NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

DÜN SENİ YOLDA GÖRMÜŞLER

11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Alagöz kardeşlerin ‘Ateş Bacayı Sarmış’ şarkısı böyle başlar ve devam eder ‘Günahı Bunu Bana Söyleyenlerin Ah, Ateş de Bacayı Sarmış…’

Rana Alagöz bunları söyledikten sonra susar ve sıra Selçuk Alagöz’e gelir: ‘Doğru mu Sandın Nasıl İnandın, Bana Hiç Güvenemez misin? Dostlarımla Gezip Tozsam Bile Seni Sevdiğimi Bilmez misin?’

Alagöz kardeşlerin 90’ların ilk yarısında Kent etiketi ile çıkan ‘Alagöz’ albümündeki versiyonu böyle bu şarkının… Zamanında ‘Nazlanma’ da bu mantıkla yapılmıştı. ‘İki kardeş’ plaklarda ‘iki sevgili’ rolündeydi ama ‘iki kardeş’li şarkılar da yaptılar. Rana’nın ‘Üç Çocuklu Ağa İster Babamdan Beni/Başlık İster Veremez ki Mehmet Besbelli’ yakınmalarına ‘Vah Bacım Vah’ diye cevap verir Selçuk…

Vah Bacım Vah’ şarkısında ‘Gece Gündüz Çalışırım Hiç Çıkmaz Sesim’ diyen Rana Alagöz hem sesini yükseltmeye karar vermiş, hem de durduk yerde bir Mehmet çıkartmıştır ortaya: ‘Gel Yiğidim, Gel Mehmedim, Dola Beni Ardına..’

Biliyorsunuz bende sıfattan bol bir şey yoktur. Muhteşem, inanılmaz, şaşaalı, keyifli, müthiş keyifli, büyük, en büyük ve benzeri sıfatlar yerli yersiz uçuşur dururlar yazılarımda. Ama söz konusu olan Alagöz kardeşler olunca, bendeki sıfat bolluğu bile bir işe yaramayabilir ve Alagözleri tarif edip kuşatmakta yetersiz kalabilir. Ama onları size anlatmaya karar verdiğime göre deneyeceğim, başka çare yok. Türk popunun öncülerinden olan kardeşler, bana sorarsanız, gelmiş geçmiş en ‘kitsch’ grubumuz… Diyeceksiniz ki bir zamanlar Beyaz Kelebekler’e de, Ayla Dikmen’e de, Gökben’e de öyle demiştin…

Doğru, öyle demiştim. Ama sizin de tahmin ediyor olduğunuz gibi Türk popunun bütün bir tarihi bu sıfatla özetlenebilir. Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim.

Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte.

Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar. Elmadağ’daki Kervansaray’da; karşılarına kendilerinden çoktan caymış yerli seyirci yerine yabancıları almış, bilmem kaç dilde şarkı söylüyorlar… Japonca şarkı bile varmış repertuvarında. Duyduğumda hiç şaşırmadım… Bana görsel bir hoşluk dışında hiçbir şey söylemeyen Japonca çok uymuş olmalı Alagöz kardeşler’e…

 

Her şey bitmiştir artık

Türk popunun öncülerinden demiştim… Sahneye önce Selçuk Alagöz çıkar… Türk popuna katkısı öyle böyle olmayan Hürriyet’in Altın Mikrofon Yarışması katılır Selçuk Alagöz 1965 yılında. Kemerin Naftaları/Kaleden İndirir Beni’ adlı şarkılarla yarışır o yıl, finale kalır ama dereceye giremez. Bir yıl sonra ‘Bahçelere Geldi Bahar/ Ararım Seni Her Yerde’ ile dener şansını.

Bu sefer sonuç daha parlaktır ve üçüncü olur 1967 yılında da, kısmen yarışma şartlarının zorlaması, kısmen o yıl konservatuvara başlamış Rana Kardeş’ın ısrarı ile Selçuk Alagöz yerine Rana Alagöz girer yarışmaya aile adına.

‘Konya Kabağı/Bahçelerde Börülce’ şarkılarıyla yarışır Rana Alagöz…

Evet Türk popunun en ‘türkü’, en ‘folk’, en ‘Anadolu’ günleridir o günler ama bu konuda en çok ısrarcı olmuş olanların bile ‘kabak ve börülce’ye şaşırdığını tahmin etmek hiç zor değil. Ama söylemiştim, abartı ve hoşluk Alagöz kardeşlerin vazgeçemediği özelliklerdi. Bu plaklar Hürriyet’ten çıktı. Gazete, o zaman yalnızca yarışmayı düzenlemek, gençlere bir şans tanımakla kalmıyor, plakları da bastırıyordu.

Bu plaklar Alagöz kardeşlerin, dönemin en önemli firması Sayan’la anlaşmalarının da yolunu açtı. Ama Sayan, kim bilir, Rana Alagöz’ün üzerine daha çok fazla gitti ve ‘Yarim Gitti Çeşmeye’, ‘Süt İçtim Dilim Yandı’, Yağ Satarım Bal Satarım’ gibi ‘kabak-börülce’ takipçisi plakları arka arkaya yayınlandı.,

Araya da ‘Pata Pata’ girdi. Miriam Makabe’nin meşhur ‘Pata Pat’ını neredeyse aynı isimle plak yapmıştı Rana Alagöz. ‘Dayak Cennetten Çıkma’ gibi bir alt isimle ama. Herhalde Makabe’nin şarkısı ile pataklama fiilini eşleştirme kaygısından olsa gerek.

Sayan’dan sonra Coşkun Plak’a geçti kardeşler. Ayrı ayrı plak yapıyor olmalarına rağmen şirketlerle birlikte anlaşıyor, birlikte ayrılıyorlardı.

Coşkun plak ile hayatlarının en başarılı yıllarını geçirdiler. 1972 ve 1973 yıllarında neredeyse her iki ayda bir plakları yayınlandı şirket tarafından. Diğer sanatçılar yılda bir, bilemediniz iki plak yaparken (Erol Büyükburç, Ajda Pekkan hariç) Alagöz kardeşler rekor kırma gayreti içindeydiler. Ama bu çokluk plaklarının satışını hiç etkilemedi. Coşkun’dan ne çıktıysa sattı. Hem Selçuk, hem de Rana Alagöz’ün en büyük hitleri bu döneme aittir.

Rana Alagöz ‘Her Şey Bitmiştir Artık’ ile listenin en tepelerine yerleşirken; Selçuk Alagöz de Bolu Beyi ve Bağbozumu ile satış rekorları kırdı.

 

Her şey bitmedi bitemez

Bu popülerlik ve satış rakamlarının büyüklüğü her iki kardeşin önüne Hülya Plak’ın kontratını getirdi 1973 yılının ortalarında Hülya Plak’a transfer oldular.

Coşkun Plak dönemine göre epey hafif geçen hülya’lı yılların hemen arkasında Polydor’a transfer oldular.

Son bir ‘altın çağ’ da burada yaşandı. ‘Dibi Dibi Da’, ‘Nazlanma’, ‘Aşkın Gözü Kör mü?’, ‘Hopla Kalbim Hopla’, ‘Malabadi Köprüsü’, ‘Zeyno’, ‘Deliyim Seviyorum’ gibi hitler hep bu döneme aittir.

Sonrası da bildiğiniz gibi. 70’lerin bitişi Türk popunun da bitişi anlamına geldi. Diğer bütün sanatçı ve gruplara olan Alagöz kardeşlere de oldu. Hem onlar, hem biz ‘Artık Zamanı Geldi /Ağla Gözlerim Ağla demeye başladık.

90’lara kadar böyle sürdü bu. Ajda Pekkan, Nilüfer, Sezen Aksu gibi birkaç ağır ismi saymazsanız kimse bir şey yapmadı ya da yapamadı.

90’larla birlikte herkes gibi Alagöz kardeşler de heyecana kapıldı ve yeni bir albüm yaptı. Eski hit’lerine muhtemelen ‘bu türkü en çok bize yaraşır’ diyerek ‘Alagöz’ü eklediler. Eski hitlerinin önemli bir bölümünü baştan söylediler ve tahmin edeceğiniz gibi hiçbir şeye benzemedi. Y versiyonlar ne 70’lerin sıcaklığını ve keyfini yakaladı, ne de 90’ların teknolojik gelişmelerinden nasibini aldı. İçinde olduğumuz bu günler, 90’ların ilk yarısından epeyce farklı. Orjinal versiyonlardan oluşmuş bir (hatta iki) Rana ve Selçuk Alagöz best of’un tam zamanıdır. ‘Dibi Dibi Da/ Daba Daba Di’ diye mırıldanarak Malabadi Köprüsü’nde yeniden yürümenin kime zararı olacak ki...

 

BULURSANIZ KAÇIRMAYIN

Kemerin Naftaları- Hürriyet- 45’lik

Konya Kabağı- Hürriyet- 45’lik

Bağbozumu/Edremit Van’a Bakar- Coşkun- 45’lik

Her Şey Bitmiştir Artık- Coşkun- 45’lik

Malabadi Köprüsü/Deliyim Seviyorum- Polydor- 45’lik

Nazlanma/ Aşkın Gözü Kör mü- Polydor- 45’lik

Alagöz- Kent- CD

 

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar