28 NİSAN 2017
Yeni haftanın beraberinde getirdiği film sayısı on! Kalabalık haftanın farklı tür ve beğenilere seslendiği açık. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.
GALAKSİNİN KORUYUCULARI 2
-Bu evren sahipsiz değil!-
James Gunn’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ve Marvel sinematik evrenine yeni ve ‘haklı’ bir heyecan katan Marvel çizgi roman uyarlaması, ilk olarak 2014’te yansımıştı perdeye ve büyük sükse yapmıştı! İkinci filmde, sevimli ekibimiz, kainatın uzak ve netameli köşelerinde bu kez Peter Quill nam-ı diğer Star-Lord’un geçmişinin gizemini çözme mücadelesi veriyorlar. Eski düşmanların, dost müttefiklere dönüştüğü yeni filmde, yine keyifli, aynı anda hüzünlü sıkı bir macera bizi bekliyor.
Peter Quill, Gamora, Groot, Rocket ve Drax, Yondu, Mantis ve Nebula’nın da katılımıyla soluksuz bir serüvene atılıyorlar yine. Yıllar sonra ortaya çıkan Ego’nun, Peter’ın babası olduğunu açıklaması ve ardından yaşananlar, sevimli ekibin birliktelik ve fedakarlık kavramlarıyla yeniden tanışmasını sağlıyor. Chris Pratt, Zoe Saldana, Dave Bautista’nın yanı sıra, Vin Diesel ve Bradley Cooper’ın seslerine eşlik eden isimler, Michael Rooker, Pom Klementieff, Karen Gillan, Sean Gunn ile birlikte iki usta aktör; Kurt Russell ile Sylvester Stallone.
Bilimkurgu aksiyon, Brecht’yen metniyle de dikkat çekici bu kez! Bertolt Brecht’in epik eserlerinin ruhunu, hüzün ve mizahın iç içe geçtiği öyküsüne başarıyla yediren sürükleyici yapım, ilk filmde olduğu gibi yine Peter Quill’in yanından ayırmadığı ünlü Walk-men’inden dökülen enfes şarkılarla artı değer kazanıyor. Özellikle finalde çalan Cat Stevens şaheseri ‘Father and Son’, ağlatıyor! (3,5 / 5)
GELECEK GÜNLER
-Ömür dediğin...-
Evli, iki çocuklu, orta yaşı geride bırakmış tecrübeli felsefe öğretmeni Nathalie Chazeaux’un hayatı, beklenmedik değişikliklerle, planlamadığı biçimde değişir. Önümüzdeki günlerin beraberinde neler getireceğini kim kestirebilir ki? Yönetmeni Mia Hansen-Løve’e, Berlin Film Festivali’nde ‘en iyi yönetmen’ ödülü kazandıran incelikli dramın başrolünü, dev aktris Isabelle Huppert üstleniyor. Kelimelerin kifayetsiz kalacağı ustalıktaki kim bilir kaçıncı performansı bu ünlü aktrisin…
Felsefi meselelere ne denli hakim olursanız olun, hayatınıza dair sorduğunuz bütün sorular cevapsız kalabilir diyor orijinal adıyla ‘L’avenir’. Frankfurt Okulu, Wittgenstein, Platon, hepsi ama hepsi sonuçta, küçük bir evin odasında; kucağınızdaki bebeğin kulağına sevgi sözcükleri fısıldamakla eşdeğerdir. Tek başına ama belli anlamlarla kalakalırsınız. André Marcon, Roman Kolinka ve bir başka tecrübeli aktris Edith Scob’un, Huppert’e eşlik ettikleri zarif film, gencecik yaşına rağmen yazar-yönetmeni Mia Hansen-Løve’un ne denli olgun bir sanatçı olduğunu kanıtlıyor.
Hayatın gündelik akışı, yalın fakat o derece girift senaryoda son derece titiz alınmış ele. Denis Lenoir’in, insan ruhunu, mekanlara yerleştirdiği kamerası ve içimize işleyen soundtrack şahane! Yaşarken sahip olduklarımız, olamadıklarımız, sevdiklerimiz, öfkelerimiz, sorumluluklarımız, düşlerimiz, saplantılarımız, zaaflarımız ve hiçbir şeyi tınmadan omuz başımızdan son hız akıp geçen hayat. İnsanla tatsız bir oyun oynarken, diğer yandan en hakiki ve keyifli oluşları da sunan tuhaf armağan… Ömür dediğin bu işte, altı üstü bir sevgi anı diyor zarafet yüklü bilge film! (4,5 / 5)
Dört yerli film, korku türündeki ‘Lanet: Ervah Cinleri’, bir aile dramı olan ‘Bir Annenin Feryadı’ ve iki komedi; ‘Aç Kapıyı Çok Fenayım’ ile ‘Nereden Nereye’nin yanı sıra; D.J. Viola imzalı korku-gerilim ‘Tell Me How I Die / Ölümcül Deney: Dejavu’, Mısır-Fransa ortak yapımı dram ‘Eshtebak / Çatışma’, Kahire´de doğan ve henüz yirmi üç yaşındayken Paris’in ünlü konser salonu Olympia’da ilk konserini vererek şöhret basamaklarını tırmanan efsane şarkıcı Dalida’ın hikayesinin anlatıldığı biyografi ‘Dalida’ ile birlikte, bilimkurgu gerilim ‘The Circle’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN
MURAT ERŞAHİN´İN BİSİKLET HIRSIZLARI PROGRAMINI İZLEYİN