Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

25 HAZİRAN 2010

02 Nisan 2011 Cumartesi 21:56
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Eskiden yaz gelince vizyon ve sinemalar tenhalaşırdı. Tadilat nedeniyle kapalı salonlar, ´iki süper film birden´, ´ustalara saygı´ gösterimleri, ´uçan karateci ve tek kollu boksör´le harmanlanırdı. Emmanuelle serilerini de unutmamalı. Tinto Brass ve Joe D´Amato külliyatını bir de… Artık durum farklı. Hollywood, yeni sezon filmlerini yazın sunuyor izleyicisine. Bu popüler gişe filmleri, aynı tarihte bizde de giriyor vizyona. Bu yaz hareketli geçebilir. Vaziyet bu merkezde yani…

Üç filmlik haftanın İngiliz yapımı korku gerilimi ´´İşkence Okulu / Tormented´´a basın gösterimi düzenlenmedi. Vizyonun diğer iki yenisi notlarımız arasında. Herkese iyi seyirler!

ÖRNEK AİLE
Vahşi kapitalizmin yeni nesil silahlarından ´gizli pazarlama´, Alman asıllı Derrick Borte´nin ilk sinema filmine konu olmuş. Profesyoneller tarafından yönlendirilen para sahiplerinin daha çok tüketmesi için oluşturulan bu pazarlama yönteminin adı aslında modern üçkağıtçılık. Müşterinin haberi olmaksızın onları, piyasaya sürülen yeni ve pahalı ürünlere yönlendiren sahte kimlikli kişi ve firmalar dünyanın her yerinde artmakta. Romantizm katkılı, sosyal içerikli bir dramla karşımıza çıkan ve can acıtan tablo, ABD´nin zengin banliyölerinden birinde geçiyor. İlk bakışta kusursuz bir aile tablosu çizen Jones´lar, aslında profesyonel bir pazarlama timidir. İnsanların neye sahip olmak isteyeceklerini gayet iyi bilen bu yeni nesil üçkağıtçılar, bütün ilişkilerini tamamen satış stratejileri üzerine kurmaktadırlar. Aile içi dengeler (!) hesapta olmayan duygusal bir nedenle değişince, içinde oldukları ve birçok felakete yol açtıkları karanlık tablo, kendi hayatlarını da etkilemeye başlar. Asla bozulmayan fiziği ve ´statik´ güzelliğiyle Demi Moore ile David Duchovny´nin başrolleri üstlendiği dramda, manyetik bir çekiciliğe sahip Amber Heard, Gary Cole ve yetmişine merdiven dayamış efsane model-aktris Lauren Hutton diğer önemli rolleri üstlenmişler. Jim Carrey´li üç film; başta ´´Dick ve Jane İşbaşında / Funny with Dick and Jane´´ olmak üzere ´´Bay Evet / Yes Man´´, ´´Truman Show´´, ´´Amerikan Güzeli / Amerikan Beauty´´, ´´Aklı Havada / Up in the Air´´, ´´Buz Fırtınası / The Ice Storm´´, ´´Amerikalılar / Glengarry Glen Rose´´ filmlerinin daha hafif ve zayıfı olan ama ele alıp, didiklediği mevzua gayet insanca ve siyaseten doğru olarak yaklaşan film, finaldeki pembe romantizme taviz vermeseymiş, sarsıcı yanını daha güçlü kılıp, izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakabilirmiş hissiyatı doğuruyor. Asri zamanların, insanı ve duyguları sıfırlayan vahşi ekonomik-siyasi sisteminden, kapitalizmin ahlak ve değerler sistemine, konforun doğasından, çekirdek aileye dek insanın günlük yaşamını ilgilendiren hemen her kavrama uçan tekmelerle saldıran yapım, bir yere dek işini iyi yapıyor. Ama gücü, cesareti ve çizilmiş sınırları, bir adım daha atmasına engel oluyor. Yine de haftanın en iyi filmi ´´Örnek Aile´´.

PARİS´TEN SEVGİLERLE
Fransa´daki Amerikan büyükelçisinin sağ kolu olan James, CIA ile ´parlak bir gelecek vaat eden alt kademe çalışanı´ olarak flört etmektedir. Bütün isteği, aranan bir ajana dönüşmek olan genç adam, tecrübeli özel ajana yardım etmek üzere görevlendirildiğinde, özel hayatı başta olmak üzere bilmediği zorlu gerçeklerle yüzleşecektir… Sanırım bu kısacık özet, filmin kendisinden daha ciddi ve iyi oldu ? Fransız yapımı, cin fikirli sinemacı Luc Besson tarafından inşa edilmiş. Fransa´nın Sinan Çetin´i, öyküsünü de kaleme aldığı aksiyonu, ´´96 Saat / Taken´´ adlı filmiyle gişede başarı kazanmış ve gözüne girmeyi başarmış Pierre Morel´e emanet etmiş. Paris´i fon alan hareketli öykü, başrol oyuncuları John Travolta ve Jonathan Rhys Meyers´a rağmen epey berbat. Irkçı, ayrımcı hatta faşist içeriğiyle yavan bir öyküyü, çok sıradan bir TV filmi kıvamında perdeye yansıtan yapım, aksiyon olsun da çamurdan olsun diyenler hariç pek kimseye seslenmiyor. Basbayağı AUDI reklamı yapan araba kovalama sahneleri ve yavan diyaloglarıyla hemen unutmaya çalışacağınız filmin akılda kalıcı tek özelliği, Polonya asıllı Kasia Smutniak adlı model-aktris. Cazibesi ve güzelliğiyle yeni bir keşif olarak nitelenebilecek oyuncunun gelecekteki kariyeri parlak gözüküyor. Bu arada, yalnızca ben değil, birçok meslektaşım Luc Besson´un Serdar Akar´ın yönettiği Beren Saat´li ´´Gecenin Kanatları´´nı izlediğini ve ´birazını´ Paris fonuna uyarladığını düşündük filmden sonra… İsmiyle, Bond klasiği ´´From Russia with Love / Rusya´dan Sevgilerle´´ye gönderme yapan film, umarım bu ünlü klasiği izlemeyenlerde bir merak doğurur da, böylelikle kendine bir tek olumlu yan sağlar. Bir de şöyle bir uyarı: Hayranları dikkat, izleyeceğiniz görüntüler, sizi John Travolta´dan bile soğutabilir…

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar