İNCİ İÇİN...
İnci Demirkol’u kaybettik… Ne denilebilir İnci’nin ardından... Ne denli iyi yürekli bir insan olduğu öncelikle. Anaç, fedakâr, samimi, güvenilir, vefakâr, sevgi dolu, yardımsever olduğu… Hiç kimseyi incitmeden yaşadı. Ankara Film Festivalinin kendisiydi öte yandan. Evimizdi, ablamızdı, dostumuzdu. Az ve öz kalanlardandı. Başta biricik yoldaşı ve eşi İrfan olmak üzere bütün sevenlerine sabır dilerim. Hepimize. Unutulmayacak kesinlikle!
İnci Demirkol, emekti. Bizlere ve kendisine Mahmut Tali Öngören ve Aziz Nesin’den miras Ankara Film Festivali gözbebeğiydi İnci’nin… Koşuşturarak, yoktan var ederek, iğneyle kuyu kazarak, ter akıttı festivale İnci, hepimizin gözü önünde. Hiç dert etmedi terslikleri. İnadına hep gülümsedi. Hepimize moral verdi, umut oldu. Sırtımıza terlemeyelim diye tülbent koyan bir anneydi o…
İlk tanışmamız üzerinden çeyrek asır geçmiştir. Bugün aramızda olmayan bir diğer melek, meslektaşım ve biricik kardeşim Murat Özer dahil biz SİYAD’lı sinema yazarları tayfasını çok severdi İnci! SİYAD’ın yaramaz çocuklarıydık biz o zamanlar… Öyle derdi. Anne gülümsemesiyle karışık… Festival bitip evlerimize dönerken yolcu ederdi bizi. Sağ salim geri dönelim diye arkamızdan su döken aile fertleri gibi. Paylaşırdık. Sadece gündelik hayatı değil, dertlerimizi, neşelerimizi, sevdalarımızı, hayal kırıklıklarımızı bile… Dinlerdi. Bilgelik ve şefkatin vücut bulmuş haliydi.
Ankara kişisel tarihimde çok önemlidir. İstanbul’u, evi geride bırakıp, beş sene üniversite okuduğum, belki de gerçek anlamda büyüdüğüm şehir. Okuldan sonra sinema sevdası her şeyin önüne geçti. Filmler… Sinema yazarlığı, festivaller… Ankara’da oluşan yeni ve sağlam dostluklar… İnci, İrfan, Yeşim, Aysan, Can, Zeynep, Emrah, Sami, Ezgi, Kıvanç, Serdar, Ali İhsan, Ali, Oktay, Özgür, Ahmet, Başak, Pınar, daha kimler kimler…
Büyülü Fener, Orta Dünya, Kızılay, Kavaklıdere, Tunus Caddesi, Cinnah, Çankaya, Aşağı Ayrancı, konakladığımız nice oteller, dost meclisleri, birlikte olmanın değil sırf; birlikte kalabilmenin şerefine kalkan kadehler, dizeler, anlamlar ve yine filmler… İnci yok artık. Festivalin başkanını, dostumuzu, ablamızı, annemizi yitirdik. Eksik Ankara… Bir yokken çok eksiğiz; üstelik o biri İnciyse… Kıymetli dost Yeşim Ekim söyledi en önemli şeyi; İnci’nin kaybının ardından. Dedi ki: ‘İnci çok özel bir insandı… İnan kendi bile bunun farkında değildi!’.
Ben farkındaydım. Hepimiz, herkes farkındaydı! İnci çok çok özel bir insandı… Günümüzün hain, nobran, acımasız, zalim, kaypak, atıştırmalık, çıkarcı, kadir kıymet bilmez arkadaşlıklarında, tanışıklıklarında eksik olan dost sıcağı, dost bakışları… Böyle de gider herhalde… İnci yok artık. Böyle de gitsin…
İnci, bu arada Mözer seni karşılar orada! Seni güldürür. Bizim için de gülün, basın kahkahayı hesapsızca…
MURAT ERŞAHİN