HAYKIRIYORLAR SESSİZCE
Genç ve çok yetenekli müzisyenlerimizden-DJ’lerimizden Hüseyin Karadayı, bir süredir daha aktif, daha istekli. “My Imagination” albümünde, hem çok eğlenceli hem de çok sıkı bir sound derleyen, toparlayan Karadayı, bu albüm ile beklediği patlamayı gerçekleştiremeyince bir süre “küser gibi” yapıp çekilmiş-kapanmış ama sonra da, eskisinden daha istekli bir biçimde işine kaldığı yerden devam etmişti. Bu aktif ve istekli günlerin sonucu da “You Dance From Istanbul” (albümün adı, dil açısından biraz eksik ya da tuhaf duruyor ama kim bu genç DJ’lerden daha iyi İngilizce biliyor olabilir ki; en azından bu alanda?) adlı bir albüm oldu; içeriden dışardan seçilmiş ve Karadayı tarafından biçilmiş yeni kılık, kıyafetleriyle salınan şarkılardan oluşmuş bir albüm.
Geçtiğimiz Ocak ayında Karadayı’nın Ajda Pekkan ile çalıştığı duyulmuştu. Pekkan ve DMC, “Cool Kadın”ı Karadayı’ya emanet etmiş ve kendisinden, albümün yayınlanması planlanan bir “expanded edition”ına dahil edilecek remix’leri yapması istenmişti. Pekkan gibi bir star ile çalışmanın heyecanı ile işe girişen Karadayı, başta “Vitrin” ve “Amazon” olmak üzere çok sayıda şarkıya remix yapmış, Fikret Şeneş’in sözlerini yazdığı ve Gönül Yazar tarafından seslendirilmiş “Aşk Hikayesi” (çünkü yapılanlar, 14 Şubat’a yetiştirilecekti) adlı şarkıyı yeniden düzenlemişti. Sonra bu projeden vazgeçildi, Superstar expanded-mekspandıd ile yormadı kendini ve “Cool Kadın” albümü kaderine terkedildi. Ama o günlerde yapılan bir takım denemeler de, Karadayı’nın bu albümünde kendine yer buldu. Şehrazat’ın pop müziğimize, ihtiyacı olan enerji ve gazı ta 80 sonlarında verdiği şarkısı olan “Yaz Yaz Yaz”, Karadayı’nın “Cool Kadın” denemeleri sırasında el attığı bir şarkıydı ve şarkının yeni biçimini kim dinlese tav oluyordu. “You Dance…” albümünün en ağır silahı da bu şarkı zaten; Karadayı’nın dillere destan olması gereken marifetlerini, en çok bu şarkı ortaya seriyor. Ajda’yı ‘disko’ya götüren isimlerden biri de olan Karadayı’nın son albümünün bütün repertuarı çok renkli ve sağlam. Ferhat Göçer, Melis Sökmen, Sezen Aksu, Tarkan, hatta gazeteci Onur Baştürk bile var listesinde. Müziği çok önemseyen, hatta kendisi de DJ’lik yapan Baştürk, Karadayı ile birlikte (çok iddialı olmadan, bir deneme yapıldığının gayet de farkında olarak) “Frekans” adlı şarkıyı kaydetmiş. Bu renkli albümün Ferhat Göçer&HSYN KRD feat. Funky C (zamanımızın ekipleri böyle fiyakalı isimlere de çok tutkun) ayağının adı ise “Yalan”, Yeliz’in o çok iyi bildiğimiz, sevdiğimiz şarkısı “Yalan”. Bu da gayet iyi ve enerjik. Ama bu şarkıyı Yeliz’den daha iyi yorumlamak mümkün müdür? Değildir. Ve Yeliz ile arkadaşları da böyle düşünüyor olmalı ki, bu şarkı Yeliz’in son albümü “Haykırdım Sessizce”ye dahil edildi, hem de mix’leriyle birlikte.
ONU SEVDİĞİMİZ VAR YA, YALAN DEĞİL
Son yılların önemli prodüktörlerinden Özgür Aras’ın büyük emeği ile ortaya çıkmış bir albüm olan Yeliz’in “Haykırdım Sessizce”si, popun gelmiş geçmiş en hoş, en farklı seslerinden birine sahip Yeliz’i 70’lerden günümüze bağlıyor. Gerçi Yeliz, hiçbir zaman müziğe tam bir ara vermemiş, her zaman şartlar elverdiğince bir şeyler yapmaya gayret etmişti. 70 ortalarında müzik dünyasına bir giriş yapıp (Selmi Andak’ın bestelediği) “Hayalimdeki Adam”, (Çiğdem Talu’nun sözlerini yazdığı) “Yaşadıkça” ve (Tuğrul Dağcı’nın şarkısı) “Bu Ne Dünya (Kardeşim)” ile taş üstünde taş bırakmayan, tepeye kurulan Yeliz, 80’lerin o boğucu atmosferinde bile yüreğini katarak söylemeye devam etti şarkılarını. 90’lardaki pop patlamasının da öncülerinden biri oldu demek yanlış olmaz; 90’ların ilk yıllarında (popun geliyor olduğunu sezen, yani geleceği gören ilk yapımcılardan olan Şahin Özer’in büyük desteği ile) yayınlanan “Yeni Baştan” albümü, pop patlamasının Hakan Peker-Aşkın Nur Yengi-Yonca Evcimik üçgenine sıkışıp kalmasını engelledi ve patlamaya bir evvelki kuşağı da dahil etti. Bu albümün açılış şarkısı olan “Tut Şu Çeneni”, bu patlamanın nasıl yol alacağı ya da şekilleneceği konusunda da örnek oluşturdu. Pop artık, biraz daha huzlı, biraz daha diskovari bir yöne kayacaktı. “Haykırdım Sessizce” adlı albüm, Yeliz’in döndüğü bütün köşelerden izler taşıyan bir albüm; ne söylerse güzel söyleyen Yeliz, bu albümün bir başka önemli ismi olan Tamer Gürsoy’un şarkıları başta olmak üzere, şarkıların tamamının hakkını vermiş, hem de sonuna kadar.
Yeliz’den bir önceki kuşağa ait Ömür Göksel de, son bir iki yıldır, günümüz kuşağı tarafından yere göğe konamıyor. Kadife, hatta ipek sesli Göksel, “A Touch Of…” dizisine, “Latin” ile devam ediyor ve klişenin tam anlamıyla, her türden kulağın pasını siliyor. Latin sezonunu “Besame Mucho” ile açan Göksel, son derece renkli, son derece eğlenceli ve enerjik ve hüzünlü (Jose Feliciano’nun “Cenizas”ı mesela) noktalardan-duraklardan geçiyor ve sözü “Vuelvo Al Saur (Dalgalar)” ile bağlıyor. DMC’nin başındaki (müziği bilen ve seven) Samsun Demir, umarız bu “A Touch…” serisini sürdürür ve bir şekilde ya da noktada, sözü Türkçe popun profesörlerinden Ömür Göksel’in Türkçe külliyatına da getirir, ya da bağlar.
Genç kuşak yorumculardan Zeliha Sunal’ın son albümü “Antika”da, müziğin geçmişine olan tutkusu sürmekte. Ajda Pekkan’ın seslendirdiği şarkılar arasında, belki de en en en inandırıcı olmayan “Ben Bir Köylü Kızıyım” (şarkı sözü yazarları da tuhaf; Pekkan kim, ‘köylü kızı’ kim, acaba bin yıldır inanan olmuş mu bu şarkıda anlatılanlara?) ile defteri açan Sunal, popun gümbür mü gümbür çok sayıda şarkısını arka arkaya diziyor ve “Fazla ara vermeyelim, yeniden buluşalım,” demek ister gibi, Mine Kürkçüoğlu’nun (şimdi Mine Vargı) çok eğlenceli “Haftaya” şarkısı ile son noktayı koyuyor. “Antika”, başka hiçbir özelliği ile olmasaydı bile, bir dönemi günümüz kuşağına gösterme-anlatma çabası ile takdir edilmeliydi. Ama bu kadarla kalmıyor elbette; “Sonbahar Şansonları”nın mükemmel yorumcusu Zeliha Sunal, yalnızca bir pop tarihi sunmakla kalmıyor, bunu dört başı mamur bir biçimde de yapıyor.
Ve son bir albüm: Betül Demir’in “Remix” ya da “Betül DemiRemix” albümü. Geçen yıl ilk albümü “Ayrılığın El Kitabı” ile hemen hemen herkesin sevgisini-desteğini kazanmış Demir, “Remix” adlı yeni albümünde, hem bir önceki albümünde yer alan şarkılardan bir kısmının yeni versiyonlarına, hem de yepyeni şarkılara yer vermiş. Müzik dünyamızın kendisini “Yaz şarkısı-şark köşesi” gibi zorlama kavramlara hapsettiği şu günlerde, Demir’in bu albümüne dikkatle bakmak, hassasiyetle incelemek gerek. Pop elbette her türden rengi ve biçimi kaldırabilecek bir müziktir. Elbette gündelik hayattan beslenecek, elbette slogan ihtiva edecek-yayacaktır. Ama bunu yaparken bile (iyi şarkı söylemek, alttan akan müziğin önünde ya da ardında koşmadan uyum sağlamak gibi) feda edilemeyecek kıstaslar vardır ve Betül Demir bu özelliklere sahip olanlardan, yani böyle yapanlardan. Ya da yapabilenlerden; sesi var, tecrübesi var, bu nedenle de yapabilenlerden.
Ve keşke keşke keşke, bir yirmi yıl öncesinin kıstasları yeniden hatırlanır olsa, hak etmeyenlere ‘şarkıcı’ payesi verilmese, desteklenmese, piyasanın dışına itilse, kovalansa.
Şarkı söylemek dünyanın en zor şeyiydi, öyle bilinir-öyle kabul edilirdi; şarkı söyleyebilmek için yetenekli olmak, öyle doğmak gerekirdi. Herkes şarkı söyle(ye)memeli! Yeterli özelliklere sahip olmadan söylemekte direnenlerin de arkasından teneke çalmalı, “Olmadı, olmadı,” diye bağırmalı, sessizce haykıranlara destek olmalı, “Sizi duyduk!” demeli(yiz).
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Hüseyin Karadayı’nın, başta “You Dance From Istanbul” (DMC) ve “My Imagination” (Ozan) olmak üzere her yaptığı-her (mix) ettiği
Yeliz’in, başta “Haykırdım Sessizce” (DMC) albümü, “Yaşadıkça” ve “Hayalimdeki Adam” (Diskotür) 45’likleri olmak üzere, (arabesk dahil) her yaptığı, her hayat verdiği
Ömür Göksel’in, başta “A Touch Of…” dizisi (DMC) ve “Sevemem Artık” (Yonca) 45’liği olmak üzere her şeyi
Zeliha Sunal’ın, başta “Antika” (Öncü) ve “Sonbahar Şansonları” (FA Müzik) olmak üzere her şeyi
Betül Demir’in orijinal versiyon (“Ayrılığın El Kitabı”) ve remix (“Betül Demiremix”, Seyhan) dahil, her söylediği, her söyleyeceği
NAİM DİLMENER