30 TEMMUZ 2010
Temmuz vizyonu üç filmle sona eriyor. Sezonun merakla beklenen filmi ´´Başlangıç´´ bu hafta sinemalarda.
Başrolünü Leonardo DiCaprio´nun üstlendiği Christopher Nolan imzalı ´´Inception / Başlangıç´´ aksiyonu ve gerilimi yüksek bir bilimkurgu. Zihnin dinlenmeye geçtiği rüya anlarında insanların bilinçaltındaki sırları çalan tecrübeli bir hırsız olan kahramanımız, bu kez bir fikri çalmakla değil, tam tersi onu zihne yerleştirmekle görevlendirilir. ´´Following´´, ´´Memento´´, ´´Insomnia´´, ´´Batman Begins´´, ´´The Prestige´´ ve ´´The Dark Knight´´ gibi önemli filmlerin usta yaratıcısı Nolan´ın yazıp yönettiği sürükleyici ve gizem dolu öykünün, sezonun en önemli filmleri arasında olduğunu düşünüyorum. İstanbul dışında olduğum için basın gösterimine katılamadığım bu iddialı yapımı, ben de sizlerle birlikte izleyeceğim. İzleyemediğim bir başka film ise ´´Anneler ve Kızları´´. 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali´nin kapanış filmi olan duygusal yapımda, Naomi Watts, Samuel L. Jackson ve Annette Bening başlıca rolleri üstleniyorlar. Üç kadının farklı düzlemlerde gelişen hikâyeleri ve annelik kavramı üzerine anlatılan bir öykü. Toronto, San Sebastian ve bağımsızların kalesi Sundance gibi festivallerin resmi seçki bölümlerinde yer alan dramı Kolombiyalı dev kalem Gabriel Garcia Marquez´in oğlu olan ve ´´Nine Lives / 9 Hayat´´ filminden tanıdığımız Rodrigo Garcia yazıp yönetmiş. Haftanın diğer filmi, Fransa - Güney Kore ortak yapımı etkileyici dram ise notlarımızda yer alıyor… Herkese iyi seyirler!
YEPYENİ BİR HAYAT
Atalay Taşdiken´in çok sevilen ´´Mommo / Kız Kardeşim´´ filminin sona erdiği yerden başlıyor ´´Yepyeni Bir Hayat´´ sanki. Son derece duyarlı, dokunaklı, alabildiğine insancıl bir film Fransa – Güney Kore ortak yapımı. Ounie Lecomte´nin yazıp yönettiği yürek burkan dram, 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali programında da yer almıştı. Yönetmenin kendi hayat öyküsünden esintiler taşıyan yapım, çok sevdiği babası tarafından yoksul bir yetimhaneye bırakılan dokuz yaşındaki bir kız çocuğunun hikâyesi. Babasının mutlaka geri döneceğine inanan küçük kız, zorlu hayatla başa çıkarken, büyürken yani, bir yandan da örselenen yanlarını tedavi etmeye çalışır. Bütün çocukların düşlerini, yetimhaneyi ziyaret eden varlıklı batılı çiftler tarafından evlat edinilmek süslemektedir. Hayat dediğimiz acı tatlı oluşun olanca ağırlığını erkenden hisseden bir çocuğun gözünden izlediğimiz haksızlıklar, dostluklar, hayaller, hayal kırıklıkları, keder, ölüm, aşk, sevgi, ve çocukluk… Hüzünleneceğiniz, muhtemelen ağlayacağınız duygu dolu film, bunu büyük bir samimiyetle yapıyor. Kıvırmadan, sömürüye kaçmadan, içten gelen bir doğallıkla… Küçük kahramanımız Jinhee´yi sarıp sarmalıyorsunuz oturduğunuz koltuktan. Kırılgan nefesini hissedip, saçlarını okşarken, uykuya dalmadan hemen önce sıcacık bir masal anlatmak istiyorsunuz ona. Hayat yanı başımızdan bütün duyarsızlığıyla akıp geçerken, önemli ayrıntıları fark edebilmenin buruk ama güç veren tadına varabilecekler için yerinde bir deneyim. Bol ödüllü filmin minik başrol oyuncusu Sae Ron Kim ise gerçekten müthiş…
MURAT ERŞAHİN