AVANGARD OYUN HAVALARI
20 Haziran 2021 Pazar 13:32
Müzik piyasamızda, önündeki ile yetinmeyip durmaksızın yeni türlerin–formların peşinde koşan isimler hep olmuştur. Bu tür müzisyenler, denemekten bir türlü yılmaz; çevirir–eğer–büker, hiç yapılmamışı yapmaya, yeni kapılar açmaya gayret ederler. Zaten, (neredeyse herkesin tek tip bir müzik yapmak için yırtındığı) müzik piyasamızın hala çökmeyip ayakta kalabilmesini de tamamen bu tür müzisyenlere borçluyuz.
Yaptıkları, yayınladıkları satmaz–ses getirmez gibi görünür ama gerçek aslında öyle değildir. Yaptıkları her zaman dikkate alınır, önerdikleri–sundukları her farklı deney ya da sentez anında kapışılır, “tek tip” müziği bir üst seviyeye evirebilmeye gayret edenler tarafından resmen talan edilir.
Bu öncü dediğimiz müzisyenlerin en önde gelenlerinden ikisi de Levent Akman ve Murat Ertel’dir. Bu iki müzisyenimiz, Zen projesi içinde yaptıkları yetmezmiş gibi, bir zamandır, BaBa ZuLa adı altında da keşiflerine–yolculuklarına devam etmekteler. BaBa ZuLa, bir iki hafta önce, çok rahat şekilde “deneyselin deneyseli” olarak nitelendirebilecek bir albüm yayınladı: “Ruhani Oyun Havaları”.
BaBa ZuLa; dener ya da oynarken “bir başına” değil, “bir takım” olmanın da önemini bilenlerden. Massive Attack ve benzeri aykırı isimlerle yaptığı ortak çalışmalarla ünlü Mad Professor (Neil Fraser), albümün mix ve mastering vazifesini üstlenmiş. Laço Tayfa’dan Hüsnü Şenlendirici ise, klarnetiyle katılmış bu oyun havasına.
“Tabutta Rövaşata”, “Renkli Türkçe” ve “Dokuz” gibi filmlerin;“Küçük Prens”, “Kurbağa Öyküleri” ve “Mutfak Kazaları” gibi oyunların altına döşedikleri müzik ile de herkesi mest etmiş BaBa ZuLa; “Ruhani Oyun Havaları” ile, müziği, şu memlekette gelinebilecek en uç noktaya kadar çekiştirmişler. Her deneysel çabada olduğu gibi, bu albümde de, son derece kapalı, girilmesi epeyce zor geniş bir alan mevcut. Dinleyici, yapılanı anlamamak-anlamdıramamak gibi bir tehlike ile karşı karşıya. Ama bu işin doğası böyle. Daha ilk ses ya da notadan itibaren kolaylıkla deşifre edilebilen bir albüm, zaten “farklı” ya da “deneysel” olarak nitelindirilemez.
BaBa ZuLa, günümüzün değil, geleceğin müziğini yapmakta. Onlar bu iddiada hiç bulunmadı ama, yapılan iş ortada. Bu nedenle, dinleyicinin, elinden gelen her türlü gayreti gösterip, albüme sızma becerisini göstermesi gerekmekte. Bunu bir tür oyun haline bile getirebilirler. Duyulan “ses”lerin ne olabileceği / nasıl bir aletten çıkabileceği üzerine yürütülen tahminlerle başlayıp, Mad Professor damgası arama-bulmaya kadar varan bir oyun.
Ama, “Ben ders çalışır gibi müzik dinlemek istemiyorum” diyebilecek olanları da tatmin edecek bir albüm bu. Bir albümün sağını solunu fazlaca kurcalamadan kendini akıntıya bırakmak isteyenler de Baba Zula’dan nasibini alabilir. Hüsnü Şenlendirici’nin klarneti, hiç kimsenin yerinde oturmasına izin vermiyor nasıl olsa. Ama, “60–70–80” diye değil de; “KGB, CIA, MHP...” şeklinde “Kısaltmalar” ile boylanabilecek dans pistinde biraz dikkatli olmak lazım. Ne de olsa yerin (hala) kulağı var. Ama terden sırılsıklam olduğunuzda, “Güzel oldu” deyip bir kahkaha patlatmanız serbest. Kahkahanızı Brenna Mc Crimmon duyar mı bilmem ama BaBa ZuLa mutlaka duyacak ve keyfi yerine gelecektir. “Baba” dediklerimiz, en çok evlatları–dinleyicileri gülsün–eğlensin ister.
BULURSANIZ KAÇIRMAYIN
Üç Oyundan Onyedi Müzik / Baba Zula –Doublemoon – CD
Tabutta Rövaşata / BaBa ZuLa–Ada–CD
Ruhani Oyun Havaları / BaBa ZuLa – Doublemoon–CD
Derya / Zen–Ada-CD
Sesimizi Yükseltiyoruz / Derleme–Ada–CD
East 2 West / Derleme–Doublemoon- CD
NAİM DİLMENER
[email protected]
Diğer Yazılar
17 Aralık 2024 Salı 21:13
EMI, Türk popunun emektarlarından Hurşit Yenigün’ün önderliğinde çok parlak çok da sıra dışı bir projeye imza attı. EMI, Türk popunun altın çağı olan 70’lerden, o döneme sahiden damgasını vurmuş sanatçı ve şarkılardan bir demeti tek bir albümde getirdi önümüze. Nur Yoldaş, Banu, Melike Demirağ, İskender Doğan, Ercan Turgut, Kartal Kaan, Güzin ile Baha, Esmeray, Semiha Yankı ve Atilla Atasoy; o zamanlar bile bir araya gelememişken, bu sefer Hurşit Yenigün’ün önderliğinde toplandılar ve en önemli şarkılarını, Türk popunın tarihinde zaten çoktan yerini almış şarkılarını yeniden söylediler. Hepsi birden; Hurşit Yenigün’ün Sezen Aksu tarafından söylenmiş “Gölge Etme” adlı şarkısının üstüne yeniden yazılmış “Çok şükür tekrar kavuştuk birbirimize, bir hüzünlü şarkı oldu ayrılık bize” dizeleri ile açıyor albümü ve sırayla, birer birer en önemli şarkılarını söylemeye geçiyorlar.
11 Aralık 2024 Çarşamba 16:27
Kitsch’ten bol bir şey yoktur Türk topunda. Ama ‘en, en, en kitsch?’ diyecek olursanız Rana ve Selçuk Alagöz diyebilirim. Bütün bir müzik geçmişlerini, bizi eğlendirmek, keyiflendirmek, güldürmek üzerine kurdular… Bütün o kılık kıyafetler, şarkı sözleri, plak kapakları, Kızılderili tabloları, ‘Stüdyo Taç’ fotoğrafları, Malabadi Köprüsü’nde başlayan ve biten aşkların öyküleri, Edremit’ten Van’a bakmalar. Hepsi, hepsi parmak ısırtacak güzellikte. Alagözler koca bir tarihi böyle kurdular ve hâlâ devam ediyorlar.
