O BİZİM DÜNYAMIZ
05 Şubat 2023 Pazar 20:49
Memleketin gelmiş geçmiş en büyük, en popüler star’larından Ajda Pekkan’dan, o çok parlak, o başarılarla dolu kariyerini temize çekecek, bilemediniz özetleyecek bir disk kutusu beklenmiyor değildi. Sıkı ya da vasat her türden hayranın, yıllardır hayalini kurduğu bir şeydi bu: “Bir Ajda Pekkan kutusu çıksa, içinde ilk şarkılarından başlayarak her şey olsa. Hatta daha önce hiç yayınlanmamış, kenarda köşede kalmış şarkıları da bulunsa…”
Nihayetinde bir Ajda Pekkan kutusuna sahip olduk. DMC, Emre, İstanbul, Ossi ve Yaşar bir araya geldi, güçlerini birleştirdi ve 10 disklik bir Ajda Pekkan kutusu yayınladılar: “Collection”.
Son derece gösterişli (albümlerin sığabileceği alanın iki misline sahip) bir kutu/bir ambalajın içine doldurulmuş 10 (“çerçeve değil resim” aranan single’ı hesaba katarsak, aslında 9,5) albümün tamamı, kutuya destek vermiş firmaların kataloğunda bulunan ve daha önce yayınlananlardan oluşuyor. Yeni kutu tek bir şarkı olsun, yeni bir şey ihtiva etmiyor; ne bir demo, ne bir deneme kaydı, ne de bir remix. 9 albüm+1 single denkleştirilmiş, yeni bir ambalajla cilalanmış, piyasaya sürülmüş! Bu nedenle, en fanatik Ajda Pekkan hayranını dahi memnun edemeyecek, memnun etmek bir yana, hayal kırıklığına uğratacak “yeni bir ambalaj” bu.
Sihirli Aşk
Müzik dünyasına 60’ların hemen başında İlham Gencer’in önderliğinde giriş yapan Ajda Pekkan, 60’lar ortalanmak üzereyken ilk kayıtlarını/plaklarını da yapmaya başlamıştı. 1964 yılında piyasaya çıkan ve ön yüzüne Öztürk Serengil’in kurulduğu bir plak (“Abidik Gubidik”), Pekkan’ın da ilk plağı oldu. Bu plağın B yüzüne yerleşmişti Pekkan: “Göz Göz Değdi Bana”.
İşin devamı da hızlı, hatta gürül gürül geldi. Pekkan’ın Serengil Plak ile başlayan kayıt macerası Odeon, Regal ve Philips ile devam etti.
Yeni ambalajda uzanılabilecek en eski nokta, İstanbul Plak’a ait karma bir albüm. Pekkan’ın o çok ama çok popüler olduğu 70’lerin ilk yarısında, ortakları arasında Orhan Gencebay’ın da olduğu İstanbul Plak’a yapmış olduğu 45’liklerden derlenmiş, karma bir albümdür bu da. Orijinal LP de öyleydi, 90’lardaki CD furyasında yapılan baskısı da (bir parça farklı olmakla birlikte) öyleydi.
İlk dönemin tamamı, hatta bütün bir 60’lar bu kutunun ilgi alanına her nedense girmemiş. Bu “yeni mal”a bakıp Pekkan’ı tanımak isteyecekler, onun 70’lerde, öylesine/bir çırpıda/kendiliğinden doğuverdiğini ya da fırladığını düşünecekler. Bir bakacaklar ki, Pekkan’ın en eski gibi görünen albümünde dahi, gürül gürül bir vokal, müthiş bir şarkı söyleme becerisi mevcut. Çıraklık yok, tecrübesizlik yok. Eh, belki de biyonik Pekkan’a yaraşan budur, diye düşündüler.
Oysa bu altın kıymetindeki ilk dönem (ki “Regal Dönemi” olarak da özetlene gelir) bir başka geçmişe tutkun firmamız Odeon’un kataloğunda bulunmaktadır. Bilindiği kadarıyla da bu firma, geçmişe bir selam çakılmak istendiğinde zorluk çıkaran bir firma değildir. Muhtemelen kapılarını çalan olmadı.
Naylon Polyester Çamur
Olmayan bir başka şey de, Pekkan’ı bir süperstar mertebesine çıkartan ilk ve (“Bambaşka Biri”li) ikinci “Süperstar” albümleri. Kutumuz “Hoş Gör Sen”li İstanbul Plak ile başlattığı kariyerin merdivenlerinde koşturmaya başlıyor ve 80’lerin başında, o Eurovision bozgunundan sonra yapılmış “Sen Mutlu Ol” ile “Sevdim Seni”ye zıplıyor apansız; daha doğrusu bu iki albümden çıkarılmış “Unutulmayanlar” adlı derleme albüme. 70’lerin ikinci yarısı boş, bomboş; Pekkan o aralar hiçbir şey yapmamış gibi.
Pekkan’ın Eurovision sonrası düşüşe geçmiş (daha doğrusu, Sezen Aksu’nun önlenemez yükselişi nedeniyle ikinciliğe demir atmış) kariyerinde “bir tatlı huzur”a işaret eden “Uykusuz Her Gece”li “Superstar 83”, “O Benim Dünyam” olmasa ferah ferah çöpe atılabilecek “Ajda Pekkan&Beş Yıl Önce On Yıl Sonra”, güzel ama şanssız “Superstar 4”, Pekkan’ın yeniden doğuşunu müjdeleyen “Ajda 1990” ve hemen ardından gelen vasat ötesi “Seni Seçtim” ile devam ediyor yeni ambalajın, çok fazla zorlanmış yeni diskografisi. Ve sonra bir atlama daha; Perihan Mağden’in ballandıra ballandıra klibini anlatıp hepimizi gülmekten yerlerde süründürdüğü “Eğlen Güzelim”li albüm de yok!
Ve ardından biraz naylon/biraz polyester/biraz da çamur dönem; “Cool Kadın”, “Aynen Öyle” ve “Resim”. Bu dönemin en parlak noktası “Sen İste” ise yok; ki bu single, Pekkan’ın bizzat kendisinin kurduğu ve annesinin adını verdiği firmasından, NVN’den çıkmıştı.
Göründüğü kadarıyla kutuyu tasarlayanlar/paketleyenler Pekkan gibi değilmiş. Onlar “resim” değil, “çerçeve” aramış ve bulmuş. Tasarladıkları kutunun yarı boyutlarındaki bir kutuya dahi sığabilecek, daha önce yayınlanmış ve büyük bir kısmı hala bulunabilen 9,5 albüm/single!
Adam(lar)a sorarlar; cebimizdeki son liralara/kuruşlara talip olmaya niyetlendiğinizde (ki ucuz da değil, 79,00 lirayla sunuldu satışa, ardından da 63,49’a çekildi), daha iyi bir şeyler yapmanız gerekmiyor muydu?
Collection, Ajda Pekkan, DMC/Emre/İstanbul/Ossi/Yaşar
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.