ÖLÜYORDUK HASRETİNDEN
Nihayet Ayla Dikmen ve şarkıları da CD yüzü görebildi; son albümünün üzerinden 26, bu dünyadan ayrılışının üzerinden 16 yıl kadar bir zaman geçtikten sonra. Buna da şükür. İşimiz plak firmalarına kalsaydı yanmıştık; onlar Dikmen ve şarkılarına dijital çağ’ı çok görebilir, bu kapıyı asla açmayabilirlerdi.
“Seninle Sonsuza Kadar” adlı albümü, sanatçının vefakar yeğeni Meltem Çelebioğlu’na borçluyuz. Çelebioğlu, çocukluğunun her anına eşlik edip durmuş bu şarkıların bir albümde toplanmasını yıllardan beri istemekteydi; kısmet bugüneymiş işte, yapıldı-bitti ve Ayla Dikmen yıllar yıllar sonra yeniden bizimle; ya da biz yeniden onunlayız. Başta “Aşk Defteri”, “Zehir Gibi Aşkın Var” ve “Onu Bunu Bilmem Kararlıyım” olmak üzere, Dikmen’in çok sayıda hit’ini bir araya getirmiş albümün en önemli özelliği, şarkıların alt yapılarının tamamen yenilenmiş, günümüzün sound anlayışına uyarlanmış olması. Ve bu durum da, bu albümün en önemli özelliği zaten, hatta şifresi.
Malum, Dikmen’in şaşaalı yılları olan 60 ve 70’li yıllarda, memleketteki kayıt teknolojisi çok kanallı bir kayıt yapmaya müsait değildi. Yani çoğu çağdaşı gibi, Dikmen’in de şarkılarının, “vokal ayrı, orkestra ayrı” kayıtları mevcut değildi. Bu şarkıların bir kısmı, zaten bu tür bir kayıt yapmaya izin verecek teknolojinin memlekete adım atmasından çok önce yapılmıştı. Bir kısmı ikili-dörtlü kanal dönemine denk gelmişti ama master bantlarının yerinde yeller esiyordu. Kaybolmuş, yok olmuştu ve elde şarkının üstünü altına zincirlemiş plaklardan-kasetlerden başka bir şey yoktu. İşin tam da bu kısmında devreye Sadun Ersönmez girmiş işte. Bu genç müzisyenimiz, tabiri caizse, iğne ile kuyu kazmaya başlamış ve Dikmen’in vokal kayıtlarını harf harf, tane tane ayıklamış. Aslında iğne ile kuzu kazmaya hevesli bile olsanız yapamayabileceğiniz, başaramayabileceğiniz bir şeydir bu. Ya da bazı şarkılarda başarıp, bazılarında başaramayacağınız... Ama “Seninle Sonsuza Kadar”ın tamamına kulak verildiğinde anlaşılıyor ki, Ersönmez bu işi alnının akı ile başarabilmiş. Şarkıların tamamında Dikmen’in vokali o çok sevdiğimiz, özlediğimiz biçimde; tane tane, gürül gürül.
Müzik dünyasına adım attığı ilk günden itibaren, Şerif Yüzbaşıoğlu gibi kılı kırk yaran, çok zor beğenir bir müzisyeni vokal biçimi ile hayretler içinde bırakmış olan Dikmen’in dijital çağ ile imtihanı hem geç hem güç olmuştu ama olmuştu işte! Çelebioğlu ve Ersönmez el ele vermiş, Türk popunun öncülerinden birini hak ettiği bir biçimde günümüze taşımıştı.
NİKSARIN FİDANLARI
Dikmen ve Yüzbaşıoğlu’nun yolları 60’ların ilk yarısında kesişir. Dikmen’in bir gençlik (ya da o zamanlar söylendiği gibi, ‘çay’) partisinde Üstün Poyraz(oğlu) ile tanışmasından kısa bir süre sonra...
O partide Poyraz, Dikmen’i dinlemiş ve kendisini bir şarkıcı olma konusunda ikna etmeye çalışmıştır. Dikmen de ikna olmuş ve işini iyi yapmaya çalışan aklı başında her şarkıcı gibi Şerif Yüzbaşıoğlu’nun kapısını çalmıştır. Yüzbaşıoğlu, kapının çalınmasını müteakiben Dikmen’i dinlemiş, derhal yüksek notunu vermiş ve ardından da teklifte bulunmuştur: “Orkestramın solisti olur musunuz?” Gökte aradığını yerde bulmuştur Dikmen; herkesin kendisini beğendirmek için çırpındığı bir müzisyen onu beğenmekle kalmamış, orkestrasına almaya da değer bulmuştur. İşin arkası çok kolay ve hızlı gelecektir zaten. Tıklım tıklım dolu salonlara söylenen şarkılar, yarışmalar-festivaller, “En Başarılı Şantöz” kategorisi dahil ödüller ödüller ödüller.
Ve onlarca plak: 1966 yılında başlayıp (“Niksarın Fidanları”), 1980 yılında sona eren (“Göz Bebeğim”) bir plak macerası; onlarca hit çıkmasına imkan vermiş çok gösterişli, (kimi anlarında Emin Fındıkoğlu gibi yüce bir müzisyenin bile elinin dokunduğu) çok ciddiye alınması gereken bir plak macerası.
Bu maceranın en parlak anları, “Seninle Sonsuza Kadar” albümünde mevcut. Yeni albümün güzel noktalarından biri de, bir DJ olarak çok özlediğimiz Can Hatipoğlu’nu karşımıza getirmiş olması. Hatipoğlu, “Zehir Gibi Aşkın Var” ve “Nereye” adlı şarkılara, sıkı mı sıkı, modern mi modern remix’ler yapmış.
Ve 2000’li dalganın en en en parlak seslerinden olan Sibel Gürsoy Dikmen’e vokal yapmış; daha ne olsun? Şu dijital çağın kazası-belası çoktur ama keyfi-mutluluğu da epeyce. Yaşar ile yapılmış düet (“İlk Ve Son Aşkım Sen Olacaksın”), Deniz Seki (“Sensiz Yaşamam”) ile Emre Altuğ’un (“Alyanaklım”) cover’ları ve Behçet Türkekul’un rap atıp-rap tuttuğu bir şarkı da (“Nereye”) bu çağın ya da bu albümün diğer bonus’ları.
“Seninle Sonsuza Kadar”, Türk popunun ilk büyük kadın star’larından biri olan Ayla Dikmen’i tüm ihtişamıyla huzurlara getiren bir albüm olmuş. Dikmen ve şarkıları, aradan geçen yıllara rağmen çok taze, çok etkileyici. Meltem Çelebioğlu’nun istek ve desteği, Sadun Ersönmez’in biçtiği yeni kılık nedeniyle bu şarkılar yıllara meydan okuyabilecek yeni bir güç de elde etti. Bir elli yıl sonra bile Ayla Dikmen şarkılarının dinlenebilecek olmasını görmek ya da hissetmek büyük bir mutluluk.
“Seninle Sonsuza Kadar”, Ayla Dikmen, MCC, 2007
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Başta “Niksarın Fidanları” (Melodi), “Yanan Mum” (Netfon) ve “Aşk Defteri” (Coşkun) olmak üzere, Ayla Dikmen’in bütün 45’likleri
Başta “Göz Bebeğim” (Coşkun) olmak üzere, Ayla Dikmen’in bütün albümleri
Türk popunun bilir kişilerinden Metin Solmaz tarafından tasarlanmış Ayla Dikmen web sitesi
SAKIN YAKLAŞMAYIN
“Aşk Defteri”nin, Gizem Özdilli ve arkadaşları tarafından çevrilmiş sayfaları
KEŞKE OLSA
“Seninle Sonsuza Kadar”ın, şarkıların orijinal versiyonlarını ihtiva eden ikinci bir disk ile desteklenmiş bir versiyonu
Ezel Akay’ın firması IFR tarafından çekilmiş Ayla Dikmen belgeselinin, NTV ya da CNNTürk gibi ciddi bir kanalda yayınlanması
Bu belgeselin bir DVD baskısı
NAİM DİLMENER
21 OCAK 2007 / RADİKAL