KOLEKSİYONUN ‘KO’SU

Müzik endüstrisi, internet ve diğer dijital imkanların boydan boya değiştirdiği müziği edinme-dinleme alışkanlıklarının ağırlaştırdığı krizi, son birkaç yıldır, müziğin yanına ‘görüntü’yü de ekleyerek atlatmaya-hafifletmeye çalışıyor. Dünyanın dört bir yanında, çalışma ya da hareket biçimi bize daha fazla benzeyen Yunanistan dahil bütün ülkelerde aşağı yukarı aynı şey yapılmakta son yıllarda; audio diskin yanına bir de DVD eklenmekte. Müziğin ‘dinlenebilir’ bir şey olmasının yanında, ‘seyredilebilir’ bir şey de olduğu fikrinin (ya da ‘hipotez’inin) bu çapta bir genel kabul görmesinin, muhtemelen dijital görüntünün kolaylıkla paylaşılabilmesi, ona buna ‘forward’ edilebilmesi ile bir ilgisi var. Yoksa bir şarkıyı, klip dediğimiz (ve genellikle lüzumlu-lüzumsuz bir yığın görüntü ya da ‘kare’nin arka arkaya dizilmesi ile oluşturulmuş) ‘şey’ eşliğinde dinlemeyi istemek-dilemek dünyanın en saçma işi! Müziğin ruhuna aykırı çok saçma bir iş. Ama galiba, müzik ya da şarkı dendiğinde ne anlaşıldığı-ne anlaşılması gerektiği konusunda bir düşünce (ya da ruh) birliği kalmadı. “Kuşaklar arası fark” dediğimiz şey her konuda olduğu gibi, bu konuda da kendisini bütün ağırlığıyla, bütün heybetiyle gösteriyor. Genç kuşak, şarkının içine sızmaktan ya da şarkıyı kendi içine sızdırmaktan çok, o şarkı marifetiyle ne kadar eğlendiğine-eğlendirdiğine bakıyor. Bu nedenle de görüntü önemli bir hale geliyor işte; albümlere DVD’ler eşlik ediyor ya da tamamen bağımsız müzik DVD’leri dört bir yanı istila ediyor.
Durum böyle olmasına rağmen, bizim buralarda bu konuda her nedense bir hareketlilik yaşanmadı; DVD formatı, her nedense dolaşıma giremedi. Oysa bizim de dünyanın parası verilmiş binlerce klibimiz, yüzlerce konser kaydımız vardı. Şarkılar yayınlanıyor, hatta konserlerin albümleri basılıyordu ama iş görüntüye geldi mi, birileri “Tıp!” diyor, her şey donuyordu. DMC’nin (dreamTürk’ün katkılarıyla) yeni yayınladığı “19 Klip” başlıklı DVD, bu donmayı ya da sessizliği muhtemelen tek başına değiştiremeyecek ama nereden bakılırsa bakılsın hoş bir ‘toplama’ bu DVD ve başta her şeyi saklamayı-istiflemeyi marifet bilen (bu satırların yazarının da aralarında olduğu) koleksiyoncular olmak üzere, herkesi çok memnun edecek. Kenan Doğulu’nun “Çakkıdısı”ndan, Fatih Akın’ın elinden çıkma Sezen Aksu’nun “Yanmışım Sönmüşüm Ben”ine; yazımızın başlığını hafifçe değiştirerek ödünç aldığımız (Çarkıfelek’lerden birinde, Mehmet Ali Erbil’e söylenmiş o özlü söz: “Zonguldak’ın ‘zo’su”) Ajda Pekkan’ın “Vitrin”inden (ki, bu klibin de yönetmeni bir başka ‘gurbetçi’miz Murat Gönüllü), Zeynep Casalini’nin (DMC’nin olup biteni doğru okuyarak çok farklı bir yol ile yarattığı bir hit olan) “Dokunma Bana”sına kadar tam 19 klip var bu DVD’de ve hepsi de hem arşivlik, hem de youTube’luk-mutubluk. ‘Çılgın Kalabalık’ın hangi köşesinde yer aldığınıza bağlı olarak, alıp saklayabilir, ya da ama öyle-ama böyle onunla bununla paylaşabilirsiniz… Aynı şeyi, DMC’nin “Pop 2007” adlı yeni karma albümünde de yapmak mümkün. Firmaya bağlı çok sayıda yorumcunun yer aldığı bu albümün ağır silahları Yüksek Sadakat (“Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer”), Mirkelam (“Bir Fotoğraf Çekinebilir miyiz?”) ve “Cool Kadın” Ajda’mız. Yaşlısı-genci-her daim genci (Ajda’mız elbette) birlikte, elele bu albümde; her biri başka bir albümde yer almış 17 popüler şarkının tamamına bir seferde ulaşabilmek heyecan verici.
MONOTONLUK MARATONU
Sagopa Kajmer’in eşsiz isimlendirmesiyle, giderek “monoton bir maraton”a dönüşmüş hayatı, çok değilse de birazcık ilginç ya da başkalarından bir parça daha farklı kılmanın bir yolu da olan koleksiyon işine devam etmek, “19 Klip” DVD’sinin yanına eşsiz bir parça daha eklemek için de, “İkimizi Anlatan Bir Şey” albümünün kutulu-posterli-kartpostallı özel baskısına başvurmak gerek. Bu toprakların görüp görebildiği en aklı başında, kafası en sağlam raper’lerinden (bu sözcüğün ayrıntılarını merak edenleri, wikipedia.org’a havale edebiliriz) Sagopa Kajmer’in, bir diğer raper Kolera ile yaptığı albümün, yeni kutulu özel baskısı, hiç şüphesiz öncelikle rap ve hip-hop dünyasına kendini kaptırmışları hedef alıyor. Kes-yapıştırlı fanzine’lerin, kimi eleştirmen ya da bu işlerden anlayanların “yeni bir sanat” gözüyle baktığı graffiti’lerin içinden geçip duran alternatif müzik dinleyicisinin yolunu, biriktirmek-gözü gibi bakmak-saklamak esası üzerinde yükselen bir alanla, koleksiyon alanıyla kesiştirmesi mantıksız ya da tuhaf gözükebilir ama değil. Bu tür dinleyicinin, bu tür baskıları araması-talep etmesinin nedeni aslında daha farklı bir şey, daha işe yarar, daha etkileyici bir şey. Bu tür dinleyici, bu tür baskıları alıp bir kenara kaldırmıyor, yeniden ve yeniden defalarca kullanıyor. Posteri asıyor-indiriyor, kesiyor-biçiyor, tarıyor, mail’e ekleyip gönderiyor, başka bir mail ile gelmiş fotoğraf ya da desenlerle birleştiriyor (aslında doğru fiil elbette şu: ‘combine’ ediyor). Yani bir koleksiyoncunun, aldıklarını kapalı kapılar-kutular arasında muhafaza etmesinin aksine, hayatın içine salıyor, değiştirip dönüştürürken kendi de değişiyor. “Akım” dediği saniye değme ‘faşo’lardan daha faşist bir ruh hali-yüzü sergileyen raper’lerden geçilmeyen bu memlekette, Sagopa Kajmer gibi ‘yarın’ ile ilgili güzel hayaller kurmaya devam eden bir müzisyenin varlığı hepimiz için büyük şans. Bu özel nüsha, (neo ya da değil) koleksiyoncular için de, bu tür hayallerini diri tutmak isteyenler için de büyük fırsat.
Müziğin okunabilir bir şey de olduğunu, en azından bu konuda bir şeyler okuduktan sonra dinlendiğinde, kulağın bambaşka ses ve nüansalar yakalayabildiğini söyleyen Pan Yayınları ile bağlayalım, bu hem oraya-hem buraya çekmeye başlamış yazıyı. Müzik yayıncılığı konusunda, sevgiyle-aşkla yol almış Pan, geçen yıl tam 20. yılını kutlamış ve kutlamalar nedeniyle de, “Pan’a Armağan” adlı müzik-bilgi-belge dolu bir kitap yayınlamıştı. Hem bu özel kitap, hem de Pan’ın herhangi bir yayın katalogu, bu yayınevinin bu geçen 20 yıl içinde, müzik için nasıl delicesine çalışıp durmuş olduğunu gösteriyor. Kendisine “Müziği Okuyabilirsiniz…” sloganını seçmiş olan Pan olmasa öyle çok eksiğimiz-gediğimiz olurdu ki, bunlar saymakla bitmez. Bülent Aksoy, Murat Bardakçı, Yalçın Tura ve daha onlarca başka ‘hoca’ ile kataloğunu çok zenginleştirmiş Pan’ın hemen hemen her kitabı “olmazsa olmaz” kitaplardan. Cemal Ünlü’nün “Git Zaman Gel Zaman”ı mesela, iğne ile (iğneden daha ince bir şey varsa da, onunla) kuyu kazılarak yaratılmış bu kitap, Pan olmasa herhalde (“satar mı, satmaz mı?” kaygıları nedeniyle) kimsenin ilgisini çekemeyecekti. Pan, müziği hayatının orta yerine yerleştirmişler için büyük bir şans… Pan’ın ardından arkaplan’ın da kapısını çalmayı unutmamak gerekir. Popüler müziğimiz için çok emek vermişlerden olan Münir Tireli’nin “Türkiye’de Grup Müziği” başlıklı incelemesinin ikincisi, bu firma tarafından yayınlandı. İlk kitap “1957-1980, Bir Metamorfoz Hikayesi” alt başlığını taşımaktaydı; ikinci kitabın alt başlığı ise “1980’ler”. Bu da demektir ki, Tireli işin devamını getirecek ve müziğin olmazsa olmaz şart ve kıstası ‘grup’ların tarihi, günümüze kadar bağlanacak.
Dinlemek-okumak-seyretmek. İlki olmadan zaten olmaz. İkincisi bambaşka kapılar açıyor ‘dinleyici’nin önünde, yani bu da olmazsa olmaz. Ama (en azından bugünlük ve bu yazıda ciddiye alınmamış gözüken) üçüncüsünü de ciddiye almak gerekebilir. Genç kuşak böyle söylüyor ve bir bildikleri (inşallah) vardır.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
DMC’nin “19 Klip” DVD’si, “Pop 2007” CD’si ve başta Yeni Türkü’nünkiler olmak üzere, üçer disklik bütün ‘Koleksiyon’ kutuları
DMC’nin çok çok diskli Sezen Aksu (“Kaybolmayan Yıllar”) box-set’i
Sony&BMG’nin, başta Demet (Sağıroğlu) ve Sibel Alaş’ınkiler olmak üzere bütün kutuları
Universal (ya da Neşe Müzik’in), başta Ebru Gündeş ve Serdar Ortaç’ınkiler olmak üzere, özel ambalajlı-posterli bütün kutuları
Odeon’un dört disklik Nilüfer kutusu
Başta “İkimizi Anlatan Birşey” (Melankolia Müzik) olmak üzere, Sagopa Kajmer’in her şeyi
Başta Metin Solmaz’ın “Türkiye’de Pop Müzik” ve Bülent Aksoy’un “Avrupalı Gezginlerin Gözüyle Osmanlılarda Musıki” olmak üzere Pan’ın elinden çıkmış her şey
Münir Tireli ve arkaplan’ın her ama her şeyi
Record Collector dergisi
SAKIN YAKLAŞMAYIN
“Arşiv Serisi” gibi genel bir üst başlık ile paketlenmiş, ama “kimin eli kimin cebinde” belli olmayan şarkıcı-şarkılardan oluşmuş ‘turistik’ paketler
KEŞKE OLSA
Odeon’dan 5 (hatta 10, hatta 20) disklik bir Nesrin Sipahi kutusu
DMC’den (DVD, poster, kartpostal gibi Allah ne verdiyse) eklenmiş bir Yeni Türkü kutusu
DMC’den hiç yayınlanmamış Sezen Aksu demoları-mixleriyle zenginleştirilmiş bir “En Kaybolmayan Yıllar” kutusu
KEŞKE OLMASA
Cezalı bir kutu ya da box-set
NAİM DİLMENER