Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

22 KASIM 2024

21 Kasım 2024 Perşembe 19:41
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Kasım ayının sonuna geliyoruz… 2024 sinema sezonunun sona ermesine neredeyse bir aylık süre kaldı. Sezonun beğeni listelerini yavaş yavaş hazırlamak gerekli… 35. Ankara Film Festivali 15 Kasım Cuma akşamı Devlet Tiyatroları Şinasi Sahnesi’nde düzenlenen ödül töreniyle sona erdi. Ön jürisinde bulunduğum Ulusal Uzun Film Yarışması ödülleri de sahiplerine sunuldu. 
Jüri başkanlığını Onur Saylak’ın yaptığı ve on iki kategoride ödüllerin dağıtıldığı Ulusal Uzun Film Yarışması’nda En İyi Film Ödülü, geçtiğimiz hafta kaybettiğimiz Ankara Film Festivali Başkanı İnci Demirkol’un anısına verildi. ‘Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri’, En İyi Film seçilirken, yönetmeni Murat Fıratoğlu da En İyi Yönetmen Ödülü’nün sahibi oldu. Gecede ayrıca Mahmut Tali Öngören En İyi İlk Film Ödülü, Doğuş Algün’ün yönettiği ‘Ölü Mevsim’e, Onat Kutlar En İyi Senaryo Ödülü de ‘Döngü’ ile Erkan Tahhuşoğlu’na verildi. Festivalin Ulusal Belgesel Film Yarışması’nda En İyi Film Bahar Bektaş’ın yönettiği ‘Sürgün   Asla Bitmez’ filmine giderken, Ulusal Kısa Film Yarışması’nın en iyisi de Yakup Tekintangaç’ın yönettiği ‘Morî’ oldu.

Ödüllerin tam listesi şöyle…

Ulusal Uzun Film Yarışması
En İyi Film Ödülü: Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri / Murat Fıratoğlu
Mahmut Tali Öngören En İyi İlk Film Ödülü: Ölü Mevsim
En İyi Yönetmen: Murat Fıratoğlu (Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri)
En İyi Kadın Oyuncu: Serpil Gül (Döngü)
En İyi Erkek Oyuncu: Alp Öyken (Büyük Kuşatma)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Ece Yaşar (Ölü Mevsim)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Serkan Ercan (Ölü Mevsim)
Onat Kutlar En İyi Senaryo: Döngü / Erkan Tahhuşoğlu
En İyi Görüntü Yönetmeni: Matteo Cocco (Gecenin Kıyısı)
En İyi Sanat Yönetmeni: Natali Yeres (Büyük Kuşatma)
En İyi Özgün Müzik: Ahmet Kenan Bilgiç (Hakkı)
En İyi Kurgu: Eyyüp Zana Ekinci (Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri)
SİYAD En İyi Film Ödülü: Büyük Kuşatma / Sinan Kesova

Ulusal Belgesel Film Yarışması
En İyi Belgesel Ödülü: Sürgün Asla Bitmez / Bahar Bektaş
Jüri Özel Ödülü: Zamanın Kıyısında Sınav / İlkay Nişancı

Ulusal Kısa Film Yarışması
En İyi Film Ödülü: Morî / Yakup Tekintangaç
Jüri Özel Ödülü: Görüşürüz Kaplumbağa / Selin Öksüzoğlu, Günaydın Anne / Oben
Yılmaz)

Ankara Filmleri Yarışması
VEKAM Ödülü: Bir Orkestranın İzinde / Musa Ak, Hasan Basri Özdemir

 

Festival Başkanı sevgili İnci Demirkol’un açılış akşamından bir gün önceki vefatı, derin yaralar açtı yürekte. Festivale bütün benliğini vermiş olan İnci’nin kaybına alışmak çok güç. Fedakâr, vicdanlı, anaç bir anne, abla ve dosttu İnci. Her daim öyle kalacak. İnci’nin yetiştirdiği gencecik insanlar sırtladı bu yıl festivali. Acısını bile yaşayamadan hemen her detayın üzerine eğilen İrfan Demirkol yönetiminde, biricik Hacer Koç Yıldız, kahraman dostlar Uğur Yüksel ve Selma Yağız, gencecik yıldızlar Elif Su Gözel, Deniz Berberoğlu, Mehmet Kızıklı, Elif Aslan, İzel Uysal, Ekin Ataman ve ekibin kalanını oluşturan diğer bütün çalışkan gencecik isimler olağanüstü performanslar sergilediler. Festivalin türlü olanaklardan, akçeden, statüden, gösterişten öte, bir yürek/gönül işi olduğunu herkes yeniden yerinde görmüş oldu!
Ankara her daim kısa filmin ve belgeselin kalesi olmuştur. Bu gerçeğin devam edeceği yine kanıtlandı bu sene. O kadar iyi kısalar ve belgeseller izledim ki; uzun metraj kurmaca filmlere anca sıra geldi… Dünya Sineması seçkisi de çok yerindeydi. ‘400 Darbe’, ‘Adele H’nin Öyküsü’ ve ‘Neşeli Pazar’dan oluşan üç filmlik ‘Hep Yeni: François Truffaut Retrospektifi’, dünyanın çeşitli yerlerinden yedi kadın yönetmenin imzaladığı yedi sıkı filmden oluşan ‘Bir Kadın Filmi’, üç filmlik ‘KINO Seçkisi 2024’, altı filmlik ‘Dünya Festivallerinden’, Vekam Ankara Hikayesini arıyor başlığıyla gerçekleşen 2 filmlik ‘Ankara Filmleri’ ve Festivalin 35. yılına adanmış ‘Özel Gösterimler’, izleyiciyle dopdolu salonlarda buluştu. Emmanuel Parvu’nun ‘Trei Kilometri Pana La Capatul Lumii / Dünyanın Sonuna 3 Kilometre’, Mohammad Rasoulof’un ‘Sanaye Anjir-e Moabad / Kutsal İncirin Tohumu’ ve David Cronenberg’in ‘The Shrouds / Kefenler’ adlı filmlerini ben de izleme şansı buldum. Hasan Basri Özdemir ve Musa Ak’ın birlikte yönettikleri ‘Bir Orkestranın İzinde’ adlı belgesel de festivalin öne çıkan sürprizlerinden oldu benim için. 1968 yılında Ankara’da kızlar tarafından kurulan Türkiye’nin ilk ve tek kızlar orkestrası olan Eroğlu Kızlar Orkestrası’nın, Türkiye’nin önde gelen müzik adamlarından olan Cenk Eroğlu tarafından yeniden bir araya getirilme öyküsü, müthiş keyifli ve heyecan vericiydi. 
36. Festivali şimdiden dört gözle beklediğimizi yürekte duyarak döndük Ankara’dan. Hız kesmeden süren vizyon filmleri karşıladı bizi dönüşte. Rutinin baskın gücü! 
Attila İlhan’ın ‘Sisler Bulvarı’ şiiri ile koyalım noktayı bu haftanın giriş yazısına…

‘Elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk

sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk

sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı

sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!

sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarabda kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı

bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarını hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır
simsiyah bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapur uğuldayacak

sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu

eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlayamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı

sisler bulvarı'ndan geçmediğim gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum.’
 

 

 

SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK
À nous la liberté / Hürriyete Can Feda
(Yönetmen: René Clair / 1931)

L’Atalante
(Yönetmen: Jean Vigo / 1934)

Pépé le Moko / Cezayir Batakhaneleri
(Yönetmen: Julien Duvivier / 1937)

La règle du jeu / Kocası ve Aşığı
(Yönetmen: Jean Renoir / 1939)

Les enfants du paradis / Cennetin Çocukları
(Yönetmen: Marcel Carné / 1945)

 


 

HAFTA SONU AİLE SİNEMASI

ANNE VE BABA İÇİN
The Usual Suspects / Olağan Şüpheliler
(Yönetmen: Bryan Singer / 1995)

American History X / Geçmişin Gölgesinde
(Yönetmen: Tony Kaye / 1998)

The Prestige / Prestij
(Yönetmen: Christopher Nolan / 2006)


ÇOCUKLAR İÇİN
Mononoke-hime / Prenses Mononoke
(Yönetmen: Hayao Miyazaki / 1997)

Gedo Senki / Yerdeniz Öyküleri
(Yönetmen: Gorô Miyazaki / 2006)

Bakemono no ko / Çocuk ve Canavar
(Yönetmen: Mamoru Hosada / 2015)

 

 

 

Vizyonda bu hafta (22 Kasım 2024)

Dördü yerli yapım olmak üzere toplam dokuz yeni filme ev sahipliği yapıyor 22 Kasım vizyonu!
Pierre Morel’in yönettiği, başrolünü Kate Beckinsale’in üstlendiği aksiyon ‘Canary Black / Siyah Kanarya’ haftanın notlarımız arasında yer alan tek yenisi.


SİYAH KANARYA
-Görev bu kez kişisel-

Bir komployla karşı karşıya kalan ve kocasını gizli bir örgütün elinden kurtarmak zorunda olan CIA ajanı Avery Graves’in aksiyon yüklü öyküsü izlediğimiz. CIA’in en yetenekli gizli ajanlarından Avery Graves, bir terör örgütü tarafından kaçırılan kocasını kurtarmak için ülkesine ihanet etmek zorunda kalır. Takımından koparıldıktan sonra, hayatta kalmak ve kocasını kaçıranların istediği değerli istihbaratı bulmak için yeraltı dünyasındaki bağlantılarından yardım alır. Küresel krizi önlemek ve kocasını kurtarmak için gerekli zaman gittikçe azalmaktadır.  
‘Banlieue 13 / 13. Bölge’, ‘Taken / Takip: 96 Saat’, ‘Peppermint / İntikam Meleği’ ve ‘Freelance / Tetikçi’ gibi tempolu aksiyonlarla tanınan tür sinemasının zanaatkarlarından Fransız Pierre Morel’in yönettiği aksiyonun başrolünde Kate Beckinsale yer alıyor.  ‘Underworld / Karanlıklar Ülkesi’ serisinin ardından bir hayli yorgun olduğu gözüken Beckinsale, adeta son gücüyle üstlenmiş rolünü. Elli yaşını geride bırakan yıldız, elinden geleni yapsa da özellikle yakın dövüş sahnelerinde inandırıcılığını yitiriyor senaryo! Rupert Friend, Ray Stevenson, Jaz Hutchins, Goran Kostic, Ben Miles ve misafir oyuncu Saffron Burrows, oyuncu kadrosunun diğer isimleri.
Hırvatistan’da, Zagrep’te çekilmiş yapım, teknik anlamda iyi fakat senaryo gedikleri ve sürprizi azaltılmış oluşlar, bir sonraki sahneyi tahmin etmenizi kolaylaştırıyor. Türe fazla bir şey eklemeyen vasati gidişat, yine de seyir zevkini engellemiyor son tahlilde! Bu arada kanaryanın siyahı değil, sarısı makbuldür bizde! Sarı Kanarya, gişeyi sorgusuz sualsiz artırırdı fikrindeyim! (2 / 5)

Haftanın diğer yenilerine değinecek olursak…
‘Wicked’… Stephen Schwartz ve Winnie Holzman’ın The Wizard of Oz filminin ön hikayesi olarak tasarladıkları, ilk olarak 2003 yılında sahnelenen aynı adlı Broadway müzikalinin sinema filmi uyarlaması, Oz cadıları Elphaba ve Glinda’nın öyküsü. Oz cadılarının hikâyesinde, Emmy, Grammy ve Tony ödüllü oyuncu Cynthia Erivo, sıradışı yeşil teni nedeniyle yanlış anlaşılan ve gerçek gücünü henüz keşfetmemiş genç bir kadın olan Elphaba, Grammy ödüllü, albümü iki milyondan fazla satan sanatçı Ariana Grande ise, ayrıcalık ve hırsla bezenmiş, gerçek kalbini henüz keşfetmemiş popüler bir genç kadın olan Glinda rollerinde çıkıyorlar karşımıza. İkili, fantastik Oz Ülkesi’ndeki Shiz Üniversitesi’nde öğrenciyken tanışır ve aralarında alışılmadık ama derin bir dostluk oluşur. Muhteşem Oz Büyücüsü ile karşılaşmalarının ardından dostlukları bir dönüm noktasına ulaşır ve hayatları çok farklı yollara sapar. Glinda’nın popülerliğe olan amansız arzusu; onun, güç tarafından baştan çıkarılmasına neden olurken, Elphaba’nın kendine ve çevresindekilere sadık kalma kararlılığı, geleceği üzerinde beklenmedik ve şoke edici sonuçlar doğuracaktır. Oz’daki olağanüstü maceraları, sonunda İyi Glinda ve Batı’nın Kötü Cadısı olarak yazgılarını tamamlamalarını sağlayacaktır. John M. Chu’nun yönetmenliğini üstlendiği fantastik yapımda başlıca rolleri Cynthia Erivo, Ariana Grande, Jonathan Bailey, Marissa Bode, Ethan Slater’ın yanı sıra usta isimler Michelle Yeoh ile Jeff Goldblum yer alıyorlar.
Jessica Palud’un yönettiği ‘Maria / Maria Olmak’ biyografik bir docudrama! Maria Schneider’in Marlon Brando ile birlikte çektiği ‘Paris’te Son Tango’ filminin çekimleri sırasında yaşadığı zorlukları ve filmin kendisine getirdiği ünü izliyoruz. Maria Schneider’ı perdede Anamaria Vartolomei canlandırırken, dev aktör Marlon Brando’ya Matt Dillon hayat vermiş. Giuseppe Maggio ise usta auteur Bernardo Bertolucci rolünde çıkıyor karşımıza!
Alexs Stadermann imzası taşıyan animasyon ‘100% Wolf / %100 Kurt’, kurt sürüsü tarafından dışlanan Freddy Lupin’in öyküsü! Freddy, gerçek bir kurt olduğunu kanıtlamak için kayıp Moonstone’u bulmaya karar verir. Sokak köpeği Batty ile beklenmedik bir dostluk kuran Freddy, sürüsünü kurtarmak için elinden geleni yapar. Yüzde yüz kurt olmasa da her zaman yüzde yüz gerçek bir kahramandır!
Damien Leone’nin ilk olarak 2016’da yarattığı ve bol kanlı bir korku serisine dönüşen popüler yapım ‘Terrifier’ üçüncü filmiyle karşımızda! Manyak palyaçomuz yine bildiğiniz üzere kıyım yapıyor! Miles Kasabası sakinleri Noel ruhuyla yılın en huzurlu gecesini kutlamaya hazırlanırken, Art the Clown geri dönüyor. Sessiz ve karanlık bir Noel Arifesi, Art’ın kana susamışlığıyla kabusa dönüşüyor. Yeni hedefler ve daha acımasız planlarla geri dönen Art, kasabayı cehenneme çevirmek için yemin ediyor. Slasher alt türünün sıkı örneği ‘Terrifier 3’, aynı ilk iki film gibi Damien Leone tarafından yazılıp yönetilmiş. David Howard Thornton’a eşlik eden isimlerse; Lauren LaVera, Antonella Rose, Elliott Fullam ve Samantha Scaffidi.
Senaryosunu Alp Bozkurt ve Ali Adnan Özgür’ün birlikte kaleme aldıkları, yönetmen koltuğunda Ali Adnan Özgür’ün yer aldığı ‘Dünya Varmış’, dünyanın sonunu getirecek büyük bir salgından kurtulmak isteyen bir grup seçilmiş insanın, sığındıkları otelde başlarından geçen ilginç olayları taşıyor perdeye. ‘Kadimler’ denen gizli bir oluşum, seçtikleri yüz özel kişiyi, dünyayı yok edecek olan ölümcül bir virüs salgınından korumak üzere otel şeklinde fütüristik bir sığınak inşa eder. Tesadüfen sığınak otele giren taksici Nuh kendisini beklenmedik bir maceranın içinde bulur. Engin Altan Düzyatan, Sarp Bozkurt, Melisa Şenolsun, Ece Sükan, Attila Olgaç, Erkan Can, Suzan Kardeş, Ali Sürmeli, Ezel Akay ve Bahtiyar Engin oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar. 
Orçun Behram’ın yazıp yönettiği korku örneği ‘Cenaze’, bir cenaze arabası şoförü olan Cemal’in, kendisine rutini dışında bir görev verilmesi sonrası başından geçenleri öykülüyor. Kırk yaşındaki Cemal, yalnız bir cenaze arabası şoförüdür. Rutininde hiç değişiklik yoktur. Gündüzleri ağlayan kalabalıklar ve dualar, akşamları ise televizyon ve bira. Bir gece fazla içkinin ardından, hastane morguna çağrılır. Cemal’e oldukça sıra dışı bir görev verilir: Zeynep adında genç bir kız vahşice öldürülmüştür. Zeynep’in ailesi son derece nüfuzlu, güçlü siyasi bağları olan bir ailedir ve bu cinayetin gizli kalmasını istemektedirler. Cemal’in yapması gereken, kızı bir minibüse koyup birkaç hafta ortadan kaybolmaktır. Ahmet Rıfat Şungar’ı başrolde izleyeceğimiz yapımın diğer oyuncuları Cansu Erdem, Gizem Türedi, Orhan Eşkin, Tekin Temel, Eren Çiğdem ve Emrah Altıntoprak.
‘Paranoya’, Cengiz Özkarabekir’in yönetmenliğini üstlendiği bir kara komedi. Üniversite öğrencisiyken yazdığı bir şiir yüzünden hapse atılan, hapisteyken babasının cenazesine katılamamasından dolayı paranoyası başlayan Muntazam adlı bir gazetecinin başından geçenleri konu alıyor. Onur Buldu, Ege Kökenli, Bülent Şakrak, Füsun Demirel, Hüseyin Avni Danyal, Ayşen İnci, Metin Yıldız, Osman Alkaş ve Cihan Tamer, oyuncu kadrosunu oluşturuyorlar.
Cüneyt İnay’ın yazıp yönettiği ‘Geniş Aile 4: Cevahir & Ulvi’ bir komedi macera. Yolları ayrılan Ulvi ve Cevahir’i yine Ulvi’nin başına gelen bir olay biraraya getirecektir. Kasaplık mesleğine atılan ama büyükbaş yerine köyün ileri gelenlerini doğrayan Ulvi’nin karıştığı cinayeti Cevahir çözmeye çalışır. Ufuk Özkan ve Bülent Çolak’a eşlik eden isimlerse Asuman Dabak, Deniz Oral ve Cansu Fırıncı.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. Caddeler, sokaklar, sinemadan çıkmayanlarla dolu!
İyi seyirler herkese! 

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar