Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

30 AĞUSTOS 2024

29 Ağustos 2024 Perşembe 20:54
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Resmen ve fiilen 2024’ün yaz mevsimini noktalıyoruz bu hafta. Kaç yaz kaldı önümüzde bilinmez… Yaz aylarının son vizyonu kalabalık yine! Önümüz sonbahar… Eylül hem de! Yeni başlangıçların, umutların, hayal kırıklıklarının, kavuşmaların ve ayrılıkların ayı.  Vizyon filmlerinin tanıtımı ve artık sizin de ilgiyle takip ettiğiniz ‘Sinema Tarihinden 5 Klasik’ ‘Hafta Sonu Aile Sineması’ ve ‘Tarihte Bu Hafta’ bölümleri dışında, haftalardır artık tarihte ve anılarda kalmış bir Kadıköy sinemasını anımsatıyorum sizlere. 
Devam ediyoruz!
İstanbul’un orta yeri sinemadır ya; Kadıköy’ün her köşesi sinematografiktir! Saint Joseph’in duvarı, Kadıköy Anadolu’nun denize inen yolu, Çarşı’nın balıkçıları, Kalamış’ın ağaçları, Kızıltoprak’ın rüzgârı, Moda’nın iskelesi, okulları, çeşmeleri, kiliseleri, köşkleri, çayırları, eczaneleri, lokantaları, meyhaneleri, kulüpleri, lokalleri, esnafları, doktorları, yazarları, şairleri, spor kulüpleri, hamamları, tramvayları, kedileri, köpekleri, renkli simaları ve elbet sinemaları… Kadıköy, günümüzde olduğu gibi eskiden de kültür ve sanata ev sahipliği yapıyordu. Beyoğlu ve Şehzadebaşı gibi Kadıköy de sinema salonlarının merkez semtlerinden biriydi. Bahariye Caddesi ve civarından Bostancı’ya dek uzanan bölgede çok sayıda kışlık kapalı salonlar ve yazlık bahçe sinemaları vardı. Çok azı günümüze kadar varlığını sürdürmeyi başarırken birçoğu yıkıldı, yok oldu, dönüşüme uğradı ve isimleri unutulmaya yüz tuttu.
Bu hafta sırada Opera Sineması var…

OPERA SİNEMASI
Kadıköy’de Süreyya Sineması’ndan sonra yapılan Opera Sineması son derece lüks ve zevkli bir binaydı. Sahibi Kadri Cemali Sümer Bey sinemacılıkta isim yapmış, Beyoğlu’nda da sinemaları olduğu için Sinemacı Kadri Bey olarak ün salmıştı. Sinema binasının bulunduğu yerde 1920’li yıllarda Sultan Hamid’in ahvadından bir ailenin oturduğu üç katlı, beyaz boyalı, önünde bir bahçesi ve çam ağaçları bulunan büyük bir konak vardı. Bir sebeple aile evden ayrılmış, Göztepe istasyonuna yakın bir eve taşınmıştı. Desenli yüksek tavanları, bazı odaları çepeçevre ayna kaplı, geniş salonları olan Konak son derece görkemli idi. Aile Göztepe’ye taşındıktan sonra bu bina yıkıldı, antika eşyaları haraç mezat satıldı. Fransız, İngiliz, Rum açıkgöz alıcılar antikaları topladıkları gibi sökülen binanın bazı kısımlarını da yurt dışına çıkardılar. Muhteşem konağın yerinde Canan Sokağı’na kadar uzanan meyilli boş bir arsa kaldı. Kısa süre içinde yapılan derme çatma kulübelere fakir halk gelip, yerleşti. Ağaçlar kesildi, güzelim bahçe konakla beraber yok olmuş, eski halini bilenler için tanınmaz hale gelmişti. Kadri Bey, sinemasını işte bu arsaya yaptı ve sinema 1938 yılında görkemli bir törenle açıldı. İlk film olarak devrin en sevilen çifti Nelson Eddy ve Jeanette Macdonald’ın başrolleri paylaştıkları ‘Seviştiğimiz Günler’ adlı film gösterildi. Sinema binası çok lüks inşa edilmiş, Balkanların en güzel yapısı olarak isim yapmıştı. Sinemaya rağbet günden güne arttı. Bilet bulmak güçleşti. Devrin gençleri birbirlerini görebilmek için her cumartesi gecesi en temiz ve güzel kıyafetlerini giyer, günlerce önce bilet alır, o gece sinemada hazır bulunurlardı. Bu durum adeta bir gelenek halini almıştı. Kadri Cemali Bey’in vefatına kadar halkın isteği sürdü; fakat sahibinin ölümünden sonra müessesenin bakımı da işletmeciliği de her yıl biraz daha geriledi. Masrafını karşılayamaz oldu. 1976 yılında güzelim bina yıkılarak yerine bugün de hala faaliyetini sürdüren Opera Pasajı yapıldı.

 

 

SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
The Panic in Needle Park / Esrar Bitti
(Yönetmen: Jerry Schatzberg / 1971)

…And Justice for All / Herkes İçin Adalet
(Yönetmen: Norman Jewison / 1979)

Cruising / Devriye
(Yönetmen: William Friedkin / 1980)

House of Games / Oyun Evi
(Yönetmen: David Mamet / 1987)

Glengarry Glen Ross / Amerikalılar
(Yönetmen: James Foley / 1992)

 

 

HAFTA SONU AİLE SİNEMASI

ANNE VE BABA İÇİN
The Hunt for Red October / Kızıl Ekim
(Yönetmen: John McTiernan / 1990)

In the Line of Fire / Ateş Hattında
(Yönetmen: Wolfgang Petersen / 1993)

Apollo 13
(Yönetmen: Ron Howard / 1995)


ÇOCUKLAR İÇİN
Tenkû no shiro Rapyuta / Gökteki Kale
(Yönetmen: Hayao Miyazaki / 1986)

Kaguya-hime no monogatar / Prenses Kaguya Masalı
(Yönetmen: Isao Takahata / 2013)

Omoide no Marnie / Marnie Oradayken
(Yönetmen: Hiromasa Yonebayashi / 2014)

 

Vizyonda bu hafta (30 Ağustos 2024)
Altısı yerli yapım olmak üzere toplam on iki yeni film yaz mevsiminin resmi olarak son vizyon haftasını oluşturuyorlar.
Şehir dışında bulunduğumdan ve kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan dolayı 30 Ağustos haftasının filmlerine yapım notlarıyla değineceğim.
Almanya-İngiltere ortak yapımı ‘Falling into Place / Aşka Düşmek’, Aylin Tezel tarafından yazılıp yönetmiş. Aktris kökenli Tezel’in ilk uzun metrajı olan romantik dram, otuzlu yaşlarında olan Kira ve Ian’ın öyküsü. Londra'dan, geçmişlerinden ve şimdiki hayatlarından kaçmakta olan ikili, ilk kez İskoçya’nın batı kıyısındaki Skye Adası’nda bir araya gelirler. Aralarında büyük bir çekim hisseden iki yabancı, bir buçuk günün ardından birbirlerinden ayrılıp, Birleşik Krallık’ın başkentine, eski rutinlerine geri dönerler. Bir başkasına gerçek anlamda bağlanmaya hazır olmadan önce ikisinin de kendilerinden kaçmayı bırakması gerekecektir. Aylin Tezel ve Chris Fulton’ın başrolleri paylaştıkları romantik yapımda diğer önemli rolleri İrlandalı usta aktris Olwen Fouéré, Alexandra Dowling ve Juliet Cowan üstleniyorlar.
Chris Weitz’ın yazıp yönettiği gizem yüklü korku gerilim, bilim kurgu öğeleri de içermekte! ‘AfrAld / Sizi Dinliyor’, devrim niteliğindeki yeni bir ev cihazı olan AIA adlı dijital aile asistanını test etmek üzere seçilen bir ailenin başından geçen ürkütücü olayları taşıyor perdeye! John Cho, Katherine Waterston, Havana Rose Liu, Lukita Maxwell, Ashley Romans, Greg Hill, David Dastmalchian ve Keith Carradine oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
‘Strange Darling / Sevgilim Kaç’… JT Mollner imzalı korku-gerilim, göründüğü gibi olmayan bir seri katil öyküsü. Tek gecelik ilişki, bir katil ve gelişen ürkütücü olaylar… Willa Fitzgerald, Kyle Gallner, Barbara Hershey ve Ed Begley Jr., oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
Mısır yapımı komedi ‘My Wifes Ex / Eşimin Eski Eşi’, Moataz El Tony tarafından yönetilmiş. Bir mahkûmun raporunu yazmakla görevlendirilen psikiyatristin mizahi öyküsü. Psikiyatrist Youssef, tehlikeli bir suçlu olan Taha’nın hapishanede kaldığı sürece psikolojik raporunu hazırlamakla görevlendirilir. Raporun hazırlık sürecinde ikili birbirlerini sever ve arkadaş olurlar. Konuşmaları sırasında Yousssef, eşi olan Sahar’ın Taha’nın eski eşi olduğunu öğrenir. Youssef bu durumu saklamaya çalışsa da Taha’nın hapisten çıkmasıyla işler karışır. Hesham Maged, Mohamed Mamdouh ve Amira Khalil, filmin başlıca rollerini paylaşıyorlar.
Haftanın bir diğer animasyonu, Kanada-Almanya ortak yapımı! ‘Butterfly Tale / Cesur Kanatlar: Doğanın Sesi’, Sophie Roy ve Jean-François Pouliot tarafından yönetilmiş. En seçkin kelebek türü olan Monarklar, Kelebek Akademisi’nde özel bir eğitim alarak dışarıdaki hayata hazırlanmaktadırlar. Fakat kanatları tam gelişmemiş olan Patrick göç etme hazırlıkları yapan arkadaşları tarafından geride bırakılır. Patrick, tırtıl arkadaşı Marty ile birlikte arkadaşlarının peşlerine takılır ve onları yakalamayı planlayan bir karga sürüsünün varlığını fark eder. Yeni arkadaşı, cesur kelebek Jennifer’ın da yardımıyla Marty arkadaşlarını kurtarmak için heyecan dolu bir serüvene atılır.
‘Tur s Ivanushkami / İvanushki: Son Tur’, Rusya’dan çıkagelen bir komedi. Üç çocukluk arkadaşı, hayatları boyunca asla çılgınca bir şey yapmadıklarını ve hep başkaları için uğraştıklarını fark ederler. ‘Ivanushki International’ hayranı olarak, çocukluk hayallerini gerçekleştirmeye karar verirler ve bütün sorunlardan uzaklaşmak için Ivanushki’nin Güney Rusya turuna katılırlar. Mark Gorobets’in yönettiği yapımın oyuncu kadrosunda Nikita Abdulov, Vladimir Afanasyev, Aleksey Alekseev ve Kirill Andreev yer alıyorlar.
Senaryosunu Cem Kaymakçı’nı kaleme aldığı, yönetmenliğini Görkem Celiloğlu’nun üstlendiği korku türündeki ‘El Kafirun’, hırsızlık için girdikleri bir köşkte ölü bir adam bulan Fatih ile Selim’in bu köşkte yaşadıkları paranormal olayları konu alıyor. Ceren Gül Şahin, Tolga Bengü, Muhammet Kınık, Serhat Gökay, Yaren Hancı Gökay ve Tolga İpek, başlıca rolleri üstleniyorlar.
Erkan Özcan’ın yönetmen koltuğunda oturduğu komedi türündeki ‘Kar Masalı’nın senaryosu Seçil Çömlekçi imzalı. Aslı Bekiroğlu, Tuna Arman, Ahmet Kayakesen, Ali Rıza Tanyeli, Ceren Taşçı ve Selahattin Taşdöğen, oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
Durmuş Sorkut’un yazıp yönettiği dram ‘Sen de mi?’nin oyuncu kadrosunu Baki Çiftçi, Burak Demir ve Dilşad Şimşek oluşturuyor. İstanbul’da büyük inşaat şirketlerinde birinde inşaat mühendisi olarak çalışmakta olan Ahmet, bir taraftan da en yakın arkadaşı Cengiz ile birlikte büyük iş makinalarının alım ve satımıyla alakalı ortaklık yapmaktadır. Son aldıkları iş makinalarını yüklü bir kazançla satan Ahmet, kendi hesapları üzerinde ipotek olmasından dolayı tüm ödemeleri Cengiz’in şirketi üzerine yaptırır. Dostluklarına güvenerek aralarında herhangi bir sözleşmede yapmayan Ahmet, alacaklarını Cengiz’den istemeye gittiğinde bambaşka bir kişilikle karşılaşacaktır. 
İki genç sevgilileriyle birlikte tatil yapmak istemektedirler ancak bunun için maddi durumları yeterli değildir. Bu durum üzerine arkadaşları Süleyman, onlara birlikte kamp yapmayı teklif eder. Yiyecekleri ve arabayı ayarlayacak olan Süleyman’ın tek isteği, kendisine de bir kız arkadaş ayarlamalarıdır. Teklifi kabul eden gençler, yaptıkları hazırlıkların ardından yola çıkarlar. Seçilen kamp yeri, Süleyman’ın anlattığının aksine, halk arasında ‘Cin Çukuru’ olarak bilinen ve geçmişten gelen karanlık bir tılsımla lanetlenmiş bir bölgedir. Sinan Erusta’nın yönettiği korku denemesi ‘Cin Çukuru’nun başlıca rollerini, Muhammed Kantekin, Alev Şengül, Gökhan Özcan, Gizem Çoban, Furkan Güleç, Ömer Atay ve Fatoş Baş üstleniyorlar.
İlker Savaşkurt’un yönettiği macera komedi ‘Oyunda Kal: Eğlence Arenası’, yediden yetmişe bütün aile üyelerine sesleniyor. Ailelerinden uzakta çeşitli engellerden oluşan parkurlarda kıyasıya yarışacakları bir yarışma programına katılan on iki gencin, büyük ödül için verdikleri mücadele! Oyuncu kadrosunda yer alan isimlerse Öykü Günay, Masal Günay, Alper Baytekin ve Doğan Akdoğan.
Haftanın bir diğer yerli komedisi ‘Üj Bej Harfliler’in yönetmenliğini Oğuzhan Yılmaz üstlenmiş. Aykut Uzer, Yiğit Koçak ve Oğuzhan Yılmaz filmin oyuncuları.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!

 

 

TARİHTE BU HAFTA
On bir ve beş yıl öncesine, 2013 ve 2019 yıllarına dönüyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!

 

Vizyonda bu hafta (30 Ağustos 2013)
Yedi filmlik yeni haftanın notlarımız arasında yer alamayan yapımları; başrollerini Eric Bana ve Rebecca Hall’ün üstlendikleri politik gerilim ‘Closed Circuit / Kapalı Devre’, fantastik macera ‘The Mortal Instruments: City of Bones / Ölümcül Oyuncaklar: Kemikler Şehri’, gençlerin sevdiği popüler grubun konserini izleyeceğimiz üç boyutlu müzik belgeseli ‘One Direction: This Is Us’ ve Arjantin-İspanya ortak yapımı gizem yüklü gerilim ‘Tesis Sobre Un Homicidio / Cinayet Tezi’. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insana sıkı sıkıya sarılmayı ihmal etmeyin sakın! Herkese iyi seyirler.

 

KORKU SEANSI
William Peter Blatty’nin kendi romanından bizzat uyarladığı ve William Friedkin’in korku sinemasının kurallarını yeniden belirlediği 1973 tarihli başyapıt  ‘The Exorcist / Şeytan’a direkt göndermeler yapan ve finalinde müthiş bir saygı duruşunda bulunan korku-gerilimi, ‘Saw / Testere’ ile türe iddialı ve hızlı bir giriş yapan James Wan yönetmiş. 2010 yapımı ‘Insidious / Ruhlar Bölgesi’ndeki başarısını sürdürüyor James Wan. Türün iddialı isimlerinden biri olduğunu iyice perçinlemiş vaziyette 1977 Malezya doğumlu yönetmen. Chad ve Carey Hayes kardeşler tarafından yazılan senaryoda başrolleri, Vera Farmiga ve Patrick Wilson üstleniyorlar. Lili Taylor ve Ron Livingston diğer önemli rollerde çıkıyorlar karşımıza. 1970’lerin hemen başındayız. Paranormal olayları araştıran karı koca, Lorraine ve Ed Warren, beş çocuklu bir ailenin Rhode Island’da bulunan çiftlik evinde yaşanan doğaüstü korkutucu olayları açıklamak ve evi kötü ruhlardan kurtarmak için kolları sıvarlar. Şeytani bir kötü ruhun avucunda olan aile üyeleri, Warren’lar ve ekibiyle birlikte; resmi olarak onaylanmayan bir şeytan çıkarma ayini için çiftlik evinde bir araya gelirler. Gayet iyi çekilmiş, iyi yazılmış, kırılma anları ile ürperten, iyi oynanmış korku-gerilim, içerdiği ‘tanıdık’ sahne ve anlara rağmen ilgiyle izletiyor kendini. Kamera kullanımı ise gerçekten müthiş. (3 / 5)

 

YEM
Avustralya-Singapur ortak yapımı gerilim, devasa bir köpekbalığının tsunami sonrası sular altında kalan bir markette saldığı dehşeti öykülüyor. Sahil şeridini yutan dev dalgalar sonrası, kasaba sakinleri, bulundukları süpermarkette mahsur kalırlar. Su dolu markette sağ kalanlar arasında dev bir beyaz köpekbalığı da vardır. Karaya çıkan ‘Jaws’ öyküsünü, ‘Matrix’ serileri ve ‘I, Robot / Ben, Robot’ filmlerinde yönetmen yardımcılığı yapan ve çektiği müzik klipleriyle tanınan Kimble Rendall yönetmiş. B sınıfı bir yapım olsa da, gişede yüzleri güldürmüş orijinal adıyla ‘Bait’. Öykünün yazarları arasında ‘Highlander / İskoçyalı’ ile tanınan Avustralyalı Russell Mulcahy de var. Etkisi sınırlı ama kendini bir şekilde izleten yapım, gişede her zaman kazandıran ‘canavarlaşan hayvanların saldığı dehşet’ formülünün tutkunları için. ‘Doğanın kötücül yüzü’ türünün müdavimleri için bir yaz sonu armağanı anlamına gelen film, ‘izle ve unut’ yapımlardan! (2 / 5)

 

DAİRE 1303
Tahammülü zor bir korku-gerilim örneği. Zayıf senaryo, modern bir hayalet öyküsü yaratma amacını desteklemiyor. Çok fazla bildik, ezbere kaçan oluş ve sahneyle ürpertmeye çalışan film, teknik olarak da sınıfı geçemiyor. Japonyalı Kei Ôishi’nin orjinal öyküsünü, Michael Taverna perdeye uyarlamış. Başlıca rolleri, Mischa Barton, Julianne Michelle ve artık eski karizmasını yitirdiğini, hüzünle anımsatan Rebecca De Mornay üstlenmişler. Bir apartman, anne ve kızı arasındaki aşk/nefret ilişkisi, görünenler, gerçekler ve modern bir hayalet masalı. ABD-Kanada ortak yapımı, sınıfı geçemiyor! (1 / 5)

 

 

Vizyonda bu hafta (30 Ağustos 2019)
Dördü yerli yapım olmak üzere, toplam on yeni film merhaba diyor yaz mevsiminin son haftasına!
Geçen hafta ayrıntılarını yazdığım üzere; detaylı analizler adına bir süre izin istemiştim sizlerden! Birkaç hafta daha filmler üzerine kısa notlar paylaşacağım. 
Resmi olarak yaz bitiyor… Sonbahara giriyoruz. Yepyeni bir vizyon dönemi bizi beklerken yazı kapadığımız haftaya bakalım şöyle bir.
‘Pekin Bisikleti’ ve ‘Sürünenler’ gibi nitelikli filmlerin Çinli usta yönetmeni Xiaoshuai Wang imzalı ‘Di jiu tian chang / Elveda Oğlum’, Berlin Film Festivali’nden ‘en iyi aktris’ ve ‘en iyi aktör’ ödülleriyle dönmüştü. Otuz yıllık süreci öyküleyen dram, Çin’in tek çocuk politikasının yıkıcı etkilerini derinden yaşayan bir çiftin hikâyesini taşıyor perdeye. Çin’in ekonomik gelişiminin ardından,  1980’den günümüze ülkenin toplumsal dönüşümünü de gözlemleyen film sevgi, arkadaşlık, çocuk sahibi olmak, keder, vicdan affetme gibi hayati kavramlara değiniyor. Filmin ödüllü oyuncuları Jingchun Wang ve Mei Yong döktürüyorlar.
‘A Rainy Day in New York / New York’ta Yağmurlu Bir Gün’… İki genç New York’ta bir hafta sonu geçirmektedirler. Hava şartları çok kötüdür ve hesapta olmayan bir dizi macera onları beklemektedir. 1935 doğumlu dev sinemacı Woody Allen yönetmen koltuğuna kırk sekizinci kez oturduğu uzun metrajında, yine yürek ısıtan zeki bir romantik komediye imza atmış. Son dönemin yıldızı parladıkça parlayan genç oyuncusu Timothée Chalamet ve son derece yetenekli genç aktris Elle Fanning’e, Woody Allen filmlerinden alışık olduğumuz zengin ve nitelikli bir kadro eşlik ediyor. Jude Law, Rebecca Hall, Selena Gomez, Liev Schreiber ve Diego Luna bu özel isimlerden bazıları. Woody Allen tutkunları zaten kaçırmayacaktır!
Rusya’dan çıkagelen fantastik avantürü, Aleksandr Boguslavskiy yönetmiş. Usta İngiliz aktör Eddie Marsan’ın da rol aldığı aksiyonu bol macera ‘Abigail / Abigail: Sınırların Ötesinde’, salgın bir hastalık yüzünden sınırları kapatılmış bir ülkede geçiyor! Abigail henüz altı yaşındayken, ölümcül bir hastalığa yakalanan babasının yetkililer tarafından alınıp götürülmesine tanık olur. Küçük çocuk, özel güçleri olduğunu ve aslında yaşadığı şehrin de sihirlerle dolu olduğunu anladığı gün aslında ortalığı kasıp kavuran bu salgın hastalığın sadece kötücül bir bahane olduğunu fark eder ve babasını aramaya koyulur.
İsrail-ABD-Fransa-Almanya ortak yapımı gerilimin başrolünde Diane Kruger’i izliyoruz. İngiliz aktör Martin Freeman ve Cas Anvar, Kruger’in rol arkadaşları. Yiftach R. Atir imzalı romandan uyarlanan ‘The Operative / Casus’un yönetmeni ise aynı zamanda senaryoyu da kaleme alan Yuval Adler. Genç bir batılı kadın Mossad tarafından Tahran’da gizli bir göreve atanır.
James Snider’ın yönettiği özellikle küçük yaştaki izleyiciye seslenen sevimli animasyon ‘The Lion Kid / Aslan Çocuk’, evsiz bir aslan yavrusunun küçük bir kasabaya şerif olarak yerleşmesini ve yaşadıklarını öykülüyor.
Çin’den çıkagelen ve küçük izleyicilere seslenen haftanın ikinci yapımı olan animasyonu Gary Wang yönetmiş. ‘Cats and Peachtopia / Kediler’… Podufuk, günlerini oğlu Lokum’la beraber uyuyup, camdan bakarak geçiren tombul bir ev kedisidir. Günün birinde Lokum hayatından sıkılarak, efsanelerde yer alan ve varlığına inanılmayan ‘Kediler Şehri’ni bulmak için evden kaçınca, Pofuduk da oğlunun peşinden yollara düşer. Kahramanlarımız, yeni dostların da yardımıyla şehrin hiç bilmedikleri sokaklarında müthiş maceralar yaşayacaklardır.
Senaryosunu Başak Gülsoy’un kaleme aldığı, yönetmenliğini Burak Kuka’nın üstlendiği yerli fantastik macera ‘Masal Şatosu – Sihirli Davet’ adını taşıyor. Ağabeyi ve arkadaşlarıyla güzel bir yaz tatili geçirmekte olan on bir yaşındaki kahramanımız Neşe’nin, masal alemine açılan bir kapıyı keşfetmesiyle gelişen olaylar… 
Metin Kuru’nun senaryosunu yazdığı ve yönetmenliğini üstlendiği yerli gerilim ‘Üçüncü Dünya’, Mısır tanrısı Isis’le iletişime geçmeyi başaran Lily’nin öyküsünü yansıtıyor perdeye. 
Hira Evren Işık’ın yazıp yönettiği ve astral seyahat ritüellerini denemek için yola çıkan dört arkadaşın hikâyesini anlatan ‘İblis Esir-i Beden’ ile Ahmet Yaşar Gümüş imzası taşına ‘Mircin’, haftanın diğer iki yerli korku denemesi.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar