19 MART 2010
21. Ankara Uluslararası Film Festivali´ni takip etmek üzere bir haftadır Ankara´dayım. Bu sebepten, bu hafta vizyona giren altı filmden sadece ikisini izleyebildim. Ama festival notlarını sizlerle sürekli paylaşıyor olmaktan dolayı vicdanım rahat… Yaşasın film festivalleri diyerek herkese iyi seyirler dilerim!
BÜŞRA
Bahadır Boysal´ın orijinal karikatür serisinden beyazperdeye uyarlanan yapımı, Alper Çağlar yönetmiş. Boysal ve Çağlar´ın birlikte yazdıkları senaryo, muhafazakâr ve varlıklı bir ailenin türbanlı kızı Büşra´nın öyküsünü, çizgi karakterin maceralarından daha ´muhafazakâr ve ılımlı´ bir biçimde yansıtmış perdeye. Nihilist ve liberal kalem Yaman ile Büşra´nın aşk öykülerine, aşırı tutucu, önyargılı ve hastalıklı bir karakter olan damat adayı Ferit ile spiritüel öğretiyi benimsemiş kentli ve modern Alara´da ekleniyorlar. İki farklı insanın, etraftaki engellere ve ideolojik ayrılıklara rağmen filizlenen aşkları, hoşgörü ve vicdan meseleleri etrafında dönerek, toplumsal ayrışma ve açılım konularına bağlanıyor. Tayanç Ayaydın ve Mine Kılıç´ın başrolleri paylaştığı duygusal dram, fena halde orta yolcu… Bir takım saptamaları doğru yapan film, izlenir olmayı başarıyor ama bir cinlik, bir ince hesap ve bir fırsatçılık havası seziliyor, elde değil. Atatürk heykelinin önünde geçen dokunaklı (!) finalde, parkta yer alan eski Türk devletlerinin hükümdarlarının heykelleri de gözden kaçmıyor. Fazla hoşgörü, hoşgörü gibi gelmiyor insana.
KARA KÖPEKLER HAVLARKEN
Mehmet Bahadır Er ve Maryna Gorbach´ın birlikte yönettikleri dram, iki varoş delikanlısının, büyük şehrin acımasız gerçekleri arasında sınıf atlama mücadelelerini öykülüyor. Cemal Toktaş ve Volga Sorgu´nun başlıca rolleri üstlendiği film, Aydın Bulut´un yönettiği ´´Başka Semtin Çocukları´´nın daha zayıf bir versiyonu. Daha az gerçek ve daha az inandırıcı. Yine güvercinler, kuşçular, varoşta yaşam, silahlı asker uğurlamaları, yükselen milliyetçilik, adaletsiz yaşam kavgası, yırtmak isteyen çaresiz sistem kurbanları… Yavan bir aynılık. Sinema büyüsünden ve etkileyici atmosferden söz etmek ise zaten çok zor.
MURAT ERŞAHİN