Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

26 MAYIS 2023

25 Mayıs 2023 Perşembe 19:59
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Çok şiddetli depremler, büyük bir felaket yaşadık!
Ülke olarak tarifsiz bir acı içindeyiz! 
06 Şubat 2023 saat 04:17’de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 ve saat 13.24’te Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi ve yüreklerimiz yandı. Bütün yurtta ve dış temsilciliklerde yedi gün süreyle millî yas ilan edildi. 
Depremden, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Kilis ve Malatya illerimiz etkilendi. Resmi rakamlara göre bu satırların yazıldığı an, elli bine aşkın vatandaşımız hayatını kaybetmişti ve yüz küsur bini aşkın yaralımız vardı. Neredeyse beş yüz bin vatandaşımız bölgeden tahliye edildi. 20 Şubat gecesi ise Hatay’da 6.4 ve 5.8 büyüklüğünde iki bağımsız deprem daha meydana geldi. Altı can daha hayatını kaybederken üç yüze yakın kişi de yaralandı. 
Hayatını kaybeden canlarımıza rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. 
Tek düşüncemiz yaraların bir an evvel sarılması! Gün, yardım, destek ve dayanışma günü! Nerede olursak olalım, depremzedeler için yapabilecek mutlaka bir şeyimiz olmalı! Yüreğimiz yanıyor!
Kelimeler kifayetsiz! Hal böyleyken hemen hiçbir şeyin, bizim işimiz özelinde filmlerin ve vizyonda ne olup olmadığının bir önemi kalmıyor! İnsan deprem bölgesinden uzakta, yatağında yatmaya, bir bardak çay içmeye, neredeyse nefes alıp vermeye utanıyor! 
Öte yandan film şirketleri çalışmalarına devam ediyorlar. Sinemalar açık. Her hafta yeni filmler vizyona girmeye devam ediyor. İki hafta süreyle ara verdiğimiz vizyon/film tanıtımlarına, işimiz mecburiyeti gereği 24 Şubat haftasından itibaren yeniden başladık.


SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

Mollenard
(Yönetmen: Robert Siodmak / 1938)

Rocco e i suoi fratelli / Düşman Kardeşler
(Yönetmen: Luchino Visconti / 1960)

L’Eclisse / Batan Güneş
(Yönetmen: Michelangelo Antonioni / 1962)

Viskningar och rop / Çığlıklar ve Fısıltılar
(Yönetmen: Ingmar Bergman / 1972)

Stalker / İz Sürücü
(Yönetmen: Andrei Tarkovsky / 1979)

 

Vizyonda bu hafta (26 Mayıs 2023)

İkisi yerli yapım olmak üzere, toplam altı yeni filme ev sahipliği yapıyor Mayıs ayının son vizyon haftası!
Cannes’den ilk filmlere verilen prestijli ‘Altın Kamera’ ödülü ile dönmeyi başaran bağımsız dram ‘War Pony / Savaş Atı’ ve Andersen’in ünlü masalının Rob Marshall imzalı yeni beyazperde uyarlaması ‘The Little Mermaid / Küçük Deniz Kızı’, haftanın notlarımız arasında yer alan yeni yapımları!


