DÜŞLERİN DİYARI
Geçen yılın sonlarında saçma bir biçimde (Cihangir’deki evinde çıkan bir yangın sonucu) kaybettiğimiz Tuncay Akdoğan’ın, yaşamının son zamanlarında hazırlıklarına başladığı ve epeyce de yol aldığı albümü “Bir Nehir ki Ömrüm”, müzisyenin yakın dost ve tanıdıkları tarafından tamamlandı.
Yakın dost ve tanıdıklar, Tuncay Akdoğan albümü ile bizzat meşgul olurken de yanında olduklarından onun tam olarak ne yapmak istediğini bilmiş ya da kolaylıkla tahmin etmiş olmalılar. Çünkü albümün tamamı, Akdoğan’ın bugüne kadar yaptıkları ile örtüşüyor, ‘yarın’a uzanan yolları ‘cesaret’ ve ‘umut’ ile aydınlatıyor. Grup Yorum ve Kızılırmak’ın kurucularından olan Tuncay Akdoğan, kısacık yaşamı boyunca, şartların uygun olup olmadığına aldırmaksızın doğru bildiği yolda yürümeye devam etmiş, şarkılarını yazar ya da söylerken ‘yarın’ ile ilgili düşlerinden hiçbir zaman vazgeçmemişti. Üstelik, çok çok zor olmasına rağmen, bu uğurda müziği de ezdirmemiş, çok iyi seslendirilmiş, çok sağlam şarkılara imza atmıştı. Akdoğan’ın yapmaya kararlı olduğu ‘siyasi’ müziğin hedef kitlesi, (en azından, Grup Yorum’un kurulduğu sıralar olan 80 ortalarında) çok iyi bir müzik, çok iyi seslendirilmiş şarkılar aramıyorken bile, Akdoğan; savunduklarını o güne kadar alışılmış olan biçimin-tarzın dışına çıkarak dile getirmeyi seçmiş, yaşamının son günlerine kadar da bu kararından hiç vazgeçmemişti. Hem Yorum’un hem de Kızılırmak’ın bütün şarkılarında, dinleyeni müzik ile kurduğu bağdan kopartacak herhangi ‘yabancı’ bir şeye-unsura rastlanmaz. Şarkılar, müzikal anlamda yetkin bir biçimde seslendirilir, (‘Amerika’nın her gün ‘amarika’ olarak tonlandığı bir memlekette) ‘dil’in sürçmesine-kaymasına izin verilmez. Bu nedenledir ki, hem Yorum hem de Kızılırmak, başta yola çıkarken hiç ummamış oldukları bir dinleyici kitlesine ulaşmış, her iki grubun epeyce ‘beyaz yakalı’ hayran ve dinleyicisi de oluşmuştu. Müziğin sağlam ve doğru olması, ‘dil’in sıhhatli telaffuzu, bu bazen ‘sinirli’ bazen ‘şaşkın’ grubun önce Yorum ardından da Kızılırmak hayranı olmalarını sağlamış; bunun bir adım sonrası da, (tam da bu grupların şarkılarında sözünü ettikleri) sorunların-ikilemlerin üzerine kafa yorulması-düşünülmesi sonucunu doğurmuştu.
AYAĞA KALK, ELE GEÇİR YAŞAMI
“Bir Nehir ki Ömrüm” albümünde, kısmen Akdoğan’ın erken vedası, kısmen de Akdoğan’ın daha işin başında böyle planlamış olması nedeniyle çok sayıda konuk vokalist ve müzisyen yer almış. Akdoğan ile hep aynı saflarda yer almış İlkay Akkaya, bu konuk vokalistlerin en önemlilerinden biri. Seslendirdiği her şarkıyı tepeden tırnağa ‘hüzün’ ile donatan bu eşsiz ses, yine “gül nefesli bir türkü” söylüyor ve dinleyeni daha ağzını açar açmaz yerlere seriyor: “Kim unutmuş sevdasını, varlığından bezer oldum…” Şu yalan dünyanın (hepimize) attığı bir başka kazık sonucu yitirdiğimiz Kazım Koyuncu’nun türküsü “Darbedar” da aynı duyguyu veriyor dinleyene.
Koyuncu’nun, 2000 yılında, yine Akdoğan’ın kurduğu Serüvenciler’in ilk albümünün hazırlıkları sırasında kaydettiği bu şarkı, ‘aşk’ın insanın elini kolunu bağlaması, çaresiz bırakması üzerine ‘şen’ bir türkü… Fırat Başkale, Ahu Öztürk, La’l, Tuncay Akdoğan ve Adile Yadırgı’nın seslendirdiği diğer şarkılar dahil, Akdoğan’ın “Bir Nehir ki Ömrüm” adlı albümü tamamen ‘temiz’ bir albüm olmuş. Her şarkısı, her dizesi ile de bu sıra dışı müzisyene yakışmış. “Hazar” adlı şarkıda, “Gitsem ayrılık olur, kalsam çöl” diyen Akdoğan’ın, artık dört bir yanının bizim buralarda görmediğimiz-bilmediğimiz bin bir çeşit çiçekle örülü olduğuna hiç kuşku yok. “Ayrılık” da, arkadaşlarının-dostlarının katkısıyla bitirilmiş bu albüm sayesinde bir parça hafifletildi. “Bin yıllık kavga”yı, layıkıyla sırtlamış “bir nehir”di ömrü… “Su akıyor” ve ‘biz’ gidiyoruz. Önemli olan, gitmek üzereyken son bir defa dönüp el sallamaya niyetlendiğinizde utanmamak-baş eğmemek.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Tuncay Akdoğan’ın yer aldığı her albüm
(Başta “Gidenlerin Ardından” olmak üzere) Kızılırmak’ın her şeyi
(Başta “Yine” olmak üzere) İlkay Akkaya’nın bütün yaptıkları
(Başta “Güzelleme” olmak üzere) Ayşegül’ün bütün yaptıkları
(Başta “Marşlarımız” olmak üzere) Grup Yorum’un her şeyi
(Başta “Mutlaka Yavrum / Kavga” olmak üzere) Cem Karaca’nın çoğu 45’liği
(Başta “Acıyı Bal Eyledik” olmak üzere) Rahmi Saltuk’un bütün albümleri
Timur Selçuk’un “Nereye Payidar?” oyun müzikleri
SAKIN YAKLAŞMAYIN
Bizi, “Zaman geçti, dünya değişti” diye yolun ortasında bırakanlar
KEŞKE OLSA
İlkay Akkaya’dan yeni bir “1 Mayıs” yorumu
“Avusturya İşçi Marşı”nın (Kızılırmak ve Rahmi Saltuk’un birlikte yapacağı) yeni bir versiyonu
NAİM DİLMENER