KENDİMDEN KAÇAK
19 Aralık 2021 Pazar 09:32
Nihayet farklı tasarım ve ambalaj ile bir albüm çıkartabildi Sezen Aksu. En pahalı projeleri en sıradan kapaklarla piyasaya vermekten hiç imtina etmemiş olan sanatçı bu sefer albümün dışını da çok fazla önemsemiş. Kağıdından biçimine, fotoğraflarından grafiğine kadar mükemmel bir paket olarak tasarlanmış albümün kapağı. Albümün kendisi kadar, bu tür incir çekirdeğini doldurmaz şeylerden de haz edenler mest olmuş olmalı. Raflarındaki sıra sıra plastik kutulu Sezen Aksu albümlerinin yanına bu sefer sıra dışı bir albüm koyacak olmanın keyfini çıkarmaktalar şu ara.
Bütün bu yapılanlar kimin eseridir diye çok gezindim sayfaların arasında ama bulamadım, ben görmedim ya da yazılmamış. Muhteşem fotoğrafların arasına karışıp gitmiş de olabilir bu bilgiler. Kapağın içindeki kitapçıkta inanılmaz güzellikte ‘an’ ve ‘ayrıntı’ fotoğrafları yer almakta. İnsanın kıskanmaktan kendini alamadığı, “ahh, keşke bütün bunlar olup biterken ben de orada olsaydım” diyeceği güzellikte fotoğraflar.
Kendinden geçerek şarkısını söylemekte olan Sezen Aksu, bir sonraki sayfada Haris Alexiou’nun yanında durmakta, muhtemelen yaptıkları ya da yapacakları düet üzerine konuşmakta. Sehpa ve masaların üzerinde, o aralar en ihtiyaç duyulmakta olan şey: Onlarca pet şişe su. Bir sonraki sayfa ise boydan boya Haroula... Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli şarkıcılarından biri olan Haris Alexiou dimdik ayakta ve şarkısını söylüyor: “Ah, beni en çok bu kahrediyor.” Sonra Bülent Ortaçgil, sonra Gürol Ağırbaş, sonra da diğer müzisyenler. Çalarken, söylerken, dinlenirken ya da sadece beklerken. Ahh, orada olmak varmış.
NERDE BENDE O YÜREK
Sezen Aksu için, ülkenin en önemli müzisyenleri bir araya gelmiş, saymakla bitmez: Bülent Ortaçgil, Gürol Ağırbaş, Arto Tunçboyacı, İsmail Soyberk, Erdinç Şenyaylar, Ercan Irmak, Erdem Sökmen, Aykut Gürel, Demir Demirkan, Erkan Oğur, Armen Donelian ve hatta Ara Dinkjian...
Vokal kadrosu ise başlı başına bir yıldızlar topluluğu zaten. Hiç şaşırtıcı değil ama. Sezen Aksu’nun albümü bu ve Sezen Aksu çağırdı mı, iki eliniz kanda da olsa gidiyorsunuz. Önünüze serdiği imkanlar başkalarının serdikleri ile karşılaştırılmayacak kadar fazla, üstelik sonsuz bir özgürlük içinde yapmaktasınız her şeyi. Üstelik çok seviliyor da. Bu son saydığım sebep dışında, başka hangi sebep Bülent Ortaçgil gibi bir devi başkasının albümü için stüdyoya sokabilirdi ki... Ama bu mucize gerçekleşmiş işte. Bülent Ortaçgil, Aksu-Alexiou düetine eşlik etmekle kalmamış bir de şarkıyı düzenlemiş. Ne iyi etmiş. Türk Popu için paha biçilmez kıymette olan bu şarkı, Bülent Ortaçgil’in katkıları ile de, şimdiden ‘ölümsüz’ şarkıların arasında yerini aldı. Haris Alexiou’yu önce konser için buralara getirtmek, sonra da bir düet yapmaya razı ettirmek gerçekten inanılmaz bir şey. Sezen Aksu, bu zor olanı becerdikten sonra, karşısına çıkan daha da zor bir konuyu, bu ‘ikili’ye layık bir şarkı çıkarabilme konusunu da kolaylıkla çözmüş: “Gidiyorum Bu Şehirden” delicesine hüzünlü bir şarkı. Yalnızca bu şarkıyı dinleyerek günlerce kendi içinize kapanabilirsiniz.
Aslında bir-iki şarkı dışında, albümün bütünü için de bunları söylemek mümkün. Artık bütün dünyada, ‘world-music’ dendi mi adları en üst sıralarda anılmakta olan Arto Tunçboyacıyan ve Ara Dinkjian ve çoğu şarkıda çok yerinde kullanılmış; ud, ney ve kanun nedeni ile albümün bütününde tarifsiz bir hüzün bulunmakta. Ben, çoğu şarkıyı gözlerim dolmadan dinleyemedim. Sözler, notalar hemen içinize işliyor. Bir kendine ağlama, yakınma, bir ‘kadere sitem’ gibi de dile getirilmemiş üstelik bütün bunlar, çok daha ince... Bu nedenle çok daha yürek yaralayıcı.
YARDAN CAYACAK
Her ayrıntının üstünde durmuş, böylesine kılı kırk yarmışken albümü “Oh Oh” gibi bir şarkı ile açmak istemek için insanın deli olması lazım. “Oh Oh” gibi bir şarkının nasıl olur da yazılabildiğini de ben zaten anlayamıyorum. “Eleştirel” olmaya niyetlenen birinin, bu işi bu kadar basit sözcüklerle yapmaması gerektiğini daha ilk satırda anlaması gerekir diye düşünüyorum. Ama Sezen Aksu bu. ‘Bizim mahalle’ ile dirsek temasından hiçbir zaman vazgeçmedi ve vazgeçmeyecek de. Belki de ‘pop’ starlarımızdan, hem bir sosyolog hem de bir şair gibi davranmalarını beklememeliyiz. Belki de zaten bu, hiçbir zaman altından kalkabilecekleri bir yük değildir. Belki de böyle olduğu için; iş, 'birey'i değil de 'toplum'u anlatayım noktasına geldiğinde her şey baş aşağı gitmekte ve yerlerde sürünmekte. Başka ne olabilir? “Nerde bende o yürek, yardan cayacak” diye bir dize yazabilmiş birinin, aynı zamanda, “suyundan, şuyundan, buyundan” koydurmak istemesini başka türlü nasıl açıklayabiliriz?
Bu hep böyle gidecek gibi. Sezen Aksu albümlerinde, iyiler ve kötüler hep yan yana duracak ve herkes gönlünün çektiğini seçip alacak içinden. Hayat, kimileri için “give me five” yapa yapa geçirilecek kadar kolay ve hafiftir, kimileri için değil.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Haydi Şansım – Melodi – 45’lik
Kusura Bakma / Yaşanmamış Yıllar – Doğan – 45’lik
Olmaz Olsun / Vurdumduymaz – Hop – 45’lik
Allahaısmarladık – Hop – LP
Serçe – Kent – LP
Hadi Bakalım – Polydor – 45’lik
Gülümse – Coşkun – CD
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.