Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

22 EYLÜL 2023

21 Eylül 2023 Perşembe 18:40
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

Eylül’de bitmek üzere... Film Festivalleri sezonu bütün hızıyla başladı… Önce Ayvalık, Ardından Adana Altın Koza, Antalya Altın Portakal, Filmekimi ve Ankara Film Festivali… 
İzlenecek yüzlerce yeni film, tanışılacak yeni isimler, yeni heyecanlar, başlangıçlar, sinema tarihi için kocaman bir arşiv kaydı! Uygunluk, zaman ve enerji gerekiyor tabii! Hayat, planlanan bir şey değil çoğu zaman. Sağlık sorunları, ailevi problemler başta olmak üzere bir sürü beklenmedik engel oluşuyor ve bir bakıyorsunuz planladığınız festivallerin hiç birine katılamamışsınız. Eskiden festival deyince akla ilk gelen, sinemacılar ve o şehrin sinemaseverleri, sinema okuyan pırıl pırıl öğrencileriyle tanışıp paylaşma, sinema üzerine konuşma ve tartışma demekti! Bir parça değişti bu durum zaman içinde… Her şeyi bilen, son derece kibirli, pek sevdikleri kendi tabirleriyle ‘overrated’ bireyler fink atıyorlar ortalıkta artık. ‘O güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler…’
Öte yandan zaman törpülüyor her şeyi… Rıza Akın’la geçtiğimiz yıl Ayvalık Film Festivali’nde tekrar buluşup saatlerce laflamış, karşılıklı kadeh kaldırmış, iki dost geçmişten ve gelecekten söz etmiştik… Çok başka bir adamdı Rıza! Az ve öz kalanlardandı… Kısa bir süre sonra vefat haberini aldık… Öyle, bir sabah kahvaltı sofrasını kurarken… Nefes alıp vermeye utanıyor insan dostlarının kaybından sonra… Ne gülerdik Rıza’yla… Tanışmamıza bir diğer dost Tayfun Pirselimoğlu vesile olmuştu. ‘Rıza’ filmiyle… Sonra festivaller, özel hayatımız, yeme, içme aktiviteleri, enfes sohbetler… Sahici bir dosttu Rıza. Hesapsız, kitapsız, hep aynı. Omzunda güvenli bir el… Rahmetli dayımı ve western sevgisini, onun ‘acayip’ anılarını konuşup kahkahalarla gülerdik… Masa ufalıyor gitgide… Her daim çok özlenecek Rıza Akın!

Giden dostlar, kalanlardan fazla… Bu gerçeklik ürpertiyor beni. Geride kalanlara dört el sarılmak gerek. Vakit ayırmak. Birlikte kalmak! Anlam ve şiir kayboluyor yitip gidenlerle birlikte… Dostluk üzerine zihinde ve yürekte yatıya kalan farklı dönemlerden bazı önemli filmler sonra: ‘Stand By Me / Benimle Kal’, ‘Jules et Jim / Unutulmayan Sevgili’, ‘E.T.’, ‘Thelma & Louise’, ‘Le Grande Bouffe / Büyük Tıkınma’, ‘The Breakfast Club / Kahvaltı Kulübü’, ‘St. Elmo’s Fire’, ‘The Outsiders / Sokaktakiler’, ‘Butch Cassidy and the Sundance Kid / Sonsuz Ölüm’, ‘Harold ve Maude’, ‘Amici Miei / Dostlarım’, ‘I Vitelloni / Aylaklar’, ‘Jeux Interdits / Yasak Oyunlar’, ‘Saving Private Ryan / Er Ryan’ı Kurtarmak’, ‘Rio Bravo / Kahramanlar Şehri’, ‘The Wizard of Oz / Oz Büyücüsü’, ‘Mia aioniotita kai mia mera / Sonsuzluk ve Bir Gün’, ‘Midnight Cowboy / Geceyarısı Kovboyu’, ‘Scarecrow / Korkuluk’, ‘Once Upon a Time in America / Bir Zamanlar Amerika’, ‘The Big Chill / Yıllar Sonra’, ‘The Sting / Belalılar’, ‘Mary ve Max’, ‘Toy Story / Oyuncak Hikâyesi’, ‘The Last Detail / Son Ayrıntı’, ‘Hair / Bırak Güneş İçeri Girsin’, ‘Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği’, ‘Driving Miss Daisy / Bayan Daisy ve Şoförü’, ‘Good Will Hunting / Can Dostum’, ‘Gran Torino’, ‘Kes / Kerkenez’, ‘C'eravamo tanto amati / Birbirimizi Öyle Çok Sevmiştik Ki’, ‘Beaches / Kumsaldaki Şarkı’, ‘Guardians of the Galaxy / Galaksinin Koruyucuları’, ‘Steel Magnolias / Çelik Manolyalar’, ‘Fried Green Tomatoes / Kızarmış Yeşil Domatesler’, ‘Una Giornata Particolare / Özel Bir Gün’, ‘Paper Moon / Ay Beyazdır’, ‘Los lunes al Sol / Güneşli Pazartesiler’, ‘Sideways’, ‘M.A.S.H. / Cephede Eğlence’, ‘Husbands’, ‘The Odd Couple / Garip Bir Çift’, ‘Bridge to Terabithia / Terabithia Köprüsü’, ‘Le vieil homme et l'enfant / Biz İkimiz’, ‘Les dimanches de Ville d'Avray / Pazarla Gelen Mutluluk’, ‘Le Otto Montagne / Sekiz Dağ’ ve daha tabii ki neler neler…

Bülent Ortaçgil ve Fikret Kızılok’un enfes şarkıları ‘Değirmenler’ dönüyor zihinde…
‘… Resimler sarı güneşsizlikten
Duygular değişir
Dostlar dağılır dört bir yana, kendi yollarına
Ve sen, ben değirmenlere karşı
Bile bile birer yitik savaşçı
Akarız dereler gibi denizlere
Belki de en güzeli böyle.’

Yine elem yüklü o güzelim türküyle bitirelim…
‘Sensiz Dünya malı neylerim dostum, dostum dostum?
Dostum, dostum dostum
Dostum gelsene canım.’

 

SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

Obchod na korze / Ana Caddedeki Dükkân
(Yönetmen: Ján Kadár – Elmar Klos / 1965)

Marketa Lazarová
(Yönetmen: Frantisek Vlácil / 1967)

Spalovac Mrtvol / Ölü Yakıcısı
(Yönetmen: Juraj Herz / 1969)

Kladivo na carodejnice
(Yönetmen: Otakar Vávra / 1970)

Ucho
(Yönetmen: Karel Kachyna / 1970)

 


Vizyonda bu hafta (22 Eylül 2023)
Beşi yerli yapım olmak üzere toplam on yeni filme ev sahipliği yapıyor 22 Eylül vizyonu!
Haftanın filmlerini izleme şansı bulamadığımız için yapım notlarına yer vererek paylaşıyoruz sizlerle…
Şili, 1976… Carmen, dinlenmek için yazlık evine doğru yola çıkar. Bir papaz saklanan genç bir adam ile ilgilenmesini istediğinde, Carmen sakin ve sessiz yaşamından uzaklaşarak keşfedilmemiş ‘yerlere’ adım atacaktır. Manuela Martelli’nin ilk uzun metraj kurmacası, Cannes’de Altın Kamera adayı olmuştu. Birçok prestijli festivalde izleyiciyle buluşan Şili-Arjantin ortak yapımı politik dram ‘1976’nın başrolünü usta aktris Aline Küppenheim üstlenmiş.
Fransa yapımı fantastik dram ‘Acide / Büyük Felaket: Asit Yağmuru’, Just Philippot tarafından yönetilmiş. Dünya genelinde yaşanan yüksek sıcaklıklarla birlikte asit yağmurları da ölümcül bir seviyeye gelmiştir. Latin Amerika’dan Fransa’ya, dünyanın dört bir yanına dağılan bu yağmurlar büyük bir paniğe ve kaosa sebep olur. Bu felaketin ortasında kalan ‘dağılmış’ çekirdek bir aile ise hayatta kalmak için bir an önce güvenli bir yer bulmak ve yeniden ‘birleşmek’ zorundadırlar. Usta aktör Guillaume Canet’e, Laetitia Dosch, Suliane Brahim ve Michael Perez eşlik ediyorlar. 
Maximilian Erlenwein’in yönettiği Almanya yapımı gerilim ‘The Dive / Ölümcül Dalış’, dalış yapmaya giden iki kız kardeşin öyküsü. Kardeşlerden birinin ayağı kayaya sıkışınca denizin 28 metre altından bir ölüm kalım savaşı başlar. Isı ve oksijen hızla düşerken, iki kız kardeşten sağlam kalanı, diğeri için müthiş bir mücadele verecektir. Sophie Lowe ve Louisa Krause, filmin iki oyuncusu.   
Aksiyonu yüksek avantür serinin dördüncü halkası olan ‘Expend4bles / Cehennem Melekleri 4’ün yönetmen koltuğunda Scott Waugh oturuyor. Dave Callaham tarafından ilk kez 2010’da yaratılan aksiyon karakterlerinin ilk senaryosu ve yönetmenliği kadronun ağır ağabeyi Sylvester Stallone imzası taşıyordu. Oyuncu kadrosunda Stallone’ye eşlik eden aksiyon yıldızları ise Jason Statham, 50 Cent, Dolph Lundgren, Randy Coutore, Tony Jaa, Iko Uwais ile birlikte Megan Fox ve usta aktör Andy Garcia. Yeni macerada, açık denizde bulunan bir nükleer füze gemisinin teröristlerce ele geçirilmesi sonucu başlatılan operasyona tanıklık ediyoruz. Adrenalin düşmüyor!
Gerçek olaylardan esinlenen gerilimli suç dramı ‘Inside Man / Yasa Dışı’, korkunç bir cinayeti çözmek için kimliğini gizleyerek mafyanın içine sızan bir polisin öyküsü. Bobby Belucci, New York polis departmanında çalışan, öfke kontrolü olmayan gözden düşmüş ve rütbesi düşürülmüş bir dedektiftir. Öfke sorunları nedeniyle hem işinde hem de aile yaşamında sıkıntılı günler geçirmektedir. Dışarı çıktığı bir gece yaşanan kavga sırasında Chris adlı birine yardım eder. Chris bu iyiliğinin karşılığında Bobby’i ‘Gemini Lounge’ adlı bir bara götürür. Ertesi gün Bobby fark eder ki gittikleri mekân, Demeo adlı ünlü mafya çetesinin barıdır. Danny A. Abeckaser’in yönettiği suç öyküsünde başlıca rolleri Emile Hirsch, Jake Cannavale, Lucy Hale, Ashley Greene, Bo Dietl ve Robert Davi üstleniyorlar.
İdil Akkuş ve Ekin İlkbağ’ın birlikte yönettikleri belgesel ‘Düet’, su balesi yapan iki arkadaşın Olimpiyatlar da yarışabilmek için verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Mısra ve Defne, senkronize yüzme sporu sayesinde tanışmış iki yakın arkadaş ve düet partneridir. 2016 Rio Olimpiyat Elemeleri’nde yarışma şansını kaçırdıktan sonra 2020 Olimpiyatları için çalışmaya başlarlar. Hayallerinin peşinden gittikleri sırada, spor için yetersiz koşullar ve pandemi gibi birçok sorunla yüzleşmek zorunda kalırlar. Kadınlar için baskıcı bir toplumda ortak hayalleri için çalışırken, karakterleri birbirinden tamamen farklı bu iki arkadaşın mücadelesi, onları zor bir kararla karşı karşıya bırakır.
Ahmet Sönmez’in yönettiği ‘Yıldız Tozu’, küçük bir kasabada aileleriyle birlikte yaşayan iki küçük kardeş Kenan ve Mustafa’nın hikâyesi. Ailenin bütün üyelerine seslenen dramda, Süleyman Biçen, Berat Çağan, Toprak Can Adıgüzel, Serdar Özer, Açelya Devrim Yılhan ve Türkü Turan rol alıyorlar.
‘Ammar 4’, Uğur Kaplan’ın yönettiği bir korku. Gülnaz’ın, komşusu Ömer’in evliliğini bitirmek için Ömer’in annesiyle birlikte yaptırdığı büyünün ters tepmesi sonucu yaşananlar. Muhammed Genç, Burcu Orhan, Sanaz Nazarı ve Sezai Yeşilyurt oyuncu kadrosunda yer alan isimler.
Zengin biriyle evlenen Merve’nin, hayatının aşkıyla tanıştıktan sonra yaşadığı ikilem… Bilal Kalyoncu’nun yönettiği komedi ‘Kocamı Kim Öldürür?’de başlıca rolleri Aleyna Solaker, Burak Satıbol, Hayrettin Karaoğuz, Korhan Herduran, Necmi Yapıcı, Kemal Uçar ve Cansu Fırıncı üstleniyorlar.
Somer Demirci’nin yönettiği, senaryosunu Taner Şahin’in kaleme aldığı komedi ‘Huzurum Kalmadı’, iş insanı görüntüsüyle silah kaçakçılığı yapan Necdet ve Ziya’nın, ceza olarak bir hafta çalışmak zorunda kaldıkları huzurevinde başlarından geçenleri konu alıyor. Oyuncu kadrosunda yer alan isimlerse Taner Şahin, Umut Özalp, Emrullah Baran Öztürk, İrfan Barbaros ve Yavuz Karakaş.

İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!

İyi seyirler herkese!

 


TARİHTE BU HAFTA
Altı yıl öncesine, 2017 yılına gidiyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!

 

Vizyonda bu hafta (22 Eylül 2017)
Korkudan, komediye, aksiyondan drama hemen her beğeniye seslenen, üçü yerli, toplam yedi yeni film merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın! İyi seyirler herkese.


İZ
-İnsansız kalmışlığımız-

Hayvan hakları savunucusu, doğa tutkunu, bir ara dünyanın değişeceğine inanmış, astroloji meraklısı, orta yaşı geride bırakmış, yalnız insan Janina Duszejko’yu tanıyoruz. Onun ‘anlatıcılığı’ ile açılıyor film aynı zamanda. Kasabada İngilizce öğretmenliği yapıyor sevimli Janina. Dağ evinde çok sevdiği iki köpeği ve kendi kuşağından saygın komşusu Matoga ile birlikte huzurlu bir hayat sürüyor. Fakat her mevsim farklı hayvanlar için av sezonları sürmekte ve avcılar her yerdeler. Öğrencilerinin velileri avcı. Kasabanın ileri gelenleri, nüfuzlu insanları, dünyayı dolduranlar ve hükmedenler avcı… Janina’nın kaybolan iki köpeği ile birlikte, çözülemeyen gizemli ve vahşi cinayetler de başlıyor kasabada. Janina, kayıp köpeklerinin ve cinayetlerin izini sürmeye başlıyor.
Polonyalı usta yönetmen Agnieszka Holland’ın yeni filmi, Berlin Film Festivali’nden ‘Gümüş Ayı’ olarak da bilinen, prestijli Alfred Bauer Ödülü ile ayrılmış gizemli bir suç dramı. Dünyanın haline bakan kara bir mesel işin aslı. Büyüsü bozulmuş, saflığını yitirmiş, kana ve ete aç, obur, acımasız, adaletsiz bir yerde insansızlık hallerine bakıyor usta sinemacı. Bütün kara tabloya rağmen, ‘çaktırmadan’ dayanışmadan doğan umudun kaybolmadığını da söylüyor, yumuşacık gülümseyerek! Polonya-Almanya-Çek Cumhuriyeti-İsveç-Slovakya ortak yapımının başrolünü usta Polonyalı aktris Agnieszka Mandat-Grabka üstlenmiş. Aktrisin son derece nüanslı ve şahane oyununa, vatandaşları Wiktor Zborowski, Jakub Gierszal ve Patrycja Volny, aynı başarıyla eşlik ediyorlar.
Janrlar arasında gidip gelen karanlık bir mesel film duruyor perdede. ‘Anarşist ve feminist damarı olan bir polisiye’ olarak tanımlıyor filmini Agnieszka Holland. Başarıyla kurulmuş atmosferi, değinileri, türlü incelikleri, oyunculukları, teknik yetkinliği ve genel hatlarıyla iyi bir film orijinal adıyla ‘Pokot’. İnsansız kalmış dünyaya,  içli bir ağıt! (3,5 / 5)


KINGSMAN: ALTIN ÇEMBER
-Dünyayı kurtarmak alışkanlık olunca!-

‘Layer Cake / Bir Dilim Suç’, ‘Stardust / Yıldız Tozu’, ‘Kick-Ass’, ‘X: First Class / X-Men: Birinci Sınıf’ gibi ‘sıkı’ popüler filmlerle tanınan ‘parlak’ İngiliz sinemacı Matthew Vaughn, 2014’te James Bond filmlerini tiye alan aksiyon yüklü mizahi macera Kingsman: The Secret Service / Kingsman: Gizli Servis’ ile yine çok ses getirmiş, ‘serseri ve matrak’ casusluk parodisi oldukça beğeni kazanmıştı. Mark Millar ve Dave Gibbons’un ‘The Secret Service’ adlı çizgi romanlarından uyarlanan yapımın devam filmi fazla gecikmedi. Üç yıl sonra, yine Matthew Vaughn imzalı ikinci film, ‘Kingsman: The Golden Circle / Kingsman: Altın Çember’ adıyla karşımızda.
Kingsman gizli servis ajanları deşifre olup, karargahları yıkılırken, sevdiklerini de yitirirler. Kahramanlarımız, ABD’de bulunan muadil kurum ‘Statesman’ ile birlikte acımasız düşmanı alt etmek için kolları sıvarlar. Londra’dan Kentucky’ye, oradan İtalya’ya uzanan macera, bazı sürprizlere de gebedir. Kahramanlarımız dünyayı kurtarmaya bıkıp usanmadan devam ediyorlar… Bıkıp usanan, bir yerden sonra izleyici oluyor tabii. Matthew Vaughn’un hınzır bir dokunuşla kotardığı orijinal film, aksiyona mizah ekleyen başarılı bir casusluk parodisiydi. İkinci filmde, ilk filmin ışığı yok. Aksiyon iyi ve dozunda ama espriler sanki biraz daha yüzeyde. Çeperi ve kiri temizlenmiş, daha fazla izleyiciyi hedef almış, daha steril bir senaryo oluşmuş sanki. James Bond 007’nin taşlaması, kendini tam da o noktada konumlandıran bir öyküye evrilmiş adeta. ‘Adamımız’ Eggsy, Merlin ve ustası Harry Hart ile birlikte, önce yeni dünyadaki meslektaşlarıyla tanışıyor, ardından ezberlenmiş biçimde karikatür bir kötüyü alt etmeye çabalıyor. 
Taron Egerton, Mark Strong, Colin Firth’e yeni filmde eşlik eden isimler, Julian Moore, Channing Tatum, Halle Berry ve Jeff Bridges. Dev müzisyen Elton John’u unutmayalım tabii. ‘Muzip’ İsveç Prensesi Tide rolünde Hanna Alström yine kadroda. Süper kahraman filmlerinin yeni bir halkası oluvermiş yaman taşlamanın ikinci filmi. Yine de kimi cin fikirleri, temposu ve şık yapım tasarımıyla izletiyor kendini. Sürükleyici. (2,5 / 5)


TARLA
-Zamanın ruhu üzerine-

Ticaretle uğraşırken borç batağına saplanan Tarık, ev ve iş yerine gelen hacizle sarsılır. Banka ve tefecilerin baskısından bunalıp, eşiyle de arası açılan adam, baba ocağına gider. Memleketteki tarlayı satmaktır niyeti. Küçük kardeşi Emre ile birlikte istemeye istemeye İstanbul’a doğru yola düşen Tarık, en büyük desteği, uzun süre sonra yakınlaşma imkanı bulduğu kardeşinden görecektir. 
Dürüst, düzgün, adil ve iyi yürekli yetiştirilmiş birinin ve ailesinin, günümüz dünyasının acımasız kuralları içinde düştüğü durumun resmini çekmiş ‘Tarla’. Elem yüklü bir fotoğraf perdede duran. ‘Eylül’ ve ‘Özür Dilerim’in ardından Cemil Ağacıkoğlu’nun yazıp yönettiği üçüncü uzun metrajı, 23. Adana Film Festivali’nde ‘Jüri Özel Ödülü’nün sahibi olmuştu. Başrolünde, Serkan Ercan’ı izlediğimiz hüzünlü dramda, Ilgaz Kocatürk, Kenan Bal ve Hale Akınlı, diğer öne çıkan rolleri üstleniyorlar. Serkan Ercan ve Ilgaz Kocatürk’ün iki kardeş performansları çok iyi. 
Çaresizlik, çıkışsızlık, günümüz değerlerinin insanı getirdiği sıfır noktası, sıkıntı, buna karşılık, dayanışma, aile olmak ve birlikteliğin anlamı. Günışığı yasaları, küçük insanı örseleyip, yok etmeye gayret etse de, değirmenlere karşı birlikte durmanın devam ettirici gücü. İnsancıl, son derece sade, ne söylediğini gayet iyi bilen, kendi küçük, yüreği büyük bir film ‘Tarla’! (3,5 / 5)


KAÇIŞ ODASI
-Kaç, kurtul!-

Korku filmi meraklısı iki arkadaş, sevgililerini de yanlarına alarak Los Angeles’ın en iyi ‘kaçış odalarından’ birine giderler. Dört kişi, kilitlendikleri küçük odadan çıkabilmek için, etrafa gizlenmiş ipuçlarını çözmek zorundadırlar. Bunun için tam elli beş dakikaları vardır önlerinde. Odada yalnız olmadıklarını, duvara zincirle bağlı maskeli bir yabancıyı fark ettiklerinde, eğlence için geldikleri bu ufak oda, ölüm kalım savaşı verecekleri şeytani bir alana dönüşür… 
İlk etapta, ‘Saw / Testere’ serisini akla getiren korku filmi, son derece düşük bütçeyle, ev işi kotarılmış fakat vasatın oldukça altında kalmış bir yapım. Filmin ana kadrosunu oluşturan dört oyuncuya, ‘Blade Runner’ ve ‘No Way Out’un unutulmaz aktrisi Sean Young ile en fazla ‘Scream’ filmiyle anımsayacağınız Skeet Ulrich eşlik ediyorlar. 
Korku sineması karakterleri ve kült filmleri üzerine içi dolu ‘sinefil’ sohbetlerle açılan ve umut vaat eden senaryo, eriyip gidiyor küçük odanın içinde. Oyuncular ve teknik ekip dahil, projeye inanan pek fazla isim yok intibası kalıyor bünyede, izlenen öykünün ardından. (1 / 5)

İranlı ‘auteur’ Asghar Farhadi’ye, Berlin Film Festivali’nde ‘en iyi yönetmen’ ödülünü kazandıran 2009 yapımı gerilimi yüksek dram ‘Darbareye Elly / Elly Hakkında’, Hakan Şahin’in yönettiği ve başlıca rollerini Gökhan Keser ile Cemal Hünal’ın üstlendikleri, II. Mahmut döneminde yaşayan ve her daim halkın yanında yer alan kahramanın öyküsünü anlatan tarihi aksiyon ‘Atçalı Kel Mehmet’ ile birlikte Sermiyan Midyat’ın yazıp yönettiği ve başrolü üstlendiği 2010 tarihli komedinin ikinci halkası olan ‘Ay Lav Yu Tuu’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese.

MURAT ERŞAHİN



Diğer Yazılar