DÜNYANIN BÜTÜN ŞARKILARI
09 Eylül 2024 Pazartesi 10:16
Songlines, dünyanın en makbul “world music” dergilerinden biri. Editörü, dünya müziği konusunda herkesin “uzman” kabul ettiği bir isim olan Simon Broughton. Dergi, bir süre önce, finansmanını üstlenen firma ile yollarını ayırmış ve kısa bir boşluk sonrası, yepyeni bir yüz ve tasarımla yeniden yayınlanmaya başlamıştı. Songlines artık iki ayda bir yayınlanıyor. Derginin, önceki döneminde sahip olduğu “mevsimlik” havası da böylelikle yok oldu. Artık, “world music” alanında yaşanan her türlü gelişme, dergi okuruna çok daha çabuk aktarılabiliyor. Derginin son sayısı, bizim açımızdan oldukça önemli.
Dergi, bu sayısında tam iki sayfayı taşan bir Mercan Dede röportajı yayınlamış. Ayrıca, albüm tanıtım bölümlerinde; hem “Nar”ı, hem de Kardeş Türküler’in “Hemavaz”ını değerlendirmiş. Aslında, Songlines’in ülkemiz müziğine duyduğu ilgi yeni bir şey değil. Türkiye de, müzik geçmişi kayda değer diğer bütün ülkeler gibi, her zaman derginin baş konuklarından biri oldu. Özellikle Songlines – Kalan iş birliği, ülkemiz müziğinin yurt dışında yayılma işini hızlandırdı, önündeki engellerin rahatlıkla aşılmasını sağladı. Bu iş birliği, dergi okurlarına ücretsiz olarak verilmiş “Remains of Anatolia” adlı bir CD ile de taçlandı. Bir tür “Kalan Müzik Best of” sayılabilecek bu albüm, derginin (sayısı hiç de az olmayan) bütün okurlarının evine girmiş oldu. Üstelik, bu okur grubunun bir bölümü de, bu müzik türü ile profesyonel anlamda ilgilenen kişilerden oluşuyor: Eleştirmenler, radyocular, televizyoncular... Derginin sahip olduğu prestij nedeniyle, “Remains of Anatolia” adlı promo albümün, bu profesyonel grup tarafından yeterince önemsendiği – değerlendirildiği rahatlıkla söylenebilir.
Muhtemelen bu albüm sonrası, (müziğimizle ilgili olarak) kafalarda yer etmiş bir miktar sabit fikir daha ortadan kalkmıştır. Şimdi geldiğimiz noktada ise durum bir parça daha kolay. Çoğu aklı başında insan, Türkiye dendiğinde yalnızca “Tarkan” anlamamak gerektiğinin artık farkında. Bunu da büyük çapta Songlines’a borçluyuz. Songlines’ın desteği ise sürüyor. Son sayısında Mercan Dede’ye ayırdığı geniş yer de bunun böyle olduğunu göstermekte. Derginin röportajı, dört dörtlük bir Mercan Dede portresi sunuyor okurlara.
“Bilge” sanatçımızın müzik yaşamı (Arkın Ilıcalı ve DJ Arkın Allen safhaları dahil) ayrıntılı bir şekilde toparlanmış. Bu kadar yetkin bir Mercan Dede portresine, bizim buralarda yayınlanmış röportaj ve yazılarda hiç rastlanmış değil. Bu da, (bizim muhabirlerin, bir röportaj yaparken müziği ne kadar dikkate aldıklarını göstermesinin yanında) derginin, tavır ve tutumundaki özeni yeterince yansıtıyor.
Aynı özeni, “rehber” dünyasının bir numaralı ismi Rough Guide’ın gösterdiğini söylemek ise mümkün değil. Rough Guide; çeşitli ülkelerin müziklerini toparladığı serisine, bir – iki ay önce Türkiye’yi de kattı. “Rough Guide to the Music of Turkey” adlı albüm son derece sıradan ve “olsun da nasıl olursa olsun” zihniyetiyle hazırlanmış bir çalışma. Albümde yalnızca 15 şarkı yer almakta. Bu kadar az sayıda şarkı ile “... guide to Turkey” yaptığını iddia etmek zaten zavallıca bir iddia. Üstelik bu 15 şarkının içinde, ancak binlerce şarkılık bir seri yapıldığında toplama dahil edilebilecek nitelikte olan şarkılar da var. Belli ki, Rough Guide, “telif” açısından işini rahat görebilmek için, kolay elde edebileceği isim ve şarkılarla çözmüş bu işi. Öyle olunca da, “rehber bir albüm” iddiası havada kalmış.
Albümün iç kapağında yer alan “fesli delikanlılar” tablosu ise terbiyesizlikten başka bir şey değil. Bu durum; bile isteye “terbiyesizlik” değilse, Rough Guide ve benzeri kurumların, dünyanın ve onunla birlikte Türkiye’nin ne kadar değişmiş olduğunu anlamama konusunda gösterdikleri üstün gayret ile açıklanabilir. Buna da “aptallık” denebilir ki, bu da, daha hafif bir kusur sayılmaz...
Bir tarafta Rough Guide gibi “world music” patlamasından nasiplenmeye çalışan kurumlar, öte yanda Songlines gibi, “world music” dendi mi kuş konduran dergiler. Dünyanın bütün şarkıları, ancak Songlines ve benzeri isimlerin çabası sonrası birleşebilecek.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Songlines Presents World Music – Manteca – 2CD
Awards For World Music – Manteca – 2CD
Global Voices – Music of the World – 3CD
Beginner’s Guide to World Music – Nascente – 3CD
Beginner’s Guide to Folk Music – Nascente – 3CD
The Rough Guide to World Music Vol. 1 ve 2 - Rough Guide - Kitap
NAİM DİLMENER
Diğer Yazılar
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.
15 Eylül 2024 Pazar 09:44
Yıl 2002: Alpay, “Küçük Bir Öykü... Best of (Volume One)” adlı albümünü DMC’den çıkartıyor. Türk popunun temelini atanların en başında gelen sanatçı, kırk küsur yıllık bir zamanı; hiç geri çekilmeden, arkalara kalmadan sürdürebilen tek kişi olarak müzikal yaşamını sürdürmekte. 60, 70 ve 80’lerde hep başa oynamış bu ulu çınar, tıpkı 90’larda yaptığı gibi, 2000’lerde de, genç kuşak şarkıcılara meydan okuyor, “ben hala buradayım” diyor. Geçen yıl, müzikal yaşamının en güzel albümlerinden biri olan “Tango & Latin”i yayınlamıştı, bu yıl da bir “best of” ile karşımızda. Kırk küsur yıllık süre içerisinde, yüzlerce isim geldi geçti Türk popundan. Bırakın eski günleri, 90’ların ilk yarısında ortaya çıkan genç isimler bile sıralarını savdı, unutulup gitti. Alpay hala şarkı söylüyor, biz hala dinliyoruz.