29 HAZİRAN 2011
TRANSFORMERS: AY’IN KARANLIK YÜZÜ (29 HAZİRAN 2011)
Vizyona, hafta ortası; 29 Haziran Çarşamba günü merhaba diyecek olan aksiyonu bol bilimkurgu, popüler serinin üçüncü filmi. 1984-1987 yılları arasında ortalığı kasıp kavuran kült çizgi filmden ve aynı adlı oyuncaklardan beyazperdeye, kârlı yatırımların adamı Michael Bay tarafından uyarlanan proje ilk olarak 2007’de “Transformers”, ardından 2009’da “Transformers: Revenge of the Fallen / Yenilenlerin İntikamı” adlarıyla buluşmuştu izleyicisiyle. Bu kez, kahramanlarımız “Transformers: Dark of the Moon” adlı filmle karşımızdalar. Öykünün göbeğinde yine iyi robotlar ‘Autobot’larla, karanlık tarafı seçmiş ‘Decepticon’lar var. Shia LaBeouf’un canlandırdığı sıradan insan, orta sınıf Amerikalı kahramanımız ‘Sam Witwicky’ bir kez daha, dünyayı, kötü robotlardan kurtarmak adına Autobot’ların tıra dönüşen liderleri Optimus Prime ve diğer iyi kalpli robot arkadaşları ile el ele veriyor. Serinin yeni filminde güzel aktris Megan Fox, yerini bir başka güzele, ‘çekici model’, Rosie Huntington-Whiteley’ye bırakmış. Upuzun bacaklı sarışın güzel, oyunculuktan başka her şeyini sergilemiş. Anlayacağınız geleceği parlak. John Malkovich, John Turturro, Patrick Dempsey ve Frances McDormand, filmin diğer ünlü isimleri. Bildik hikâye, sadece bilgisayar teknolojisine ve özel efektlere dayamış sırtını. Teknik dallarda (görüntü efekti, ses, ses kurgusu vb.) oldukça iddialı olan film, sinemadan sadece; ağır silahlara, yarış otomobillerine, tırlara dönüşen robotlar, patlayan uzay gemileri, güzel kadınlar, yakışıklı erkekler dışında beklentisi olanlara ‘gerçek bir ızdırap’ gibi gelebilir. Kulakları tırmalayan yüksek ses, üç boyutlu IMAX teknolojisi, son derece gelişmiş bilgisayar teknoloji destekli müthiş efektler yetmiyor perdedekini herkes için kılmaya. Çizgi film serisi, çıldırmış dünya düzenin, vahşi kapitalizmin geldiği noktayı, çılgın bir sürat, gürültü ve bilgisayar destekli rengârenk bir grafik gösterisi olarak taşıyor perdeye. Militarist, muhafazakâr, kapitalist ve Amerikalı yanıyla, gözünü sadece gişeye ve sinemada teknolojik çıta yüksekliğine dikmiş film, meraklıları haricinde, yaşadığımız dünyayla alıp veremediği olan izleyiciye seslenmiyor. Bu apaçık ortada. Eğer, bu arabalara ve silahlara dönüşen robotların kol gezdiği evrene yabancı değilseniz, gayrı safi milli hasıla ile bir derdiniz yoksa, tuzunuz kuru, sırtınız pek, karnınız toksa, tek beklentiniz yüksek tempolu ve volümlü eğlenceyse tam size göre bir film duruyor demektir perdede. Aksi halde gürültülü bir panayır. (1,5 / 5)
MURAT ERŞAHİN