NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

BAŞ EĞMEDEN SATMADAN SATILMADAN

05 Mart 2023 Pazar 20:53
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Geçtiğimiz yıl on binlerce hayranı ile birlikte, 25. yılını İnönü Stadyumu’nda kutladı Grup Yorum. Her türden ırkçı/ayrımcı/cinsiyetçi sloganlara, ruh ve akıl tutulmalarına ev sahipliği yapmış bir “mekan”, bu sefer insanlık/özgürlük/eşitlik sloganları ve şarkıları ile dolup taşmıştı. Böyledir/budur Grup Yorum; yılmadan, yorulmadan, satmadan, satılmadan “yarın” için verir mücadelesini. Cephanesi şarkılardır ama amacın yüceliğinin altında ezdirmez de onları! Her şarkılarını en az, o çok kolladıkları sloganlar kadar önemserler; hatta belki bundan da fazlası, hem de her nota, her dizeyi.

Grup Yorum, önümüzdeki Pazar günü Bakırköy’de bir konser veriyor. Tam da kendilerine yakışacak bir şekilde adlandırılmış (“Ücretsiz Halk Konseri”) bu konserin ve gerçekleştiği alanın, yine düğün/bayram yerine dönüşeceğine hiç şüphe yok. Çünkü tıpkı grubun kendisi gibi, seveni ve seyircisi de hep “insan”dan ve “hayat”tan yana oldu. Kafası örümcekli olsun ya da olmasın, her türden gericinin/faşistin, her fırsatta yaymaktan vazgeçmediği gibi “kavga-gürültü” taraftarı değillerdir. Aksine, “barış”tan yanadırlar; ama ezenin/ezilenin olmadığı, sömürünün ortadan kalktığı, karınların doyduğu bir temel ya da zemin üzerine inşa edilmiş bir barıştan! Başka türlüsünün, başka bir düzen oyunu olduğunu da bilirler çünkü.

Bu bilinçle işte, grup ta seyirci de şarkılara sarılacak yine; zılgıt sesleri inletirken Bakırköy’ü, halaya durulacak.

Hayatı Kutsamak

Bu tür geniş alan, açık ya da kapalı mekan konserleri, tabiatları icabı başka türlü bir atmosfere sahiptir. Şarkıcının ya da grubun en az kendisi kadar, katılanların yani seyircinin kimliği de mühimdir, bu tür konser ya da etkinliklerde. Oraya akmayı, orda bulunmayı fişekleyen unsurun, ille de aleni bir biçimde “politik” olması gerekmez. Nihayetinde, etkinliğin bir “konser”den uzaklaşıp, (açık ya da kapalı) politik bir gösteriye dönüşmesi, işin tabiatı gereğidir. Grup Yorum ya da bir benzerinin (mesela İlkay Akkaya’nın ya da Selda Bağcan’ın) konserleri ya da Ciwan Haco’nun o dillere destan Batman gösterisinin, böyle bir noktaya evrilmiş olması bundandır. “Seyirci” yani orada olmayı bile isteye seçmişler, kendileriyle birlikte aynı şeyleri düşünen/isteyen birilerinin sahnede olduğunun bilincendedir. Ve zaten, bu nedenle orada/o alandadır.

Hayatın, kendimize benzerlerle birlikte paylaşılması hatta kutsanması olarak da kabul edebileceğimiz bu durumun vuku bulması için, sahnede olanın (ya da, şemsiyesi altında toplanılması tercih edilenin) bütün “itiraz”lar için “iyi bir örnek” olarak kabul edilmesi ya da seçilmesi, yeterlidir. “Rock” mesela, bu tür bir ortamın oluşmasını, neredeyse başka bir sebebe ihtiyaç kalmaksızın sağlayabilir. Bizim genç rock gruplarına bakmayın siz; rock, elbette bir itiraz ve bir başkaldırı müziğidir daha çok. Bugününden memnun olmayanların yaptığı, en az bir bu kadar memnun olmayıp yeni yollar arayanların dinlediği bir müziktir. Her zaman böyleydi, hala da böyle. Bu nedenle mesela, sağlamlığından kimselerin şüphe etmediği bir rock grubunun (mesela Pentagram ya da Bulutsuzluk Özlemi’nin) herhangi bir konseri de kendiliğinden coşku doludur; konserin mekanı da, kendiliğinden bayram yeri.

Ya da (içerde/dışarda farketmez) bir anti-kahraman Robert Smith (The Cure) konseri; durum aynıdır, değişmez. Bir kutlamaya gider gibi hazırlanır büyük bir çoğunluk. Zaten şarkıları(nı) son birkaç gündür sesi sonuna kadar açıp dinlemişizdir ve sahnede haraketlilik başlar başlamaz, biz de katılırız her söze. Bir marş gibi söyleriz her şarkıyı; hatta hayatımızın gerçek hikayesini dillendiriyormuşuz, anlatıyormuşuz gibi.

Yumruklar Havaya

17 Nisan’da işte, Bakırköy’de görülecek manzaranın böyle bir manzara olacağını söyleyebiliriz.

12 Eylül’ün altında kalmış kafa ve ruhları toparlama, mümkünse iyileştirme niyetiyle 80 ortalarında kurulmuş Grup Yorum, 26. yılına girdiği şu günlerde, (radyolar, televizyonlar, gazeteler, internet siteleri tam tersini tavsiye eder, hatta kapılıp gitmeyeni yok etmeye çalışırken hem de) hala doğru bildiğinden şaşmıyor, hala faşizme ve esarete pabuç bırakmıyor. Tam da, o şarkılarında/marşlarında söyledikleri gibiler, hala: “Önünde hiç eğilmedik, onurlu, başımız dik, duruyoruz karşınızda…”

Sesleri hala gür, çok gür. Ve gün gelecek, bu sesin duyulmadığı, bu sesin ulaşmadığı, yankılanmadığı tek bir yer kalmayacak. Sırada Bakırköy var.

Grup Yorum, Ücretsiz Halk Konseri, 17 Nisan 2011, Bakırköy

NAİM DİLMENER



Diğer Yazılar