SAVAŞ ATI
-Amerikan kâbusunu yaşayanlar üzerine-

Beat kuşağının etkili isimlerinden ve en önemli şairi Allen Ginsberg’in (1926-1997) ‘Amerika’ adlı ünlü şiiri adeta perdede duran sarsıcı dram! Gayri safi mutluluktan pay alamayan ötekiler için işlevsiz, iskeletsiz Amerikan Rüyası ve sahici olan Amerikan kâbusu!
ABD’nin en yoksul ve yaşanması en güç yerlerinden olan Pine Ridge Kızılderili Rezervasyon Bölgesi’nde yaşayan, Oglala Lakotalarına mensup Bill ve Matho ile tanışıyoruz. İki gencin adeta ‘yangın yerinde’ büyüme ve tutunma mücadeleleri. Hayalleri ellerinden alınmış iki genç. Bill yirmi üç yaşında. İki çocuğu var. Kısa yoldan ‘yırtmanın’ çarelerini arıyor. Yoksunluk ve yoksulluk adeta yaşadığı yerin gerçek adı! Motto ise henüz on iki yaşında ve bir başına! Uyuşturucular arasında el yordamıyla ‘bir şeyler’ umuyor! Birçoğu gibi hayırsız babası yüzünden kararmış bir hayatı var! Sanki koca kıtanın, ABD’nin dışına düşmüş, yerçekimsiz ortamda var olmaya çalışan, imkânsızca tutunmak için çabalayan gençlerden sadece ikisi Bill ve Matho. Koskoca çöplükte temiz kalmış en ufak bir şey yok!
Cannes’de en iyi ilk filmlere verilen ‘Altın Kamera’ ödülünü kazanan yürekli dram, Gina Gammell ve ‘American Honey’, ‘Under the Silver Lake’ ve ‘The Lodge / Mürit’ gibi nitelikli filmlerin ‘sıkı’ oyuncusu Riley Keough ikilisi tarafından yönetilmiş. Senaryoyu da kaleme alan Gammell ve Keough ikilisine, Keough’nun ‘American Honey’nin çekimleri sırasında tanışarak dost olduğu Oglala Lakotası Bill Reddy ve Franklin Sioux Bob’da senaryoda destek vermişler. Böylelikle oldukça ‘içerden’ ve doğru bir film çıkmış ortaya! Ortalama insan ömrünün oldukça düşük yaşlarda seyrettiği, yaşaması zor rezerv bölgeden hakiki manzaralar. ABD’nin girilmesi sakıncalı, öteki ve tamamen başka arka sokaklarında hayatta kalma mücadelesi. 
Jojo Baptise Whiting, LaDainian Crazy Thunder, Iona Red Bear gibi ‘yerli’ isimlerin, yörenin gerçek sahiplerinin başrolleri üstlendiği bu ilk filmde sahici olmayan pek bir şey yok! Kesin yokluk içinde mutlak bir izolasyon, unutulmuşluk, kader olarak yerleşmiş gidişat, soykırım suçu işlemiş ırkçı ve zalim beyaz adamın acımasız buyurganlığı, kapitalizmin kuralsız eziyeti, kaybedenler, çocukluğunu asla yaşayamadan büyümek zorunda kalanlar, çıkışsızlık, keskin ve üşüten bir yalnızlık bunun yanı sıra hayallerde gezinen bizon, direnme şuuru, kökler, dayanışma, sevgi ve var olacak olan umut! Deneyip, yenilen, tekrar yenilen, daha iyi yenilen toprağın eski ve gerçek sahiplerinin yeni düzendeki yerleri… Kimi tekrarlar, ilk film adına asla göze batmıyor. Yerel acıların vücut bulduğu Soundtrack oldukça içli ve kayda değer. Vicdanlı, yetenekli ve sorumluluk sahibi bu iki Amerikalı kadının yeni bağımsız filmlerini dört gözle beklemek kalıyor geriye. (3,5 / 5)


 KÜÇÜK DENİZ KIZI
-Ayrı dünya yoktur!-

Geleneksek anlatılara dayanarak kaleme aldığı özgün masallarıyla bütün dünyada tanınmış Danimarkalı yazar ve şair Hans Christian Andersen’in (1805-1875), ilk olarak 7 Nisan 1837’de yayınlanmış ünlü masalı ‘Küçük Deniz Kızı’nın yeni beyazperde uyarlaması usta yönetmen Rob Marshall imzası taşıyor. ‘Chicago’, ‘Memoirs of a Geisha / Bir Geyşanın Anıları’, ‘Nine’, ‘Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides / Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde’, ‘Mary Poppins Returns / Mary Poppins: Sihirli Dadı’ gibi müzikal ağırlıklı nitelikli ve popüler filmler yaratan Marshall, Andersen’in ünlü bildik masalını yine kendine has bir dokunuşla hayata geçirmeyi başarmış. Andersen’in özgün masalının yanı sıra, Ron Clements ve John Musker ikilisinin aynı adlı 1989 yapımı beyazperde uyarlamalarından oluşturulan senaryonun yazarı ise David Magee. Yapım, Disney’in 100. yıldönümünde gösterime giriyor!
Babasının sevgili küçük kızı, kardeşlerinin gözbebeği olan genç denizkızı Ariel, insan olmayı, insanların dünyasında yaşamayı hayal etmektedir! Bir deniz kazasında kurtardığı Prens Eric’e aşık olunca, karaya çıkma isteği iyice artar Ariel’in. Babasının deniz krallığından sürülmüş kötü kalpli deniz cadısı olan halası Ursula, kötücül bir teklifle gelir yeğenine! Onun güzel sesini alıp, genç kıza iki bacak verecektir ve üç gün içinde Prensle öpüşmezlerse, Ariel, denizaltına dönüp, sonsuza dek kendisinde tutsak kalacaktır. Erkek kardeşinden alacağı intikam ve denizler altında ele geçireceği büyük güçle kötülüklerini yayan cadının karşısında, Ariel, deniz dünyasından yakın dostları ve sevgi duracaktır!
Klasik masalın animasyondan da yararlanan müzikal uyarlaması, ötekinle barışmak, farklı olandan çekinmemek, diğerinin değerlerini fark edip benimsemek üzerine sevimli, sıcacık ve koltuğunuza yaslanıp adeta bir meditasyon yaşayacağınız şık bir yapım. Genç oyuncular Halle Bailey ve Jonah Hauer-King’e, usta isimler Javier Bardem ve Melissa McCarthy eşlik ediyorlar. Sınırları, teması, öyküsü tanıdık, buna karşılık salondan ‘iyi hissederek ayrılacağınız’ fantastik ve romantik yolculuk yediden yetmişe herkese sesleniyor. (3 / 5)

Haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenilerine bakacak olursak…
Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ için yarışan Japon animasyonu ‘Suzume no Tojimari / Suzume’, bir felaketin ardından ortaya çıkarak daha büyük yıkıma yol açan kapıları kapatmaya çalışan on yedi yaşındaki Suzume’nin olgunlaşma öyküsü! Aksiyonu yüksek animasyonu yazan ve yöneten isimse Makoto Shinkai.
Calvin Morie McCarthy’nin yazıp yönettiği gizemli korku ‘Conjuring: The Beyond / Conjuring: Şeytan Ayini’, uyku problemi yaşayan Wanda’nın ürkütücü hikâyesi. Wanda, uykusuzluk probleminden kurtulmak için bir araştırma grubuna katılır. Ggrubun başındaki Dr. Pretorious ise tekinsiz bir adamdır. Katılımcılardan birinin kaybolması üzerine Wanda kendisini korku dolu bir kâbusun içinde bulacaktır. Başlıca rolleri Victoria Grace Borrello, Steve Larkin ve Jon Meggison üstleniyorlar. 
Bülent Terzioğlu’nun yönettiği korku örneği ‘İşaretliler: Kurban’da başlıca rolleri, Yıldız Ustabaş, İpek Tenolcay, Muhammed Cangören, Fırat Çöloğlu ve Levent Sülün üstlenmişler. Zengin bir ailenin tek çocuğu olan Simge baskıcı annesinden ve ilgisiz babasından erken yaşta ayrılmış, ailesinden kopuk bir hayat sürmektedir. Sevgilisi Burak ile Rock barlarda grubuyla birlikte sahne alan başarılı bir vokalisttir aynı zamanda. Her şeyin yolunda gittiği bir sabah kapısında bulduğu bir kediyi eve almasıyla hayatı, tuhaf bir hal alır ve giderek korkunçlaşan bir kâbusa dönüşür.
‘Cin Hikâyeleri Kayıp Bebek’, haftanın diğer yerli korku örneği! Anadolu’daki gizemli olayları araştıran TV programı ekibi, katıldıkları bir cin çıkarma ayini sonrasında aldıkları çağrıyı araştırmak üzere Zonguldak’a giderler. Yaptıkları incelemeler sonucunda Fransızlardan kalma eski bir doğumhaneye ulaşırlar. Kemal Danacı’nın yönettiği yapımın oyuncu kadrosunda yer alan isimlerse, Erol Sertel, Zeynep Er, Efekan Güner ve Seda Üzüm.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!

 

 

TARİHTE BU HAFTA
Altı yıl öncesine, 2017 yılına gidiyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!


Vizyonda bu hafta (26 Mayıs 2017)
Haftanın yeni film sayısı dokuz. Mayısın son vizyon haftasında karşımıza çıkan yenilerden dördü, yerli yapım ayrıca. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! Herkese iyi seyirler.  


KARAYİP KORSANLARI: SALAZAR’IN İNTİKAMI
-Bildik efsaneye tazeleyici dokunuş-

Korsan filmlerine iade-i itibar kazandıran serinin beşinci bölümünde anti-kahramanımız Kaptan Jack Sparrow yeniden karşımızda! Bu kez en dişli kötülerden biriyle, korsan avcısı Salazar’la mücadele ediyor! Üç kez yönetmen koltuğunda oturan Gore Verbinski, dördüncü filmde yerini Rob Marshall’a bırakmıştı. Yeni bölümün yönetmen koltuğunda, iki isim çıkıyor karşımıza. ‘Bandidas’, ‘Max Manus’ ve ‘Kon-Tiki’ filmleriyle tanınan iki Norveçli: Joachim Rønning ile Espen Sandberg.
İspanyol Kaptan Salazar liderliğindeki hayalet korsan avcıları, Jack Sparrow’u ele geçirmek ve korsanların kökünü kazıyarak, hayata geri dönmeyi tasarlamaktadırlar. Gizli Poseidon adasındaki üç uçlu mızrak, hemen herkesin hayalidir. Gizemli gökbilimci Carina Smyth ve lanete uğramış babasını hayata döndürme çabasındaki dik başlı genç denizci Henry Turner, üç uçlu mızrağı ele geçirmek için; Jack Sparrow’la birlikte tehlikeli bir maceraya atılırlar. 
Ayyaş kaptan’ Jack  Sparrow’ rolünde efsanevi karizma Johnny Depp’e eşlik eden eski dostlar Geoffrey Rush, Kevin McNally, Orlando Bloom ve Keira Knightley’in yanı sıra, yeni filmin yeni yüzleri Brendon Thwaites, Kaya Scodelario ve Jim Jarmusch harikası ‘Paterson’ filminden anımsayacağınız İranlı aktris Golshifteh Farahani  ile birlikte, kötü adam kontenjanından usta aktör Javier Bardem!
İyi yazılmış yeni metne, yine oldukça titiz efektler, müthiş oyuncu kadrosu ve sürükleyici bir avantür eşlik ediyor. ‘Galaksinin Koruyucuları’nın yeni filminde karşımıza çıkan sevgi, emek, özveri meseleleri bu öyküde de var! Baba-çocuk ilişkisi… Baba-kız, baba-oğul fedakarlığı, filmin dramatik yanını başarıyla beslemiş. Kusursuza yakın atmosfer sayesinde eski korsan filmlerinin havasını soluyoruz yeniden. Taze dokunuş, filmin dokusuna iyi gelmiş! Anlayacağınız, Karayip Korsanları ‘mit’i, kaldığı yerden devam ediyor ‘mavraya’! Yine enerji dolu, yine komik, yine heyecanlı, yine hınzır! (3,5 / 5)


DEHA
-Sahici, yalın, sıcak ve insancıl-

Altı buçuk yaşındaki yeğeni Mary’yi tek başına büyüten Frank,  küçük kızın hakiki bir deha olduğunun anlaşılması üzerine torununun velayetini almak isteyen annesi ile karşı karşıya gelir. Senaryosunu Tom Flynn’ın kaleme aldığı duygu yüklü dramı, ‘(500) Days of Summer / Aşkın 500 Günü’, ‘The Amazing Spider-Man / İnanılmaz Örümcek Adam’ ve The Amazing Spider-Man 2 / İnanılmaz Örümcek Adam 2’ filmlerinden anımsayacağımız Marc Webb yönetmiş. 
Matematik dehası küçük kız rolünde 2006 doğumlu yetenekli aktris Mckenna Grace adeta döktürüyor! Süper kahramanlardan, melankolik aşık karakterine kadar hemen her rolün altından kalkmayı başaran Chris Evans’ın yanı sıra, ‘The Help / Duyguların Rengi’ ile Oscar’a uzanan Octavia Spencer, usta İskoçyalı aktris Lindsay Duncan ve sıradan, yalın, süssüz haliyle filmin belki de en başarılı isimlerinden olan Jenny Slate eşlik ediyorlar. Slate, çok sevdiğim ve beğendiğim başarılı oyuncularımızdan Devin Özgür Çınar’ı andırıyor. Slate dahil bu denli ‘sade’ ve ‘hakiki’ bir kadroyu bir araya getiren ‘cast’ ekibi, ayrı bir alkışı hak ediyor!
Fazla tanıdık ve düz olmasına rağmen, gayet iyi yazılmış, yönetilmiş ve çok iyi oynanmış bir film duruyor perdede. 36. İstanbul Film Festivali’nin ‘Galalar’ bölümünde izleyici ile buluşan yapım, bir şekilde Brecht’in ‘Kafkas Tebeşir Dairesi’ adlı oyunundan izler taşırken, ‘The Kid / Yumurcak’, ‘Paper Moon / Ay Beyazdır’, ‘The Champ / Şampiyon’, ‘Kramer vs. Kramer / Kramer Kramer’e Karşı’, ‘Good Will Hunting / Can Dostum’ ve ‘Little Man Tate / Küçük Adam Tate’ gibi bir çok filme de referans ve saygı sunuyor.
Aile, çocuk yetiştirme, bencillik, deha, standart olmak, sisteme direnme, annelik, babalık, baba-kız, farklılık, öteki olmak, sevgi, fedakarlık, insanlık gibi hayatı idame de olmazsa olmaz kavramlara değinen film, sahici duruşunun yanında, son derece insancıl ve naif yapısıyla izletiyor kendini. (3,5 / 5)


KARANLIK GÖREV
-Tadı tuzu yerinde kahramanlık öyküsü-

‘Karanlık Sırlar’, ‘Acı Tatlı Hayat’ ve ‘Şeytanı Gördüm’ gibi ses getirmiş stilize filmlerin ‘yaman’ yaratıcısı Kim Jee-woon’un yeni filmi, prömiyerini Venedik ve Toronto’da gerçekleştirdikten sonra, geçtiğimiz filmekimi’nde izleyici ile buluşmuştu. 1920’li yıllarda Japonya işgali altındaki Kore’de geçen gerilim ve aksiyon katkılı dramatik casusluk öyküsü, oldukça sürükleyici bir yapım.
Bir zamanlar Kore’nin bağımsızlığı için mücadele veren Lee, artık Japon emniyetinde komiser olarak çalışmaktadır. ‘Dürüst Kardeşler’ adlı radikal bağımsızlık örgütünü çökertmesi emrini aldığında, bu örgütün bölgesel lideri Kim’le tanışır. Lee ile Kim dostluklarını ilerlettikçe çalıştıkları kurumlara bağlılıklarını sorgulayıp, tehlikeli bir ilişkiye girerler. Ülkesinin Oscar adayı ilan edilip, gişesinde rekorlar kıran yapım, özellikle dönemin atmosferini son derece başarılı şekilde kurmuş. İyi yazılmış ve yönetilmiş öykünün yapım tasarımı üst düzey. 
Kahramanlık mitini sivriltmeyi unutmadan, tempolu biçimde yansıtıyor perdeye sürükleyici hikayesini. Trende geçen aksiyon anları unutulacak gibi değil. Tecrübeli ve yetenekli Güney Koreli aktörler Lee Byung-hun, Gong Yoo ve Song Kang-ho, filmi sürüklüyorlar. Gerçeklik hissini ötelemeden sıkı bir avantür ortam yaratan film, iki saat yirmi dakikalık süresini, yarım saatmiş gibi yaşatıyor izleyicisine. Başarılı! (3,5 / 5)  

Usta sinemacı Emir Kusturica’nın yazıp yönettiği ve başrolü Monica Bellucci ile paylaştığı dram  ‘On the Milky Road / Aşk ve Savaş’, Birleşik Arap Emirlikleri-Suudi Arabistan ortak yapımı animasyon ‘Bilal: A New Breed of Hero / Özgürlüğün Sesi Bilal’ ve dört yerli yapım; Gözde Kural’ın ilk uzun metraj kurmacası ‘Toz’, oyuncu kadrosunda Fırat Tanış ile Metin Keçeci’nin yer aldıkları dram ‘Yarının Adı Başka’, Atakan Şatıroğlu ve Berkay Berkman’ın yönetmen koltuğunu paylaştıkları ‘Katre’ ile birlikte Samet Çakırtaş’ın yönettiği korku-gerilim ‘Sinsiran: Yasak Aşk’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese!

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar