daha fazla diski bulunabiliyor olan Erkin Koray ve Sezen Aksu'nun bile bütün geçmişine henüz disklerin üzerinden ulaşılamıyor. İlhan İrem'in bu konuda öncü olabilmesinin bir nedeni, sayısını yukarıda belirttiğim hayran kitlesinin talepleri olabilir. Bıkmadan usanmadan arıyor, tarıyor, soruyor, her kapıyı çalıyorlar… Ama bunun bir başka nedeni de var, o da İlhan İrem'in bu konuda çok titiz ve çok çalışkan olması. Bütün bir tarihin ya da hiç olmazsa bir dönemin disklere aktarılma konusunu ondan fazla önemseyen yok. Bu yapılmadığında hiçbir şeyin olamayacağını, her şeyin kopuk kopuk kalacağını, yeni neslin pop müziğimizin Mazhar Fuat Özkan ile başlamış olduğuna inanmaya devam edeceğini biliyor. Bu nedenle, canını dişine taktı ve bütün İlhan İrem külliyatı, neredeyse eksiksizce bulunabiliyor, dinlenebiliyor bir hale geldi. Aferin ona, bunu yaptı, görevini tamamladı ve şimdi de kaldığı yerden yepyeni şarkılarla devam ediyor.
GECE UÇURUMLARI
"Seni Seviyorum" adı verilmiş albüm, hem bildiğimiz İlhan İrem soundunun bir devamı gibi, hem de değil. Sanatçının 1983 yılından beri peşinde olduğu, "yalnızca on küsur şarkının bir araya gelip oluşturduğu bir albüm değil de, başı sonu olan bir hikayenin anlatıldığı, şarkıların birbirine eklendiği ve birbirlerini destekleyerek güçlendirdiği bir albüm yapma" fikrinin çağdaş bir devamı bu albüm de. Hem bunu becerip, hem de her biri tek başına ayakta durabilen şarkılara imza atabilen tek sanatçıydı zaten İlhan İrem. Bu albümde de böyle olmuş. Her şarkı, çok özen gösterilerek oluşturulmuş bir bütünün, bir dünyanın ayrılmaz bir parçası olarak yerini almış. Ama aynı zamanda, aradan çekip aldığınız, dinlediğiniz her şarkı tek başına da var olmayı sürdürüyor. Yalnız kaldıklarında hiçbir şarkının boynu bükük değil. Hatta, "Alaca Tüylü Kuş" gibi, kendinizi, sanatçının 70'li yıllarındaymışsınız duygusuna kaptırabildiğiniz şarkılar bile var.
Bir mucize gerçekleştirmiş İlhan İrem. Hiçbir dönemini red etmeden, saklamaya ve unutturmaya çalışmadan bir albüm yapmaya girişmiş ve belki kendisinin bile ummadığı kadar başarılı bir sonuca ulaşmış. Bugüne kadar bağlı olduğu prensiplerinin her birini de titizlikle korumaya devam etmiş üstelik. Bütün şarkılar yine kendisinin, ilk gününden beri başkasının şarkılarını söylemiyor İlhan İrem. Yine çok sevdiği Özdemir Asaf'tan ("Korku") bir şiir bestelemiş. Hansu İrem'in katkısı ise bu sefer epeyce olmuş. Bu da hep istenir ama çok zor becerilebilir bir şeydir; birlikte yaşamayı, birlikte üretemeye de dönüştürebilmiş İrem çifti. Aykut Gürel ile dünyası çok uyuşan ve onunla birlikte çalışırken rahat ettiğini hep bildiğimiz, duyduğumuz İlhan İrem, bu sefer Garo Mafyan ile birlikte çalışmış.
'Of Aman' Nalan, Yeşim, Nadide Sultan diyerek Türk Popu'nun dört bir yanını gezmiş olan Garo Mafyan, iş değecek bir noktaya geldiğinde, geri kalan her şeyi elinin tersi ile itip, İlhan İrem'in dünyasını karış karış işlemeye karar vermiş; Berç Yenal, İsmail Soyberk, Ercan Irmak gibi devlerin; Ergin Kızılay, Ahmet Kadri Rizeli, Cengiz Ercümer gibi üstadların eşliğinde. Ney, tanbur, ud ve kemençe ile (kelimenin mutlak anlamı ile) 'oya' gibi işlenmiş bu albüm, 'world music' dendiğinde, etnik melodi ve deyişleri alıp, diskoteklerde çalınabilecek bir hale getirmeyi anlayanlara da yol gösterecek, ders olacak nitelikte. Dışardakilerin yere göğe koyamadığı (ki bizim de böyle yapmamız gerek) Ömer Faruk Tekbilek'in büyülü ve hüzünlü dünyasına da bir kapı açıyor bu albüm.
Eşsiz bir albüm bu, çok ama çok büyük ve çok önemli bir albüm. Bu çağda, bir albümü "Dua" ile açacak kadar naifliğini koruyabilmiş bir bilgeden, kendisini şu ya da bu şekilde kaybolmuş ya da parçalanmış sayan herkese uzatılmış bir el olarak kabul etmeliyiz bu albümü. Hayalleriniz, rüyalarınız onunla çakışmasa da olur, öyle ya da böyle, herkesi kucaklamaya çalışıyor, size de yer var.
Bildim bileli İlhan İrem'le sarmalanmış olmaya hiç itiraz etmeyen ben ise en ön saflarda yerimi aldım bile. Ben ve yanımdakiler yüksek sesle bağırmaya devam ediyoruz: Seni seviyoruz.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Bazen Neşe Bazen Keder / Birleşsin Bütün Eller – Diskotür- 45’lik
Yazık Oldu Yarınlara / Haydi Sil Gözlerini – Diskotür – 45’lik
Anlasana – Diskotür –45’lik
Sen Bilirsin – Yavuz – 45’lik
İlhan İrem 1973-1976 – Diskotür – LP
The Best of İlhan İrem, Volume 1-2-3 – EMI – CD
Pencere… Köprü… Ve Ötesi - EMI - Kaset
Bezginin Gizli Mektupları - EMI - CD
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.