25 EKİM 2024
Ekim’i de bitirdik… Ekim ayının son vizyon haftasındayız. Önümüz Kasım. İki ay sonra koca yıl bitiyor… Vizyon aynı yoğunlukla sürmekte… Biz eleştirmenler 2024 Ocak ayından bu yana yerli, yabancı, hangi filmleri izlediysek, yavaş yavaş yıl sonu listelerini düzenlemeye başladık.
Ekim ayını uğurlarken ona yakışır güzellikte bir sonbahar şiiriyle koyalım noktayı giriş yazımıza. Usta şair Ahmet Muhip Dıranas (1909-1980) imzalı:
‘Ekseri sonbahar gecelerinde
Sızarken camlardan ince bir yağmur,
Düşünürüz, her şey yerli yerinde
Ama gözlerimiz niçin doludur?
Bazen ellerinde gümüş bir tasla
Ümitler yaklaşır bize, bin nazla,
‘Kapa gözlerini’, der, ‘uyu hazla!…’
Sızarken camlardan ince bir yağmur.’
SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
Casque d'or / Altın Başlık
(Yönetmen: Jacques Becker / 1952)
Days of Wine and Roses / Şarap ve Gül
(Yönetmen: Blake Edwards / 1962)
Klassenverhältnisse / Sınıf İlişkileri
(Yönetmen: Danièle Huillet, Jean-Marie Straub / 1984)
Un coeur en hiver / Ayazda Bir Yürek
(Yönetmen: Claude Sautet / 1992)
Histoire de Marie et Julien / Marie ve Julien
(Yönetmen: Jacques Rivette / 2003)
HAFTA SONU AİLE SİNEMASI
ANNE VE BABA İÇİN
Das Boot / U-Bot: Denizaltı
(Yönetmen: Wolfgang Petersen / 1981)
Oldeuboi / İhtiyar Delikanlı
(Yönetmen: Park Chan-wook / 2003)
Salinui chueok / Cinayet Günlüğü
(Yönetmen: Bong Joon Ho / 2003)
ÇOCUKLAR İÇİN
The Secret Life of Pets / Evcil Hayvanların Gizli Yaşamı
(Yönetmen: Chris Renaud / 2016)
Sing / Şarkını Söyle
(Yönetmen: Garth Jennings, Christophe Lourdelet / 2016)
Hotel Transylvania 2 / Otel Transilvanya 2
(Yönetmen: Genndy Tartakovsky / 2015)
Vizyonda bu hafta (25 Ekim 2024)
Beşi yerli yapım olmak üzere toplam yedi yeni film Ekim ayının son vizyon haftasını oluşturuyor!
Şehir dışında bulunduğumdan ve kimi filmler adına düzenlenen basın gösterimlerine katılamadığımdan dolayı 25 Ekim haftasının filmlerine yapım notlarıyla değineceğim.
Yağız Alp Akaydın’ın yönetmen koltuğunda oturduğu ‘Bir Cumhuriyet Şarkısı’ adlı tarihi dram, 1930’lu yılların Türkiye’sinde, bir avuç genç, yetenekli ve azimli insanın, önlerindeki tüm engellere rağmen çiçeği burnunda bir ülkede sanat devrimini gerçekleştirmek için verdikleri çabayı taşıyor perdeye. Cumhuriyet tarihinin ilk operası olan Özsoy operası ve onu inşa eden insanların gerçek hikâyesi. Salih Bademci, Ertan Saban, Ahmet Rıfat Şungar, Birce Akalay, Melis Sezen, Şifanur Gül, Mehmet Özgür, Emre Karayel, Bensu Soral, Okan Yalabık ve Burak Bilgili oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
Marvel evrenine otuz yıl öncesinde bir ‘Spider-Man / Örümcek Adam’ öyküsünde dahil olan ‘Venom’, serinin üçüncü filmi ‘Venom: The Last Dance / Venom: Son Dans’ ile yeniden beyaz perdede! Orijinal filmi ve öyküyü anımsayacak olursak, 2018 tarihli ‘Venom’u Ruben Fleischer yönetmiş, karaktere ise artık usta aktör olarak anılmayı hak eden Tom Hardy hayat vermişti. Sadece simbiyoz (Ortak beslenme olarak da bilinir. İki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamaları anlamı taşır. Simbiyoz, iki bitki arasında olacağı gibi, bir bitki ile bir hayvan arasında da olur.) halinde yaşayabilen organik bir kostüme benzetilebilecek uzaylı canlı olan Venom, Eddie Brock adlı araştırmacı gazetecinin içine yerleşiyor ve Brock, bu tuhaf organizmanın taşıyıcısı haline geliyordu. ‘Venom: Let There Be Carnage / Venom: Zehirli Öfke 2’, 2021 tarihli Venom’un devam filminde yönetmen koltuğunda, aktör kimliğiyle de tanıdığımız usta isim Andy Serkis oturuyordu. Tom Hardy’nin canlandırdığı gazeteci Eddie Brock’un Venom ile simbiyotik ilişkisini sürdürdüğü devam filminde ilk filmin jenerik sonrası bonus sahnesinde görülen Woody Harrelson’ın canlandırdığı Cletus Kasady, nam-ı diğer ‘Carnage’in, Venom ile mücadelesine tanık oluyorduk. Üçlemenin son ayağını oluşturan ‘Venom: Son Dans’ı yöneten isim Kelly Marcel. Eddie Brock/Venom üçlemesinin final filminde artık tek vücutta yaşamaya alışmış Eddie Brock ile Venom bu kez kendi dünyaları tarafından aranan birer kaçak olarak yer alıyor. Tom Hardy’ye eşlik eden isimlerse, Juno Temple, Rhys Ifans, Alanna Ubach, Stephen Graham ve Chiwetel Ejiofor.
Cannes Film Festivali’nin prestijli ‘Un Certain Regard / Belirli Bir Bakış’ bölümünün açılış filmi olan ‘Ljósbrot / Gün Doğarken’, İzlandalı auteur Rúnar Rúnarsson imzalı. Kendi başına gelmiş bir olaydan esinlenen Rúnarsson, İzlanda’nın görkemli doğa manzaralarını fon alarak bir kez daha genç bir bireyin duygusal yolculuğuna eşlik ediyor. Derin bir yasa boğulan Una, bir yandan duygularını tam ifade edemiyor, bir yandan da sakladığı sırla boğuşuyor. İzlanda’ya özgü uzun yaz günü boyunca Una aşk, dostluk, keder ve güzelliği yaşıyor. İki Kuş, Volkan, Yankılar gibi ergenlik ve büyüme öyküleriyle tanıdığımız Rúnarsson, ‘Bu film, çelişkili duyguların arasının sıkışık olduğu, gülmenin ağlamaya dönüştüğü, güzelliğin kederle bir anda var olduğu kısacık bir zaman diliminde geçiyor’ diyor. Elín Hall, Katla Njálsdóttir ve Mikael Kaaber, etkileyici dramın oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
H. Sinan Güngör, Halil Öztürk ve İbrahim Turalı’nın birlikte yönettikleri üç boyutlu animasyon ‘Mustafa’, Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatını konu edinen dört filmlik bir serinin ilk filmi. İlk filmde ulu önderin çocukluk dönemi, ikinci filmde gençlik dönemi, üçüncü filmde yetişkinlik dönemi, dördüncü filmde ise yaşının ilerlediği hayatının son dönemleri ele alınacak. Mustafa’nın çocukluğu, zamanla zihnine yerleşen asker olma hayali ve bu hayale ulaşma serüveni günümüzde yaşayan sekiz yaşındaki Kemal’e ilham olur. Mustafa’nın hikayesi Kemal’in seksen beş yaşındaki dedesi Arif’in dilinden anlatılır. Büyüyünce astronot olmak isteyen Kemal, ailesi tarafından hayalleri desteklenmeyen bir çocuk olarak karşımıza çıkar. Kemal’in anne ve babası oğullarının ileriki yaşlarda hayal kırıklığına uğramaması için kendisi adına ulaşabileceği hedefler belirlemesini istemektedir ancak Kemal onlara bazı yönlerden hak vermeye başlasa da astronot olma hayalini içinden atamamaktadır. Kemal’in annesi oğlunun içindeki mutsuzluğu sezerek onu dedesinin yanına gönderir. Torununu dinleyen Arif, Mustafa Kemal’in hikayesini anlatmaya başladığında Kemal kendini onun gibi büyük bir hayali olan ve yine onun gibi hayaline ulaşması zor görünen bir çocuğun dünyasının içinde bulur.
Can Beslen’in yönettiği ‘Garez’ yerli bir korku örneği. Gece devriyesinde olan bir polis ekibi, ihbar üzerine uzun zamandır kullanılmayan harabe bir oteli kontrol etmeleri için görevlendirilir. Otelden kadın çığlıklarının duyulması üzerine olay yerine intikal eden ekip, binaya girdiklerinde gördükleri manzara karşısında basit bir olay ile karşı karşıya olmadıklarını anlarlar. O andan itibaren yaşanan her şey, kesintisiz olarak polis kamerasına kaydedilecektir. Can Beslen, M. Bilgehan Karaca, Zişan Özlem Akçalı, Sonay Topçu ve Kadir Yılmaz, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
Türkiye-Gürcistan ortak yapımı aksiyon de içeren dram ‘Köprü’, Erekle Badurashvili tarafından yönetilmiş. Başarılı bir Türk iş insanı olan Davut, bir gün hayatını kökünden sarsacak bir gerçek öğrenir: Gürcistan’da hiç tanımadığı bir kardeşi vardır. Gürcistan’a yaptığı yolculuk sırasında Davut, kardeşini bulmakla kalmaz, babasının ölümüne dair saklı kalan sırlarla da yüzleşir. Emre Kızılırmak, Nini Badurashvili, Zurab Tsintskiladze, Kristine Imadadze ve Elif Baysal, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
‘Elif ve Arkadaşları 2: Perişler’, özellikle küçük yaştaki izleyicilere seslenen bir animasyon. Yönetmen koltuğunda oturan isimse İsa Doğmuş.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!
İyi seyirler herkese!
MURAT ERŞAHİN