HAYAT MI BU?
11 Temmuz 2021 Pazar 20:27
Şarkının böyle dediğine bakmayın siz; bu şarkıyı söyleyen Nermin Candan’ın da, plağı çıkartan Elif Plak’ın da hayatı bu plak sonrası epeyce değişmiş ve paraya para demez olmuşlardı 70' lerin ilk yarısında.
Elif Plak; plakların çok satıyor olduğu o muhteşem dönemde arka arkaya bir dolu 45'lik çıkartmış plak şirketlerinden biri. Diğerlerinden tek farkı çok fazla şarkıcıyla çalışmamış olmaları. Onlara bağlı sanatçılar da ömrü billah onlara bağlı kaldı: Kerem Güney, Leyla Nur, Nermin Candan ve birkaç kişi daha. Şirketin temel taşı sayılan Kerem Güney' in "Aldırma Gönül" adlı 45'liği ortalığı kırıp geçirince, her şeyin önü açılmış ve oluşturulan Elif Stüdyo Orkestrası eşliğinde plaklar sık aralıklarla kaydedilip verilmişti piyasaya...
Şirketin temel taşı Kerem Güney ise, superstarı da Leyla Nur' du. Leyla Nur' un "Elveda Meyhaneci" adlı 45' liği yüzbinlerce satmıştı. Bugün sahaflarda 45' likleri karıştırdığınızda görürsünüz ki her üç 45' likten biri Leyla Nur' un bu şarkısıdır. Ama yine de benim süperstarım Nermin Candan' dı. Nermin Candan; özenle hazırlanmış plak kapaklarıyla, çok keyifli, çok popüler şarkılarıyla her zaman favorilerimden biri olmuştu.
İlk 45'liği "Hayat mı Bu" zaten Türk Popu’unun en kıyamet koparmış 45' liklerinden biri. Bu plak ile çok çabuk ünlendi şarkıcı ve o dönem Türk Popu'unda çok ender görülen bir şey oldu; 45'liğin ‘B’ yüzü de çok tuttu. 45'liklerin ‘B’ yüzleri genellikle adet yerini bulsun diye herhangi bir şarkı ile geçiştirildi ama Nermin Candan' ın bu ilk plağında biz ‘B’ yüzünü de çok sevmiştik: “ O benim herşeyim, O canımın içi...” O dönemler, Erdir Zat' ın bir yazısında gayet hoş olarak tesbit ettiği gibi "Hafif müzik hafif Yunan' lıydı" ve Nermin Candan' ın plakları arka arkaya gelmeye başladı.
Sözleri çoğunlukla Ülkü Aker, bazan Fikret Şeneş yazıyor, Türkçe söz yazılacak Yunanca parçaları Norayr Demirci seçiyor kimi zaman da bunları kendisi bestelemiş oluyordu. Kimi zaman da işin kolayına kaçtılar elbette. Başkalarının bulduğu ve üne kavuşturduğu parçaları olduğu gibi aldılar ve Nermin Candan bunları da gayet hoş, gayet cici ve sesinin lezzetini katarak söyledi. Bu Anadolu Pop' un patlamasına kadar böyle sürdü. Selda' nın, Fikret Kızılok' un, Moğollar' ın, Hümeyra’nın ortalığı toza dumana kattığı dönemde ise Nermin Candan da folk esintileri taşıyan 45'likler yapmaya başladı. Bunlar, elbette böyle şarkıları hayatı boyu söylememiş olan Nermin Candan' ın hanesine artı puan olarak geçmediler ama, yine de Kerem Güney oturup, Nermin Candan' a özel böyle şarkılar bestelemişti işte.
O GİTTİ
Folk rüzgarı dinip, eski günlere dönüldüğünde ise çoğu şarkıcı gibi Nermin Candan' ın da popülerliği pek kalmamıştı. Son 45' liğinde Elif Plak paraya kıyıp; Attila Özdemiroğlu, Onno Tunç, H. Münir Ebcioğlu, Dün Bugün Yarın Orkestrası gibi devasa bir kadroyu bir araya getirdi ama yapılacak birşey yoktu artık. Türk Popu başka tellerden çalıyordu ve çoktan Selami Şahin' in hükümranlığı altına girmişti. Birkaç yıl önce, Nermin Candan, bir şekilde yine gündemdeydi. İlk albümünden beri her albümüne o dönemlerden bir ya da birkaç şarkı alan Ebru Gündeş, şarkıcının en büyük hit’i “Hayat mı Bu” yu seslendirmişti. Muhtemelen bu şarkılarla büyümüş Ebru Gündeş de o dönemi ve şarkılarını çok seviyor.
Yalnızca bu kadar. Başka hiçbir haber yok Nermin Candan’dan. Yıllardır, sanatçı ile ilgili olarak en ufak birşey duymadım. Bir albüm, bir kasetten geçtim, ne bir röportaj ne bir haber, ne bir fotoğraf... Bu superstar’lara ne olur böyle, nereye giderler?
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Hayat mı Bu/Canımın İçi – Elif - 45' lik
Olmaz Bu İş Olamaz/O Gitti – Elif - 45' lik
Efkar/Oy Canım Oy Cananım – Elif - 45' lik
Aşk Var Saadet Yok/Bir Yudum Su – Elif - 45' lik
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.