NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

KIRMIZI GELMİŞLER BU DÜNYAYA, ATEŞ GİBİ KAN GİBİ

07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”

Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.

Bu zorluk, bu tuhaflık istisnasız herkes için geçerli; bestecisi, yorumcusu için de, ünlüsü ünsüzü için de. Ama birileri için daha da zor, en az birkaç kat daha zor; kadınlar için. Neyse ki, söz dinlemeyenler de çıkıyor; her zaman olduğu gibi.

Şarkılarından bir dizeyi başlığa çıkardığımız Kırmızı, dört kızdan oluşan ve isimlerini hak edecek kadar sert bir rock yapan (tabir çok caiz:) “kıpkırmızı” bir grup. Sound’un sertliğinin yanına sözlerin de demir leblebimsi halini katarsak hele işin içine, “kızıl” demek bile mümkün. Özlem Tekin, Şebnem Ferah ve Aylin Aslım’ın tırnakları ile kazıyarak oluşturdukları bir alanda koşmaya istekli olanların hala var olması, aydınlığa alamet sayılmalı. Filiz Kerestecioğlu’nun mükemmelen dile getirdiği gibi “Kadınlar Vardır” ve her yerdedir! Birileri istediği kadar onları “eve hapsetme” konusunda kafa patlatsın, istediği kadar onları ancak bir “ucube” kılığında sokağa çıkmaya zorlasın, fark etmeyecek. Onlar rock dahil her alanda layıkıyla işler yapacak ve hak ettikleri bir şekilde de, başları göğe erecek. Başını, iki bacak arasından çıkarmamaya yeminliler düşünsün işin gerisini. 

 

Featuring Her Şey

Ferah, Tekin ve Aslım’ın yolundan gitmeyi ilk isteyenlerden, ilk heves edenlerden Pamela’nın “Stil Zengini” adlı son albümü, yalnızca “stil” değil, her anlamda zengin bir albüm. Repertuvar olarak da, renk ve çeşitlilik olarak da.

Ebru Gündeş’in “Fırtınalar” gibi ağır arabesk damgalı “bir eser”ini, “saf rock” kılabilmiş biridir Pamela. Çalışkandır, yaratıcıdır. Ve kolektivisttir! “Tek başıma da yaparım canım, ne olacak ki!” demeyenlerdendir. Ortak çalışmanın insanı (ve tabii o sırada üzerinde çalışılan sound ve albümü) zenginleştirdiğini bilir. “Hep ama hep bana!” demez, paylaşır ve zenginleşir.

VEYASİN (albüm kapağında ismi, özellikle büyük harflerle yazılmış; bu onu daha da fazla ciddiye aldığımız anlamına gelmeyecek ama biz de öyle yapalım), Can Şengün ve kısmen de Erdem Kınay’ın katkılarıyla gerçekleşmiş son albüm, Fatih Erdemci ve Şevket Çoruhlu sürpriz “feature”lar da ihtiva ediyor. Birkaç şarkı+birkaç mix toplayıp ortalığa fırlamak değilmiş Pamela’nın niyeti; “Yaz geliyor, bir gazlı içeceğin turnesini kapalım da turnayı gözünden vuralım!” hiç değilmiş! Her zamanki gibiymiş niyeti; durup geriye baktığında yüzünü kızartmayacak işlere imza atmak ve bunlarla hayatın (giderek, daha giderek, en giderek) ömür törpüleyen yeknesaklığını çizmek ya da hafifletmek.

 

Yeni On Yılın Şarkıcısı

“Yeni Binyılın Aşığı” albümüyle çıkıp gelen Azize’nin de niyeti bu. Çok alternatif bir tür denemiş. Caz ve buraların çok kıymetli her türden havasını da ihtiva eden çok ama çok zengin, bambaşka; belki henüz şimdi, bu aşamada kolay kolay adlandırılamayacak muazzam bir tür! Had safhada deneysel ama hakiki; dolayısıyla da ölümüne etkileyici.

Memleketin müzikten gerçekten de anlayan az sayıdaki basın danışmanı ve menajerlerinden olan Şule Uslutekin, uzun bir zamandır ilgilenmekteydi bu “proje” demenin hiç de ayıp sayılmaması gereken işle. Çünkü gerçekten de proje gibi, hem de uzun vadeli bir proje gibi kurulmuş ve planlanmıştı her şey. Belli aralıklarla tadımlık promo single’lar gönderildi DJ ve gazetecilere. Kimimiz, “Bu da ne ya?” diyerek bir kenara attık; kimimiz birkaç kere dinleme şerefini bahşettik onlara ama bir şey anlamadık ve “Uğraşamam!” dedik. Bir kısmımız da, belki ilk dinleyişten itibaren çarpıldık ama azınlıkta kaldı bu kısım ve bir el uzatıldıysa bile bir işe yaramadı.

Ama Uslutekin de Azize de vazgeçmedi; devam ettiler. O promo single’ların üst üste birikmesinin de yardımıyla, “Yeni Binyılın Aşığı”nda denenen ya da yapılmak istenenin hakkı, bu sefer ferah ferah teslim edilebiliyor. SU+PR ekibi kulakları alıştırdı, alıştırırken de binlerce günlük pası kazıdı. Artık (ufak tefek vokal defolarına rağmen) gönüller Azize’ye sonuna kadar açılabilir.

İdil (Çağatay), Fulya (Akgün), Başak (Gün), Aslı (Polat), Pamela (Spence), Azize ve elbette Filiz (Kerestecioğlu): “Sonunda yeter” diyenlerden, “Bir daha susmayana dek!” Aklın yolu bir ve bu. 

 

Kırmızı, Kırmızı, iremrecords

Stil Zengini, Pamela, Piranha-MK2-Seyhan

Yeni Binyılın Aşığı, Azize, SU+PR

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar