BİZİM BALONLARIMIZ VARDI
‘Karışık albüm’ merakımız sürüyor. Hem bu işi çok sevdik, hem de ‘el mahkum’, firmaların büyük bir bölümü mecburen bu yöne kaydı. Daha evvel yapılmış-kaydedilmiş şarkıları başıboş bırakmamak, yeniden ve yeniden dolaşıma sokmak, dikkatlere sunmak gerekiyor. Hem şarkılara yeni bir tur şansı vermek demek bu; hem de israfı önlemek, dünyanın parası harcanmış işleri farklı üst başlık ya da konseptlerde tekrar kullanmak. “Albümlerin çoğunda bir, bilemedin iki iyi ya da hit şarkı var, neden para verelim ki bu albümlere?” diyen büyük çoğunluk da huzura eriyor bu çeşit albümlerle; seçme şarkılar, hit şarkılar dolu bu tip albümler ve kimse kandırıldığını, parasının sızdırıldığını kolay kolay düşünemeyecek satın aldığında.
Hakan Eren’in Ossi’sinin “Bir Zamanlar” dizisinin üçüncüsü, tıpkı ilk iki albümde olduğu gibi, müziğin geçmişini ‘cam gibi’ temiz ve duru kayıtlarla getiriyor önümüze. Bu dizi (aslında Ossi’nin her albümü), birkaç farklı biçimde dinlenebilir. Geçmişi bilmek, o günlerde yapılan müzik hakkında bir şeyler öğrenmek isteyenler, “bir tarih kitabı okur gibi” dinleyebilirler. “Hem ziyaret, hem ticaret” anlamına gelebilecek bir dinleme biçimi olacaktır bu; bir yandan (günümüzde ulaşılan kayıt kalitesinin bize kattıklarının da desteğiyle) şarkılar arasında ‘bağ’lar kurabilir, o şarkıcı ya da bu grubun sound’u üstüne fikir yürütebiliriz. Bir yandan da, ‘o günler’, o tuhaf ve karanlık günler bir parça daha anlaşılır kılınabilir de. Ya da sadece şarkılara kulak verebiliriz; bir kısmını iyi bildiğimiz, bir kısmını daha ilk dize ile birlikte hatırlamaya başladığımız şarkılara… Bir Zamanlar 3”, popüler müziğimizin tarihi üzerine bugüne kadar yapılmış en sıkı, en renkli albüm. Bu albüm, hem (Güzin İle Baha’nın “Gençlik Başımda Duman”, Ayça ve Elma Şekerleri’nin “Küçük Kız”ı gibi) çok eğlenceli, hem de (Behiye Aksoy’un, İranlı Googoosh’un bir şarkısına Fikret Şeneş’in verdiği yeni bir hayat olan ve aslında Semiha Yankı’nın hanesine hit olarak kaydedilen “Kara Sevda”, Atilla Atasoy ve Ayşe Mine’nin düeti “Bir Gün Beni Ararsan”, Cumhur’un “Sen Aslı’dan da Güzelsin”i gibi) tarihin derinliklerinde kaybolmuş kıymetli şarkıları katmış repertuarına. Ayrıca dört büyüklerin (Nilüfer hariç) üçü bu albümde, bir arada. Ajda Pekkan (ki, bir Süperstar olarak albümü o açıyor: “Yere Bakan Yürek Yakan”), Nükhet Duru (hem Duru’nun hem de şarkıyı yazan Melih Kibar ve Çiğdem Talu’nun diskografisinde geride, hatta altta kalmış şarkıları “Söyletme Beni”) ve Sezen Aksu (naif döneminin en en en göz alıcı, en şen şakrak şarkılarından biri olan “Vurdumduymaz”), “Bir Zamanlar”ın üçüncü ayağının çok güçlü silahları. Ama bu kadar değil; Barış Manço’nun Nazo Gelin’in ayağına layık gördüğü “Halhal”, şarkıyı ilk seslendiren ismin sesinden, Nazan Şoray’dan alınmış mesela. Yasemin Kumral’ın İsrail’in Ajda Pekkan’ı İlanit’ten (ki, “Sev Kardeşim”in de, “Başıma Gelenler”in de orijinali onundur) ödünç aldığı “Bim Bam Bom”, Seyyal Taner’in (borç verme sırası Enrico Macias’ta bu sefer) “Son Verdim Kalbimin İşine”, Sevda Karaca’nın (Rober Hatemo’nun tanınmaz bir hale getirip, şarkının adının sağlamasını yaptığı) “Tanımazsın Beni”, Füsun Önal’ın (Nana Mouskouri kılığına girdiği) “Senden Başka”, Salim Dündar’ın (Zuhal Olcay’a bile cazip göründüğü için yeniden seslendirdiği) “Aynalar”, Ersan Erdura’nın (Özdemir Kaptan’ın her zamanki gibi yüreklere işleyen sözleriyle) “Çocuk Gözler” ve Tülay’ın (Aksu’nun naif döneminin bir başka doruk noktası olan) “Büklüm Büklüm”ü de diğer çok sevilmiş-çok satmış 70’li yıllar şarkıları. İleveten de İbo (“Benim Balonlarım Vardı”), Coşkun Demir (“Sen Bensiz Ben Sensiz”), Nil Burak (“Gözünüz Aydın”), Ayla Dikmen (“Anlamazdın”) ve Aydın Tansel (“Günler Aylar”). Evet, günler-aylar-yıllar gelir geçer; kazık mı çakacaklardı, geçsinler zaten, ama bu şarkılar kalıyor işte; kendi güçleriyle bugünlere kadar geldiler, bundan sonrasını da Hakan Eren ve Ossi’nin çabası ile görecekler.
BAŞ HARFİ POZİTİF
Almanya’daki müzik elçimiz Gülbahar Kültür’ün, dışarda çok ses getirmiş “Made In Turkey” serisine de yeni bir halka eklendi. 3 numaralı yeni albümde, Gülbahar yine hem popüler, hem de başkalarının pek yüz vermediği ilginç isimleri-şarkıları almış son derlemesine. Nesrin Sipahi ve Behiye Aksoy’dan Cem Yıldız’a, Tarkan ve Nazan Öncel’den Efsun’a, Nekropsi’ye, Kör Talih’e, Mircan’a varana kadar bu toprakların ‘made in’i onlarca çeşit şarkı ve eğilim yer bulmuş kendisine. Çeşitse çeşit, renkse renk; Gülbahar Avrupa’da “world-music’in bilirkişisi” olarak nam salmış; bu nedenle de, bizim şarkılarımız konusunda gösterdiği fazladan hassasiyet ve ilgiyi önemsememiz gerek. Kendimizi ona karşı borçlu hissetmemiz de gerek; onun bizim için yaptıkları milyonlarca liraya yapılabilecek şeyler değil…
Yakın bir zamanda yayınlanan bir başka derleme albüm de, Pasaj, DMC ve Sony&BMG’nin, PowerTürk ile işbirliği yaparak yayınladığı “PowerTürk Müzik Ödülleri 2007” adlı albüm. Türkçe müziğin düzgün ve iyi radyolarından-televizyon kanallarından PowerTürk, bir zaman önce “Türkçe müziğin en iyileri kim?” şeklinde özetlenbilecek bir tarama-araştırma yapmış ve bunun sonucunda netleşmiş isimlere ödüllerini vermişti. İşte bu son albüm, bu ödüllü şarkıcıları-grupları bir araya toplamış. Albümde ağırlık (Yüksek Sadakat, Athena, Manga, Şebnem Ferah dahil) rock şarkılarda. Bu da normal; son birkaç yılın tutan-satan müzik eğilimi rock ve Power’ın ödülleri de, büyük çapta bu alanın isimlerine verilmiş. Bu albüm önemli bir başlangıç, keşke devamı gelse, keşke her kanal ya da gazete, kendi ödüllerinin albümünü yayınlasa; bu konuda “işler kesat”tı bizde, Power ve destek veren firmaların sayesinde yeni bir yol açılmış oldu.
Müzik dünyamızın medarı iftiharı Doublemoon’un “East 2 West”ine de yeni bir halka eklendi. Hep farklı-deneysel-alternatif olanın peşinden gitmekte olan Doublemoon’un “East 2 West” derlemeleri, bu firmanın bugüne kadar yaptığı işlerin önemini-büyüklüğünü gözler önüne seriyor. Şu hız çağında her şeyi son sürat unutur da olduk; bu nedenle, bu firmanın yayınladığı bütün albümleri kolay kolay hatırlayamıyor, alt alta koyup katalogunun önem ve ciddiyetini kavrayamıyoruz. “East 2 West”ler buna yarıyor işte; bu albümlerde bir araya getirilmiş isimlere bakıyor ve “O-ha! Ne baba isimler böyle ya!” diyor, bir defa daha Doublemoon’a duyduğumuz sevgi-saygı eksenli hislerle dolup taşıyoruz. Burhan Öçal, Mercan Dede, Baba Zula, Ayhan Sicimoğlu, Selim Sesler, Sabahat Akkiraz ve İlhan Erşahin gibi bu memleketin yüzünü yurt dışında ağartmış çok sayıda isim Doublemoon’un kanatları altında, yani bu albümde. İnsanı, müziğin karşısında ‘secde’ ettiren bir albüm bu, dizinin geri kalanında olduğu gibi.
Birileri çalışıyor, durmadan çalışıyor. Satar mı satmaz mı, ilgi görür mü görmez mi diye düşünmeden çalışıyor, lokmayı hazırlıyor, getirip kapımıza bırakıyor. (Gökten düşmüş üç elmaya-üç lokmaya da benzeyen bu albümlerin) tadına bakmak-bakmamak bize kalmış.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Başta “Bir Zamanlar” olmak üzere, Ossi’nin her şeyi
Başta “Bak Bir Varmış…” olmak üzere Odeon’un her şeyi
Başta “64” (DMC) olmak üzere, makul fiyatla pazarlanan her türden karışık albüm
Başta “PowerTürk Müzik Ödülleri 2007” (Pasaj-DMC-Sony&BMG) olmak üzere, radyoların öncülüğünde ya da sponsorluğunda hazırlanmış albümlerin büyük bir kısmı
Gülbahar Kültür’ün (3x2=6 CD’lik) “Made In Turkey” (Lola’s World) dizisi
Doublemoon’un “East 2 West” derlemeleri
SAKIN YAKLAŞMAYIN
“Anılar” ya da benzeri isimleri olan ve Hurşit Yenigünvari koroların seslendirdiği şarkılardan oluşan derme-çatma albümler
KEŞKE OLSA
Daha çok “Bir Zamanlar”, daha çok “Bak Bir Varmış…”, daha çok “64” benzeri albüm
“Bak Bir Varmış 64”, “Bir Zamanlar 164”, “1164”
Albümlere hiçbir biçimde dahil edil(e)memiş birkaç şarkılık yeni bir diskin hediye niyetine eklendiği bir “East 2 West” paketi
KEŞKE OLMASA
Boyası dökülmüş, kaportası yamuk, gazı basmaz-freni tutmaz karma albümler
NAİM DİLMENER