NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

HİÇ KORKMADI ÇELİŞKİDEN

29 Ağustos 2021 Pazar 22:20
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Ajda Pekkan “Sen İste”yi 2003 yılında yayınladı. O gün bugündür Süperstar’dan yeni bir albüm, yeni şarkılar bekleniyordu. “Sen İste” sonrası özellikle beklenmesinin nedeni de şuydu: Bu single Pekkan ve o zamanlar yeni kurduğu firması NVN tarafından bir ‘albüm ön haberi’ olarak sunulmuş, bu ‘tadımlık’ şarkının ardından bir albüm geleceği söylenmişti. Hemen sonrasında da, düzenlemeyi yapan ‘ritm ustası’ Fuad Abdullah’ın çıkardığı çok parlak iş nedeniyle “Sen İste” büyük hit olmuş ve herkes Pekkan’ı 2000’lere taşıyan şarkı sonrasında fırsatın kaçırılmayacağını, Pekkan ve ekibinin albüm işine hız vereceklerini düşünmeye başlamıştı.

Öyle olmadı ama; bunun nedenleri bu yazının sınırlarını aşacak kadar çeşitli, fazla. Ama işin özeti şuydu: Pekkan, yanında Fikret Şeneş ya da Anuş Bakış gibi bir ‘akıl hocası’ olmadığında ne yapacağını bilemiyor, karar veremiyor, sabah beğendiği bir şarkıya hemen ertesi gün (hatta aynı günün akşamı) “Olmaz!” diyordu. Öyle olunca da, onu küstürüyor-bunu kırıyordu. “Sen İste”yi yaratan Şehrazat kırılmış, Süperstar’a beş şarkı birden gönderen Sezen Aksu beklemekten bunalmış (ki, o şarkıların daha sonra Emel’e verildiği konuşuldu), popüler müziğimize yeni bir ‘yüz’ çizmiş Nazan Öncel rest çekmişti.

Pekkan, ‘sırça köşk’te oturmuş, herkesin ona çalışmaya zaten mecbur olduğu yanılsamasıyla yan gelmiş keyif çatıyordu. Sonra ne olduysa oldu ve böyle devam ederse değil bir albüm, bir single bile yapamayacağını gördü-anladı ve (her şeye rağmen) Sezen Aksu’nun kendisine uzattığı eli itmedi; tuttu, sıktı. Sıktı ve kaç yıldır yapılamayan şey beş-altı ay gibi bir zaman içerisinde bitirildi, önümüze sürüldü: “Ben Aslında O Gördüğün(üz) Cool Kadın Değildim” diyordu Süperstar ve artık ‘vitrin’ine değil de, ‘iklim’ine gelenleri önemsediğini, ciddiye aldığını beyan ediyordu.

COOL KADIN VİTRİNDE
Hiç şüphesiz popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden biri (bu satırların yazarına göreyse ‘birincisi’) Ajda Pekkan. Ne yaparsa yapsın, nasıl yaparsa yapsın her zaman merak edilen, beklenen, kendini dinletebilen bir star! Hem şarkılarıyla, hem ‘duruş’uyla yüz binleri etkilemiş bir isim. Müzik dünyasına (İlham Gencer’in “Kızım sizde çok iş var, sakın şarkı söyleme kararınızdan vazgeçmeyin!” demesi üzerine) 1961 yılında adım atan (demek ki Superstar tam 45 yıldır sahnede: nice yıllara Superstar!), o gün bugündür onlarca hit (yani hep bir ağızdan söylenen, söylendiğinde gözler bulutlanan ya da keyiften yerinde durulamayan şarkılar…) yarattı. (Popüler kültür alanında) ilk ve yegane ‘Batılı yüz’ümüz olarak yüz binleri etkileyen, giydiği giyilen-çıkardığı çıkarılan, eğlenen-eğlendiren, feodal ilişki ağı içinde kıvranan yüz binlerce kadına “Kapı açık, arkanı dön ve çık, istenmiyorsun artık” gibi bir ‘slogan’ (ya da tutunacak bir dal, ya da yeni bir hayat tarzı, ya da yeni bir umut, yeni bir model) hediye eden de (ki, kimi sosyologlarımız tarafından telaşla ‘feminist’ olarak ilan edilecekti ama onun umurunda değildi bu tür kavramlar; o zaten Gölcük’te geçen çocukluk günlerinden itibaren hep bağımsız, her zaman kendine yeten biriydi) oydu.

Ajda Pekkan dendi mi akan sular duruyordu; her zaman, her yaptığı ile ağzımızı üç karış açıkta bırakabilme gücüne sahipti o. Şarkılarıyla, ‘tip’iyle, değişme gücüyle, söyledikleri ya da söyleyemedikleriyle. Biz aslında, onu zaten hiç ‘cool kadın’ diye bilmedik, öyle olduğunu düşünmedik. O her türden kötü ya da orta halli şarkıyı bile ayaklandıran, yürüten mucizevi bir şarkıcıydı. Şarkılar onun sesiyle kanatlanıyor, uçuyordu hatta…

Ama gelin görün ki, bu Superstar 90’lı yıllara (hadsizliğin, görgüsüzlüğün, cehaletin, teknolojik gelişmeler sayesinde tavana vurduğu yeteneksizlerin çağı) fanatik bir Ajda Pekkan hayranı olan Anuş Bakış’ın desteği ile “Yaz Yaz Yaz”lı sıkı bir giriş yapmış ama işin gerisini getirememişti. Yanlış yönlendirilmiş, üst üste yanlış kararlar almış, kötü şarkılar söylemiş, (en iyimser yorumla) sıradan albümler yapmıştı. 1998 yılında, İskender Paydaş’ın becerisi ile “Bambaşka Biri” yeni bir işaret fişeği olarak fırlatılmış ancak bunun da devamı getirilememişti. Devamı “Diva” olarak planlanmış ama bir yandan firması ile düştüğü ihtilaf, bir yandan da bu kadar çok ‘dım-tıs’, bu kadar çok ‘remix’ herkese (en hafif deyimle) ‘yorucu’ gelmiş ve Pekkan bütün planlarını (“Sen İste”ye kadar) ertlemek zorunda kalmıştı…

“Cool Kadın”ın hazırlıkları sırasında, stüdyodan dışarı epeyce haber-bilgi sızdı. Bu haberlerin (Ajda Pekkan hayranları için) en can yakıcı olanı şuydu: Pekkan, ancak Sezen Aksu’nun söylebileceği söz, imge ve metaforlarla yüklü şarkıları tıpkı Sezen Aksu gibi söylüyordu. Bir Fenerbahçeli için, takımının (mesela) Galatasaray forması giyip sahaya çıkması ne ifade ediyorsa, bir Ajda Pekkan hayranı için, Superstar’ın Sezen Aksu kılığına girmesi de tam olarak o demekti! Ama albümün çıkışıyla birlikte gördük ki böyle bir durum yoktu, bu söylentiler bir ‘hayal mahsulü’ydü.

Pekkan, albümdeki her şarkıyı (biraz da telaşla, bir o kaynaktan bir bu kaynaktan toplanmış birbirinden epeyce farklı şarkıları) tam da kendisi gibi, kendisinden beklendiği gibi söylüyordu. Bir dönem Pekkan’ın o dillere destan vokal biçimini ezmiş geçmiş (şan hocası) Erdem Siyavuşgil’in izleri (“Senden Sonra Tufan” hariç) artık silinmişti ve Pekkan yerli yersiz gırtlak oyunlarına artık girmiyor, şarkılara gereksiz ‘nağme’ler katmıyor, eklemiyordu. Yani Pekkan eski Pekkan’dı artık. O kadar eskisi gibiydi ki, bir Hande Yener’e, bir İzel’e (ki, “Vitrin” adlı şarkıda, İzel’in “Yok Yere” etkisi oldukça bariz) daha çok yakışabilecek şarkıları layıkıyla yorumlayabilmiş ve (tıpkı Nilüfer’in “Gözünaydın”da yaptığı gibi) ‘kendi şarkı’sı olarak damgalayabilmişti…

“Aldatma” adlı şarkıda yokuş yukarı tırmanıyorken nefessiz kalınsa da, “Spente Le Stelle”nin albümdeki varlık nedeni kolay kolay anlaşılamasa da, durduk yerde ‘amazon’lara uzanılsa da yeni, hiç duyulmamış bir Ajda Pekkan şarkısı için kolunu bile verebilecekler vardır. Varın siz, 11 yeni Ajda Pekkan şarkısı için neler feda edilebileceğini düşünün. Yani “Albüm biraz böyle ama biraz da şöyle, bu şarkılar ona pek yakışmamış, artık günlük olandan vazgeçmeli, daha sıkı şarkılar seçmeli,” ve benzeri ‘itiraz’lar belki haklı ama çok ‘anlamlı’ değil. En azından sıkı Pekkan hayranları için değil. Pekkan’la gelen her zaman ‘düğün-bayram’ oldu. Her zaman ve her şart dahilinde. Kaç Superstar’ımız var ki zaten, ya da bütün dünyada Pekkan’a denk gelebilecek kaç yorumcu var ki?

NAİM DİLMENER

[email protected]



Diğer Yazılar