Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

49. ANTALYA ALTIN PORTAKAL 09 EKİM

10 Ekim 2012 Çarşamba 11:54
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

9 Ekim hızlı başladı. ‘Ulusal Yarışma’da günün ilk galası, Ersin Kana’nın yazıp yönettiği politik gerilim “Hile Yolu” oldu. Derin suç yapılanmasının iki tetikçisi Korhan ve Murat… Hrant Dink cinayetinden sonra yaşananlar. Ergenekon operasyonları, suç örgütünün istekleri ve kirli, hileli bir bataklıkta batmamak için çabalayan kurbanlar. Ozan Bilen ve Serkan Yakan’a, Mazlum Kiper’in eşlik ettiği film, siyaseten çok doğru ve sağlam bir yapıya oturmamakla birlikte, sinemamızda fazla örneği olmadığı için ilgi gördü. Batıda uzun yıllardır çok iyi örneklerini izlediğimiz politik sinemanın, atmosferi ve öykü çatısı iyi kurulamamış bir örneği son tahlilde. Daha derinlikli olmalıydı sonuçta perdeye yansıyanlar; eldeki malzeme düşünülürse. Politik ve felsefi altyapının daha sağlam olması gereken anlatılanlar biriydi yapım.

Venedik film festivalinde ‘Genç Aslan’ ödülünü elde eden Ali Aydın’ın yazıp yönettiği “Küf”, günün ikinci filmi olarak yansıdı perdeye. Genç yönetmenin ilk filminde başrolü Ercan Kesal üstlenmişti. Tansu Biçer ve Muhammet Uzuner’di rol arkadaşları. Anadolu’nun zamanın yavaş aktığı, hatta ‘düştüğü’ sessiz bozkırında yapayalnız bir adam; Basri. Demiryollarında yol bekçisi olarak çalışıyor. Diğer yandan ‘bekliyor’. On sekiz yıl önce kaybolan oğlundan bir haber bekliyor. Her aybaşı, oğlunu bulmak için yazdığı dilekçeler. En azından cesedini bulmak, onu; annesinin yanına gömmek. Öte yandan çevredeki karakterler. Çaresizlik, umutsuzluk ve kapkara bir yalnızlık. Öykü, mesele ve biçimin buluştuğu film; festivalin en iyi yapımlarından biri olarak gözükse de; biraz hesap, kitap, gönye, cetvel içeriyordu sanki. Yani, fazla ölçülü biçiliydi perdedeki. Nuri Bilge Ceylan planlarının neden eklemlendiği sorusu sonra. Onlarsız da güçlü film oysaki… Ali Aydın’ı takip etmek gerekli. Umut veren bir sinemacı olduğu besbelli.

Günün son filmi “Zerre” oldu. Benim şimdiye dek en sevdiğim film. “Güzelliğin On Par’ Etmez” ile birlikte. Belgesel ve kısa metrajın ardından ilk uzun metrajını yöneten Erdem Tepegöz’ün senaryosunu da kaleme aldığı “Zerre”, epey dokunuyordu izleyene. Bir belgesel gerçekliğinde memleket halleri. Hasta küçük kızı ve yaşlı annesine bakan; hayata tutunmaya çalışan Zeynep’in öyküsü. İşsizlik, yoksulluk, yoksunluk, tıka basa imkânsızlıkla yoğrulmuş büyük şehrin küçük insanları. Korunaksız, yalnız. Onca yoksulluk varken gülümseme çabası. Yarına ertelenen umut. Havada uçuşan sayısız zerrecikler gibiler gerçek kahramanları hayatın… Boğazınıza takılıp kalan bir şeyler filmin ardından. Perdeden geçen gerçeklik hissi. Haksızlıklar, çaresizlikler içinde tutunma çabası; günü kurtarma. Ses ve görüntünün uyumu. En iyi ses çalışmasının belirgin olarak öne çıktığı film, duygu dolu ve ‘doğru’. Uzun süredir izlemediğiniz iyi aktris Jale Arıkan. Çok iyi. Rüçhan Çalışkur ve Özay Fecht bir de. Özellikle Özay Fecht’in performansı, olabildiğince gerçek. Müthiş bir iş çıkarmış. Uzun yıllar boyu akıldan çıkmayacak bir karakterle zihne takılıp kalıyor Fecht. Erdem Tepegöz’ü kutluyor, takip edilecek genç yönetmenler arasına adını ekliyorum.

Evet… Kaldı iki gün, üç film…

Bir de alkış raporu vermek isterim Antalya’dan… Antalyalı seyirci jürinin popüler isimlerini alkışlamayı seviyor. Jürinin gala gösterimlerinde salona giriş sıraları değişti. En çok alkışı alan Selçuk Yöntem olunca, jüri başkanı Hülya Avşar, taktik değişikliği yaptı ve salona en son girmeye başladı. Alkış sıralaması değişmedi ama. Yöntem birinci, Avşar ikinci, Ayşegül Aldinç ve Sümer Tilmaç üçüncü, Dördüncü sırada Mine Kırıkkanat yer alıyor. Antalya’da yağmur akşamları hız alıyor. Şöyle sıkı bir yağıyor gece. Ardından güneç açıyor sabahları. Organizasyonsa sorunsuz. Gayet iyi işliyor mekanizma. Akdeniz, filmler ve biz, salınıyoruz…
MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar