Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

29 EYLÜL 2017

28 Eylül 2017 Perşembe 20:26
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Dördü yerli yapım, toplam sekiz yeni film kapatıyor Eylül ayı vizyonunu. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Herkese iyi seyirler.


SUSPIRIA

-Bütün duyulara seslenen korku klasiği-

Bütün zamanların en iyi korku filmleri arasında gösterilen ‘Suspiria’, kırkıncı yıldönümü şerefine, 35 mm negatifinde 4K restore edilmiş yepyeni sansürsüz kopyasıyla izleyiciyle tekrar buluşuyor.

Korku sinemasında İtalyan ‘Gore’ türünün, ‘Giallo’ tarzının babası sayılan Dairo Argento’nun 1977 tarihli başyapıtı, korku klasiği ‘Suspiria’yı, kırk yıl aradan sonra beyazperde de izlemek müthiş bir ayrıcalık! Amerikalı bale öğrencisi Suzy’nin, saygın bir dans akademisinde eğitim görmek için Almanya’ya gelişiyle başlayan film, henüz ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi avucuna alır. Havaalanından yağmurlu bir geceye açılan otomatik kapıdan biz de dehşete adım atarız. Dans okulunda bir dizi gizemli olaya tanıklık eden Suzy, olan biteni araştırdıkça bu akademiyle ilgili korkunç gerçekler ortaya çıkacaktır.

Cinayet sahneleri kusursuz tasarlanmış olan tekinsiz ve ürpertici yapım, ünlü İtalyan progressive rock grubu Goblin’in müzikleriyle benzersiz bir görsel-işitsel deneyime dönüşmüştür. Zihne kazınmış orijinal film müziğinde bizzat Argento’nun da dokunuşu vardır! Modern korku sinemasının klasik başyapıtı sayılan ‘Suspiria’yı, o zamanlar birlikte olduğu aktris ve senarist Daria Nicolodi ile birlikte kaleme almıştır Argento. Filmin, 1785-1859 yılları arasında yaşamış İngiliz yazar Thomas De Quincey’in korku kitabından esinlendiği bilinmektedir. Başrolünü Jessica Harper’ın üstlendiği arthouse korku klasiğinde, artık aramızda olmayan dev aktrisler Alida Valli (1921-2006) ve Joan Bennett (1910-1990), okul yöneticileri rolünde harikalar yaratırlar. Stefania Casini, Barbara Magnolfi, Miguel Bosé, Giuseppe Transocchi ve kült figür Udo Kier’in gencecik hali, bir daha bir araya getirilmesi mümkün olmayan oyuncu kadrosunun diğer isimleri olarak yer alırlar perdede.

Filmin sanat yönetimi, rengarenk dekorları ve genel anlamda yapım tasarımı, bir korku masalını perdeye birebir taşımış, eşsiz bir atmosfer yaratmada başrolü oynamıştır. Korku filmi janrında bir sanat yaratmıştır Argento ‘Suspiria’da! Sadece müzik, ses ve kamerasıyla değil, seçtiği renk paleti ve dekorlarla gerer izleyicisini büyük usta. Cinayet ve korku sahnelerini, kullandığı yalın ama etkili teknikle unutulmaz kılar. Bir anda tüketilecek ve unutulacak filmler değildir onunkiler; zamana kalan klasiklerdir. ‘Suspiria’ ise bu tip filmlerin kraliçesidir kuşkusuz! Filmin Luca Guadagnino imzalı yeniden çeviriminin 2018’in başlarında perdede olacağını anımsatalım. Orijinal filmi beyazperde de ilk kez izleyeceklere ise imrenmemek elde değil. Ürperten, dehşet yüklü kapkara bir masalın yedinci sanatta vücut bulmuş hali, sizleri bekliyor. (4,5 / 5)


DAMAT KOĞUŞU

-Ceza ve infaz!-

Tecavüz suçlularının bulunduğu koğuşa verilen isim ‘Damat Koğuşu’. Bu koğuşta kalanlar üzerinden cezaevlerindeki kötü koşulları ve yasa dışı ‘adalet sağlama’ düzenini gözler önüne seriyor sarsıcı yerli dram.

Filmde, yargının adaletine inanmayanlar, kendi yasa dıs¸ı ‘adalet’lerini uyguluyorlar bu koğuşlarda. Bu acımasız sistem içinde, gelenek halini almış ‘ceza’ ve ‘infaz’ kavramları işlenmiş yapımda. Taciz, tecavüz, çocuk istismarı gibi suçları kesinles¸mis¸ olanların, kaybedecek pek bir şeyi olmayan, cinayet suçlusu gözü pek mahkumlarla aynı yerde tutulması ile korkunun, dehs¸etin, is¸kencenin ve acının her an yas¸andıgˆı bu yerde ‘merhamete’ yer olmaması öykünün odağında duruyor. Yas¸anmıs¸ öykülerden ilham aldığı söylenen filmde, tecavüz suçlamasıyla kogˆus¸a getirilen bir gencin ekseninde, kogˆus¸ta gerçekles¸en olayları izliyoruz. Masumların ve suçluların birbirine karıştığı, yer değiştirdiği öykü, bazı anlar seyri zor sahneler de içeriyor.

Bazı sinema eksiklikleri içeren ama buna karşılık kanayan bir yaraya parmak basması açısından ilginç sayılabilecek bir yapım ‘Damat Koğuşu’. İlker Savaşkurt’un yönettiği dramın senaristi Mehmet Kala. Başrolü üstlenen Barış Atay’a, Musa Can Pekcan, Diyar Karadaş, Feyzan Soykan, İbrahim Aköz, Caner Erdem, Turgay Atalay gibi oyuncular eşlik ediyorlar. Yerli filmi, vizyonundan önce, ülkemizde izleyici ile ilk kez, 36. İstanbul Film Festivali’nin ‘Yeni Türkiye Sineması’ bölümünde buluşmuştu. (2,5 / 5)



Darren Aronofsky’nin, başrollerini Jennifer Lawrence ve Javier Bardem’in üstlendikleri merakla beklenen yeni filmi ‘Mother! / Anne!’, Fransa-Belçika ortak yapımı komedi ‘Moonwalkers / Ay’ın Sırrı’, popüler bir animasyon serisine dönüşen Lego filmlerinin yeni halkası ‘The Lego Ninjago Movies / Lego Ninjago Filmi’ ile birlikte üç yerli yapım; Yunus Ozan Korkut’un Adana’da doğup büyüdüğü sokakları yansıttığı belgeseli ‘Benim Varoş Hikayem’, Çetin Altay’ın başrolünde olduğu komedi ‘Firardayız’ ve Kurtlar Vadisi serisinin dördüncü filmi olan ‘Kurtlar Vadisi Vatan’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Herkese tekrar iyi seyirler. MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar