Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

24 AĞUSTOS 2012

23 Ağustos 2012 Perşembe 22:52
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Vizyondaki beş yeni filmden ikisi notlarımız arasında. İtalyan yapımı ‘light’ komedi “Beni Yargılama / Nessuno mi Puo Giudicare”ye, iki korku filmi eşlik ediyor. Biri Hollanda’dan gelme aksiyonu yüksek korku denemesi “Korku Efendisi / Sint”, diğeriyse haftanın ikinci İtalyan’ı “Kabus / Fairytale” adındaki korku-gerilim. Reis Çelik imzalı “Lal Gece” ile Zhang Yimou’nun yönettiği “Savaşın Çiçekleri” ise aşağıda sizleri bekliyor… İçinizde yaşayan ‘sinemadan çıkmış insana’ gözünüz gibi bakmanın önemini yeniden anımsatmaya gerek yok sanırım. Sokağın sinemadan çıkmayanlarla dolu olduğu hepimizin malumu! Herkese iyi seyirler!

LAL GECE
Reis Çelik, “Işıklar Sönmesin”, “Hoşçakal Yarın”, “İnat Hikâyeleri” ve “Mülteci”nin ardından beşinci filmiyle karşımızda. “Lal Gece”, özellikle Anadolu’da yaşanan toplumsal bir problemi, sürekli kanayan açık bir yarayı, çocuk gelinleri öykülüyor. Erkek iktidarını sorgulamayı unutmayan dram, tek bir gecede, -rüya sahnesi dışında- kapalı bir mekânda geçiyor. Cezaevinden yeni çıkmış altmışlarında bir adamla, çocuk yaştaki gelinin gerdek gecesi öyküsü, geçtiğimiz Berlin Film Festivali’nde ‘Generation 14 Plus’ bölümünde yarışmış ve ‘Kristal Ayı’nın sahibi olmuştu. Küçük kız, yaşlı adamı oyalarken, yaşlı adam türlü oyunlarla ‘gelini’ ikna etmeye çalışmaktadır. Uzun ve sessiz gece, birçok kırılma anına, hesaplaşmaya ve beklenmedik kararlara tanıklık eder. İlyas Salman’ın müthiş oyunculuğuna, gencecik amatör oyuncu Dilan Aksüt, başarıyla eşlik ediyor. Yine Reis Çelik imzası taşıyan senaryo, İlyas Salman’ı yirmi dört yıl sonra yeniden başrole taşımış. Çekimleri, Reis’in memleketi Ardahan’da gerçekleşen yürek burkan yapım, bazı kusurlarına, hafif sarkmalara ve metne dair bir takım soru işaretlerine rağmen izlenmesi gerekli, söyleyecek içi dolu sözleri olan yetkin bir iş doğrusu.

SAVAŞIN ÇİÇEKLERİ
“Kahraman”, “Parlayan Hançerler”, “Altın Çiçeğin Laneti” adlı filmleriyle ülkemizde de ilgiyle izlenen usta Çinli sinemacı Zhang Yimou’nun yönettiği “Flowers of War / Savaşın Çiçekleri”, kendi ülkesinde bütün zamanların en çok hasılat yapan filmi olmuş; 90 milyon dolar bütçeli yapım, Altın Küre’de ‘en iyi yabancı film’ dalında Çin’i temsil etmişti. Zhang Yimou; Çin’in tarihinde çok önemli ve çok acı bir yeri olan Nanjing katliamını perdeye taşımış. Japonya’nın Çin’i işgal ettiği 1937 yılında, Nanjing sokaklarında geçiyor hikâye. Cesetlerle dolu sokaklar arasındaki katedrale sığınan Amerikalı bir cenaze levazımatçısı, burada hemen hepsi çocuk yaşta denebilecek genç kızlardan oluşan manastır öğrencileriyle karşılaşır. Rahip ölmüştür ve şimdi bütün öğrencileri korumak, bu yabancının görevidir. Üstüne üstlük katedrale sığınan bir grup genelev çalışanı kadın da, korunması gereken grubun içindedir. Birbirlerinden tamamen farklı bu insanlar, olanca vahşet, acımasızlık ve kan gölünün ortasında fedakârlık, sevgi, dostluk gibi uğruna ölünesi kavramları keşfederler. Geling Yan’ın romanından uyarlanan tarihi savaş dramı, başrole Christian Bale’i taşıyor. Beyazperdedeki ilk rolünde dikkat çeken genç ve güzel Çinli aktris Ni Ni, usta Amerikalı aktöre eşlik ediyor. Özellikle etkileyici çatışma ve savaş sahneleriyle öne çıkan epik film, oldukça duygusal tonu ve sarsıcı öyküsüyle ilgiyle izleniyor.
MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar