DUYMAYAN KALMAMIŞ BU FERYADIMI
14 Şubat 2021 Pazar 21:29
TRT’nin, kapıları “standart” olanın, “akıllı – uslu” olanın dışındaki şeylere de açtığı bir yılbaşı gecesi karşılaştı herkes Kibariye ile. Öyleydi o zamanlar, her şey gibi, müzik de kontrol altındaydı. İçinizden geçenleri, ancak üç – beş kişinin oluşturduğu bir kurulun öngördüğü şekilde dile dökmeniz, onların gözüne girebilmek için yaşadıklarınızı, elinizden geldiğince sıradanlaştırmanız gerekiyordu. Böyle yapmayan epey insan da vardı tabii. Artık “TRT de olmayıversin” deme noktasına gelebilmiş birileri vardı. Ama henüz ortaya çıkmaya, adını duyurmaya çalışan birisi için TRT’nin ekranları çok şey, hatta her şey demekti ve oradan geçebilmek için herkes her türlü tavizi vermekteydi. Vermeyenler de, Nesrin Topkapı ile birlikte, herhangi bir yılbaşı gecesinde, kendilerine bir “beş dakika” kapmaya gayret ederdi, Kibariye gibi...
70’lerin bitmesine yakın yılların birinde, hepimiz, o gece için bir parça daha görkemli hale getirilmeye çalışılmış zevksiz – sıkıcı – ruhsuz dekorların önünden bir bir geçmekte olan şarkıcılarımızı seyredip eğleniyor gibi yapmaya gayret ederken, birdenbire “Kimbilir bu gidişin, dönüşü olacak mı?..” çığlığı ile karşılaşmış ve dikkat kesilmiştik. Çok farklı, kimselere benzemez birisi vardı karşımızda ve çığlığı hepimizi en derin yerden yakalamıştı.
TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT
Çoğu kere büyük bir sese sahip olmak, tek başına hiçbir şey demek değildir. O sesin yolunu, kalbinizden de geçiremiyor olduktan sonra ne yapsanız boştur. Kibariye öyleydi, tıpkı Bülent Ersoy gibi. Ne söylerse söylesin kulak kesildiklerinizdendi. Başkalarından dinlediğinizde hiç aldırmamış olduğunuz, size hiçbir söylememiş olan bir şarkıyı ondan dinlediğinizde her şey değişiyordu. O an yakalanıyordunuz. Şarkı onunla hayat bulmuş oluyordu. Şarkının anlattıkları o saniye gerçeğe dönüşüyor, boydan boya bir inandırıcılık kazanıyordu. “Bir de şu şarkıyı o söylese...” demeye başladıklarınızdandı Kibariye... Ama hemen böyle olmadı. O göründüğü beş dakika içinde adını bile ezberleyememişti kimse. Zaten zor olan bu isim herkesin aklında başka türlü kalmıştı ve kimsenin bilgisi diğeri ile çakışmıyordu: “Kibra... Kibri... Kübra... Kübray...” diye diye kafamızın içinde sözcükleri eviriyor çeviriyor ama “Kibariye”ye ulaşamıyorduk. Şarkı daha da zordu. Aklımızda “kimbilir” diye bir sözcük çok iyi yer etmişti, bir de “ahh...” lı iniş çıkışlar. Herkes plakçıda aldı soluğu ertesi gün. Herkes de eli boş döndü. Ne öyle bir kızın, ne de öyle bir şarkının plağı vardı. Tamam, plakçıların kendisi de televizyonda seyretmişti ama, kim olduğunu bilmiyorlardı... Bu şarkının ardına düşmekten kimse pes etmedi, aramaya sormaya devam ettik, bu da plakçıları harekete geçirdi, epey bir zaman geçtikten sonra albüm piyasaya verildi, içinde “Kimbilir” de vardı. İki şarkılık bir 45’lik beklemiştik, şarkı dolu bir albüm çıkmıştı. Beklemeye değmişti. Her şeyin arkası çok çabuk geldi. Bütün albüm çok sevildi, “Kimbilir” ve “Tanrım” başta olmak üzere bütün albüm. Yıllar sonra Rober Hatemo’nun söylemeye cesaret ettiği (keşke etmeseydi) “Tanrım” da herkesin diline yerleşmişti. Bir anda sonu “...iye” diye biten isimler sardı piyasayı. Herkes, her firma bu fırtınadan bir pay kapmak istiyordu. Kapmadılar da değil. Ama öne sürdükleri hiçbir isim Kibariye’nin civarından bile geçemedi. Kibariye, yalnız plak satmakla kalmamış, milleti gazino kuyruklarına da sokmaya başlamıştı. Ünlü Beyaz Kelebekler grubunun önde gelen elemanlarından Turgut Akyüz yanındaydı. Gayrettepe’de her zaman kulüp – gazino karışımı bir şeylere ev sahipliği yapmış bir mekan, Stardust adıyla yenilemiş ve sahneye Kibariye dikilmişti... Görülecek günlerdi. Alttan alta, sanatçının görüntüsünü – konuşmasını – köklerini – oturup kalkmasını eleştirenler, ona burun bükenler başta olmak üzere herkes oradaydı. Ancak günler sonrasına yer bulabiliyordunuz. Sahici bir gece geçirmek için herkes orada olmaya can atıyordu. Gidiyor ve çıkarken pişman olmuyorduk.
Yirmi yıldan fazla olmuş bunlar olup biteli. Kibariye çoğu insan için hala baş tacı. Sezen Aksu’nun “Sorma” ya da “Tutuklu”sunu, Ajda Pekkan’ın “Sarıl Bana”sını, Tarkan’ın “Vaçgeçemem” ini hala ondan, yalnızca ondan dinlemek isteyen epeyce geniş bir yığın var. O da bunun bilincinde ki, her albümünü buna göre kuruyor oluşturuyor. Henüz yayımlanan “Yeniden” adlı albümünde herkesi mest edecek şeyler yapmış yine. Emsalsiz “Kimbilir” bir kere daha karşımızda. Yine delicesine güzel ve etkileyici, insana, tutkusu için yine dünyayı yıkıp indirebilme gücü veriyor... Kibariye’nin kendisine çok yakın bulduğu Sezen Aksu’dan “Kaybolan Yıllar” ve “Gidiyorum” da var. İnanılır gibi değil değil mi? “Şu Kaybolan Yıllar’ı bir Kibariye söyleseydi” diyen yüzlerce insan tanıdım. Şimdi bu oldu. Kibariye’ye, bir şekilde malum olmuş hayranlarının kendilerini ne için paraladığı. Biz, onun feryadına kulak vermekten hiç vazgeçmedik. O da bizi duyar, bunu bilirmiş.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Roman – Harika – CD
İşte Ses İşte Yorum – Bayşu – CD
Benim Şarkılarım 1, 2, 3 – Raks / Bayşu / Mer – CD
Boyun Eğmem – Prestij – CD
NAİM DİLMENER
13 ŞUBAT 2002 / RADİKAL
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.