MERHABA MÜZİK

Artık her şey iyice ‘aleni’ durumda; kim neyi niye yapıyor artık çok belli. Şifre yok, anahtar yok! Birilerinin albümünüzü alması, filminizi görmesi, programınızı seyretmesi için yapmanız gerekenler artık belli. Siz bunu görmez ya da bilmezseniz bile birileri sizi uyarıyor, yol yordam gösteriyor: “Şöyle yapacak, böyle davranacaksınız; kavga edecek, saldıracaksınız, bağırıp çağıracaksınız da…” Sessiz sedasız oturup, albümünüzün-filminizin-programınızın başarısını tesadüflere bırakmayacaksınız. Bu formül (ya da bu çağın ultra-modern davranış biçimi) bazen tutuyor, bazen tutmuyor. Ama her geçen gün bu denilenlere uyan, dikte edilenleri yapan daha da fazla insan çıkıyor. Sebebi de, hiçbir şey yapılmadığı zaman hiçbir şey olmayacağının kesinliği.
Böyl
“Yolun Açık Olsun” (DMC) adlı ikinci albümünü çıkaran Ferhat Göçer mesela, kendisiyle aynı zamanda (üstelik aynı firmadan) bir albüm çıkarmış (“Biriciğim’e”) Kayahan’ı doladı diline. Kayahan’ın, albüm
‘Samimiyet’ mi? Kaldı mı ki; artık bunu arıyor, soruyor ya da bekliyor mu kimse? Ve tabii Kayahan da anında bu oyuna katıldı: “Bizi sevenler bu tabloyu görmekten mutlu oluyorlar. Bir de bu telaş niye, dur bakalım, önce kendini bir ispat et…” Sonuç mu? Her iki albüm de listelerde, çok sa
Göçer’in albümü, tıpkı bir önceki gibi (“Dön Diyemedim”), olsa da olurdu, olmasa da. Göçer’in sesinden bize ulaşmadığında, eksikliğini hissedip peşine düşeceğimiz hiçbir şey barındırmıyor bu albüm. Tıpkı Göçer’in bizzat kendisi gibi. Hiç kimse Göçervari bir yorumcuyu hasretle beklememekteydi. Eğer ortaya kendisini zorla sürüp şarkı söylemeye niyetlenmemiş olsaydı, eksikliğini kimse hissetmezdi. Üç vakte kadar, beş vakte kadar üçüncü bir albüm yayınlamamış olsun mesela; durum değişmeyecek, yine aynı olacak. “Ah, nerelerde kaldı Ferhat Göçer?” demeyecek hiç kimse.
Kayahan’ın durumu farklı elbette. “Ve Melankoli”, “Gözlerinin Hapsindeyim” ya da (Nilüfer tarafından seslendirilmiş olması şartıyla) onlarca başka şarkısını sevdiğimiz, hayatımızın fon müziği yaptığımız bir şarkı yazarıdır Kayahan. Ama son üç beş yıldır bir ‘ilham krizi’ yaşadığı da çok belli. Ve zaten Nilüfer’in yolunu Kayahan ile ayırmasının birinci sebebi de buydu; artık iyi ya da güçlü şarkı çıkaramıyordu Kayahan. ‘İlham cephesi’nde değişen bir şey yokmuş meğer. “Biriciğim’e” adlı son albüm, daha önc
Ve Yalın. “Herşey Sensin” adlı yeni albüm, herkesten evvel ve her zaman olduğu gibi, eline gitarı henüz almış ergenlik yaşındaki çocukların ilgisini çekecek. Gitara merak sarmış herhangi bir çocuğa, kısa bir süre içinde sökülebildiği için “gitar çalabiliyorum!” duygusu yaşa
GEL EY SEHER
Allahtan ki, söyleyecek sözü d
Albümün açılış şarkısı olan “Mi Amor-Habibi-My Love” bile, ne çapta bir yorumcu ile karşı karşıya olduğumuzu gösterebiliyor. Ferdi Tayfur’un “Emmioğlu”su, Erkoç’un Louis Armstrongvari vokal biçimiyle tümden değişmiş, başka, çok başka bir şarkı olmuş. Herkesin kendisini göstermek, öne çıkmak için binbir takla attığı Okan Bayülgen’in programına da çıkan, ama kendisine söz verildiğinde konuşup, verilmediğinde sessiz sessiz dinlemesini de bilen Erkoç, aynı zamanda günümüzün şart koştuklarına da yüz vermeyen biri. O şarkılarını söylüyor, albümünü çıkarıyor ve sonrası için bizim çaba harcamamızı bekliyor. “Benim albümümü alın, ille de beni dinleyin!” diye taş üstünde taş bırakmayanlardan değil Erkoç.
Grup Zan ile birlikte “Toprak” adlı yeni bir albüm yayınlamış Cahit Berkay da öyle. “Toprak” adlı albüm, ‘söz’e bile ihtiyaç duymadan, yalnız ama yalnızca müziğin gücüne güvenerek bir şeyler anlatmaya çalışıyor bize. Üstümüzdeki ölü toprağını silkeleyebilme gücünü bulabileceğimiz bir albüm bu. Bu albüme kulak verdikten hemen sonra, “Yaprak Dökümü”müz üzerine kafa yorabilir, “Arda Kalan”ın hesabını yeniden yapmaya başlayabilirsiniz.
Berkay’ın bu albümü yapma nedeni, zaten de tam olarak bu; düşünmemizi istiyor, kendimiz ve etrafımız hakkında düşünmemizi. Kırk yıldan fazla bir zamandır, her şarkısı ile hayatımızı daha anlamlı kılma çabası içind
Evet durum ‘vahim’, belki de ötesi. Belki ‘makul’ ve ‘mantıklı’ olabilmenin yolu hiç kalmamıştır. Ama en azından bu olup bitenlerin dışında kalmak, hiçbir biçimde destek vermemek de bir çıkar yoldur; kişisel huzur için tek çıkar yol. O zaman da kimi dinlememiz gerektiğini iyi seçmemiz lazım. Arife tarif gerekir mi? Cahit Berkay, Fatih Erkoç ve benzeri sıkı müzisyenleri yalnız bırakmayarak atabiliriz ilk adımlarımızı.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Fatih Erkoç’un, başta “Kör Randevu”su (rec by Saatchi) olmak üzere her şeyi
Cahit Berkay’ın, başta “Toprak” (Voltaj) ve “Film Müzikleri” (Emre) olmak üzere her ‘solo’su
Moğollar’ın 60’ların ikinci, 70’lerin ilk yarısında yaptığı her şey
SAKIN YAKLAŞMAYIN
Kayahan’ın, kendisi tarafından söylenmiş çoğu şarkısı
Ferhat Göçer’in şarkıları-albümleri-söyledikleri-söyleyecekleri
(Gayet ‘yalın’ bir biçimde) Yalın
KEŞKE OLSA
Cahit Berkay-Fatih Erkoç’
KEŞKE OLMASA
Yalın tarafından seslendirilmiş herhangi bir Kayahan şarkısı
(Beterin de beteri var hesabı:) Yalın tarafından seslendirilmiş ve vokallerde Suat Suna’nın yer aldığı herhangi bir Kayahan şarkısı
NAİM DİLMENER