Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

49. ANTALYA ALTIN PORTAKAL 06-07 EKİM

08 Ekim 2012 Pazartesi 06:20
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

49. Antalya Altın Portakal Film Festivali 6 Ekim Cumartesi akşamı, şiddetli yağmur ve fırtına eşliğinde başladı. ‘Cam Piramit’te gerçekleşen açılış yoğun ilgi gördü. Festivalin onur konuğu Türkan Şoray’dı. Antalya Büyük Şehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile birlikte açtı Sultan, 49. Festivali.
Bu yılki ‘Yaşam Boyu Onur Ödülleri’; aynı zamanda Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı olan, usta Macar yönetmen Istvan Szabo’ya, yönetmen Duygu Sağıroğlu’na, yapımcı Necip Sarıcı’ya oyuncular Güler Ökten, Salih Güney ve Meral Zeren’e sunuldu. Emektar ışık şefi Erol Batıbeki, ‘Sinema Emek Ödülü’nün sahibi olurken, Işık Yenersu’ya ise ‘Yıldırım Önal Anı Ödülü’ takdim edildi. Yenersu, konuşmasını sonlandırırken, sahnede yer alan cansız manken görünümündeki canlı heykellerden birinin yanına kadar giderek, ‘işte festivale bu yüzden de çok teşekkür ediyorum’ dedi ve canlı heykellerin birinin elindeki bağlamanın üzerindeki “Sivas’ı Unutma” yazısını gösterdi!
Festivalin ana teması mizah, muhalefet ve demokrasiydi. ‘Muhalefet ve demokrasi’; sanatın ve festivallerin olmazsa olmazlarıydı elbet. Mizah ise; hemen her dalda ‘ben de varım’ diyen Ömür Gedik’le gösterdi kendini. Açılış gecesinin müzikal sesi, seslendirmeye çalıştığı ondan fazla şarkıyla Ömür Gedik oldu. Yetersiz ‘solistlik’ performansı ile zayıf notla ayrıldı geceden Gedik. Kimileri tarafından ‘cüret’ olarak nitelenen ‘medeni cesareti’ ise övgüye değerdi!

7 Ekim Pazar günü, Soner Yalçın imzalı belgeselle başladı. Yaklaşık iki yıldır Oda TV davası kapsamında Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Soner Yalçın’ın yönettiği “Menekşe’den Önce” adlı belgesel, Sivas katliamını ve sonrasında yaşananları öykülüyordu. Katliamın yaşandığı Madımak Oteli’nde yaşananlar ve halen kanayan yürekler… Madımak Oteli’nde öldürülen 33 kişiden biri olan şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok da gösterime katılanlar arasındaydı. Büyük bir ilgiyle karşılandı belgesel. İzdiham yaşandı. Gösterimden önce Soner Yalçın’ın gönderdiği mektup da okundu.

Ulusal Yarışma ise, “Vali” adlı filmle tanıdığımız M. Çağatay Tosun’un yönettiği “Derin Düşün-ce” adlı filmle başladı. İçerdiği ensest meselesi ile gösteriminin ardından sıcağı sıcağına epey tartışılan ve uzun süre tartışılacağa benzeyen film, hararetli dakikaların yaşanmasına neden oldu. Gösterimin ardından, salonu terk eden bir kadın izleyici; ‘bu çocuk pornosu, neden alkışlıyorsunuz bunu?’ diyerek bağırdı. Filmin, jüri arasında da tartışmalara neden olduğu iddia edildi. Toplumun kanayan yarası ‘ensest’ üzerinden dolaylı ve oldukça ‘arızalı’ bir öyküydü perdeye yansıyan. Bıçak sırtı mesele, sinemasal zaaflarından dolayı kaçırılmış bir fırsattı işin aslı. Anlatılamamıştı. Büyüsü yoktu işin.

Günün ikinci yarışma filmi ise Ahmet Sönmez imzalı “Elveda Katya”ydı. Başrolünü Kadir İnanır’ın üstlendiği dramda; usta aktris Rüçhan Çalışkur, Caner Cindoruk ve Anna Andrusenko, oyuncu kadrosunu oluşturan isimler arasında öne çıkanlardı. Katya rolünde Anna Andrusenko’nun performansı ‘Altın Portakal’a göz kırpıyordu sanki. Yetimhanede büyüyen Gürcistanlı Katya, babasının Trabzon’da yaşayan Yunus Kaptan olduğunu öğrenir ve babasını tanımak için Türkiye’ye gelir. Duygusal anları ve can alıcı diyaloglarıyla salondaki izleyicilerin alkışını toplayan filmi, geleneksel Yeşilçam sinemasına saygılarını sunan ‘klasik bir yapım’ olarak niteleyebiliriz.
TV filmi yapısı, ‘düz’ bir çizgi çizen anlatı ve birçok yerli yapımda eksik olan ‘sinema büyüsü’, başı sonu olan, ‘derli toplu’ filmin eksileriydi. Senaryodaki kimi diyaloglar ise gerçekten iyiydi; hakkını vermek gerek. Filmin senaryo danışmanı Cem Başeskioğlu ve senaristi Nalan Merter Savaş’ın isimlerini not düşelim. ‘Yunus kaptan olmak önemli. Sana da, varsınlar Yunus desinler, Hacı Kaptan demesinler’, alkışlanan diyaloglar arasında akılda kalanlardan biri oldu.

Evet; festival hızını aldı, sürüyor. Bakalım neler bekliyor bizleri?
MURAT ERŞAHİN




Diğer Yazılar