17 Kasım 2024 Pazar 10:16
Tam dört yıl önce kaybetmiştik Hamiyet Yüceses’i, 10 Temmuz 1996 tarihinde. Türk Sanat Müziği’nin bu ‘ölmez’ şarkıcısı, 80’li yaşlarının hemen başında aramızdan ayrılmıştı. Yazılarımda; ‘ölmez’, ‘muhteşem’, ‘mükemmel’, ‘inanılmaz’ gibi sıfatları çok sık kullandığımı bu konuda cimrilik etmek bir yana aksine son derece bonkör davrandığımı herkes bilmekte. Ama doğrusunu söylemek gerekirse, kimi zamanlar; okurun, bu sıfatları uygun bulduğum insanlara dudak büktüğünü ya da burun kıvırdığını hissetmiyor ya da duymuyor değilim. Benim ‘muhteşem’im, herkesin ‘muhteşem’i olmuyor kimi zamanlar. Bu, yazmakta ya da anlatmakta olduğum kişinin bu sıfatı hak etmiyor olmasından değil, herkesin, benim kadar abartmaya niyetli olmamasından kaynaklanmakta. Ama bu sefer, herkesin, hepinizin, benimle hemfikir olacağınızdan asla şüphe duymadan uçuşturacağım en şahane sıfatları... Yazının konusu Hamiyet Yüceses, öyle olunca da akan sular herkes için durmakta...
03 Kasım 2024 Pazar 09:24
Esmeray, tam da “Eski Dostlar” projesi içinde yer almış, çalışmanın – şarkı söylemenin tadını yeniden çıkartabilmeye başlamıştı. Hayat, daha fazlasına izin vermedi. Türk popunun gelmiş geçmiş en renkli şarkıcılarından biri olan Esmeray, daha yapacağı onlarca şey varken, genç sayılabilecek bir yaşta aramızdan ayrıldı. Şarkıcının anısına, geçtiğimiz günlerde özel bir gece düzenlendi. Bu gecede, başta, vefa duygusu en gelişmiş sanatçılarımızdan Sezen Aksu olmak üzere, epey sayıda isim sahneye çıktı, Esmeray şarkıları söyledi. Şimdi de, Tan Müzik, “Unutamadık Seni / Unutama Beni” adlı bir albüm verdi piyasaya. Otuz yıla yakındır şarkı söyleyen Esmeray’ın, müzikal geçmişinin en önemli anları – noktaları yer almakta bu albümde.
07 Ekim 2024 Pazartesi 22:49
Hepimizin ağzında aynı cümleler, aynı sloganlar: “Müzik piyasamız çöktü! Artık kim, neden albüm (ya da şarkı) yapsın ki? ADSL’ler, 3G’ler gürül gürül, daya aletini bedava doldur!” DMC’nin başındaki Samsun Demir’in bir televizyon programında söylediği gibi her şey; “Musluklardan bedava meyve suyu, gazoz, ayran aktığını düşünün; bunlara para verip de alan çıkar mı hiç? Müzik de öyle, musluklardan bedava akıyor şimdi.”
Demir’in metaforu doğru ve zekice. Şarkılar “Her şey serbest!” diye sular seller gibi (bedava elbette) kapışılıyorsa, içinde akrep olsun olmasın, kim elini cebine atar ki? Artık öyle olduğu içindir ki, daha az yazılıyor-yaratılıyor, bunların da daha azı yayınlanabiliyor. Çünkü kimsede moral-motivasyon kalmadı.
28 Eylül 2024 Cumartesi 19:52
Şu ‘Popstar’ ve benzeri yarışmalar, bir sürü şeyin yanında şunu da gösterdi: Herkes ünlü olmak istiyor. Şarkıcı, olmadı oyuncu, o da olmadı dizici, sunucu ya da futbolcu. Eh, kimseye “Ne gerek var şimdi, otur oturduğun yerde!” demeye hakkımız yok, isterler elbet; renkli hayat-eğlence bu işte, para bu işte. Böyle bir toplu isteğin elbette tatsız bir yanı da var. Hiç normal seyirci – dinleyici kalmayabilir geriye…
Ama, “Rekabet bunu gerektiriyor zaten” der, birbirimizi dinler ya da seyrederiz artık, bu saçma durum da böyle çözülür. Ünlü olmanın yolunu bir şekilde açmış olanlardan ikisinin, Bayhan ve Sezen’in albümleri henüz yayınlandı. Bayhan ilk, Sezen ise ikinci Ahmet Özden postasından.